Bilim kurulu toplanmış, Bakanlar Kurulu bir araya gelmiş kimsenin umurunda değil.

Önemli olan son sözü söyleyecek olan Cumhurbaşkanımız…

Haliyle bütün ülke ekran başına kilitlenip, az sonra ulusa sesleniş konuşması yapacak olan sayın devlet büyüğümüzü bekliyoruz.

Bu sefer kesin, elimizi rahatlatacak bir paket açıklayacaktır, beklentisiyle…

Derken karşımıza çıka çıka ‘Milli Dayanışma Kampanyası’ çıkıyor.

Sayın Cumhurbaşkanı, çok büyük bir fedakârlık yaparak, bağışladığı 7 aylık maaşı ile kampanyanın açılışını yapıyor.

Sonra…

Kampanyaya destek yağıyor diyemiyorum, tepki yağıyor haliyle…

Gelin bugün o tepkileri paylaşalım…

Sakarya İyi Parti İl Başkanı Selçuk Kılıçaslan, ilk tepki koyanlardan, açıklaması daşu;

“Kıymetli Hemşehrilerim,

Esnafın dar boğaza düştüğü, çiftçinin önünü göremediği ve işçinin canı pahasına çalışmak zorunda kaldığı bu zor günlerde, vatandaş devletinden yarasına merhem olacak, en azından elektrik, su ve doğalgaz faturalarına destek olacak bir çözüm beklerken, “Milli Beraberlik” adı altında hükümet tarafından başlatılan yardım kampanyası büyük hayal kırıklığı yaratmıştır.

Yıllardır ülke yönetimini elinde bulunduran, Suriyeli mülteciler için “ 40 milyar dolar harcadık, gerekirse bir 40 milyar dolar daha harcarız” diyen hükümet yetkililerinin, kendi vatandaşının sağlığı ve iaşesi söz konusu olunca yardım kampanyalarına başvurması, bir tarafta senelerdir baktıkları Suriyeliler dururken, kendi vatandaşlarının temel ihtiyaçlarını 1 ay gibi kısa bir süre için bile karşılayamayacağının anlaşılması, hepimizi derinden sarsmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti yardım kampanyalarıyla yönetilecek bir devlet değildir.

Büyük Türk Milleti yeri geldiğinde malını, mülkünü ve hatta canını devletinin ayakta kalması için gözünü kırpmadan verecek asil bir milletidir.

Yalnız unutulmamalıdır ki, 18 yıllık iktidar döneminde, yaşadığımız kriz anları için herhangi bir plan yapmayan, kefen paramız dediğimiz ihtiyat akçesini yandaş müteahhitlerin refahı için harcayan, devletin en kıymetli varlıklarını pul parasına dağıtan hükümet, seçim döneminde “zillet” dediği milletinden destek beklemekte, bu kampanyaya katılmayanları da her zaman olduğu gibi ayrıştırarak, ülkeyi bu sıkıntılı zamanlarda cephelere bölmektedir.

Maalesef çoğu şeyi fark edemediği gibi yine bir şeyin farkına varamamaktadır.

Türk milletine karşı olan güvenirliğini yitirdiğinin farkında değildir.
Kızılay gibi bir kurumu bile kendi vakıflarına para aktarma aracı yapıp itibarını yerle bir eden hükümete daha fazla suiistimal alanı açmayı istemeyen vatandaşlar hükümete güvenmemektedir.

Herkesin maddi sıkıntı içinde olduğu, geleceğinden ve sağlığından endişe ettiği bu olağanüstü günlerde bile Milli birlik ve beraberlik vurgusuyla başlatılan bu kampanyaya destek olmayanlar var ise, bunun sebebi hükümete olan güven duygusunun yok olmasıdır.

Devlet el açan değil, el uzatandır. Devlet vatandaşı düştüğü zaman ona omuz verendir, yerden kaldırandır. Şayet devlet sosyal devlet olma hasletlerini yitirmiş ise, bunun sorumlusu da vatandaş değil, devleti yöneten hükümetin bizzat kendisidir. Sosyal medya kanallarında “Bağış Yapmıyorum” şeklinde verdiğim beyanatın temelinde yatan sebepleri anlatmam gereği hasıl olduğundan bu açıklamayı yapmayı uygun görüyorum.

Biz halkın yarasını saracak herşeye varız. Yardımlarımızı kendi teşkilatımız içinde emin ellerle vatandaşlarımıza ulaştırmayı tercih ettiğimizi tüm hemşehrilerime bildirir, sağlıklı ve refah içinde yaşayacakları günler dilerim.”

Ve hemen sabahı, FOX TV Çalar Saat programına katılan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in gündeme ve kampanyaya dair açıklamalarından satır başları;

“İktidar partisi maalesef 18 senelik iktidarda ekonomi dışında çok büyük krizlerle karşılaşmadı.

Kriz yönetimi konusunda çok başarılı olduklarını söyleyemeyeceğim.

Vatandaş, devleti yanında görmek ister. Zorunlu bir karantina, 3 haftalık bir sokağa çıkma yasağı ilan edilebilseydi bazı şeyler yolunda gidebilirdi.

Bizim Merkez Bankası'nın ihtiyat akçesi vardı, bu bizim kefen paramızdı. Anlaşılan harcanmış.

Milletvekili olmadığım için maaşım yok.

Emekliyim 3 emekli maaşı 3 aylık Ankara’ya, 3 emekli maaşımı da İstanbul’a bağışladım.

Sayın Erdoğan’dan ihtiyacı olan insanlara yönelik nakit yardımı beklerken ne gördük; IBAN numaralarını şu adrese gönderin demesini beklerken; O şuralara para yatırın diye bir IBAN numarası verdi.

Şimdi benim bir önerim var.

Şehir hastanelerine, yollara, havaalanına müşteri garantili hasta, araba garantili yol yaptırdığımız bu meşhur müteahhitlere bu sene ödenecek para yani geçmediğimiz için hepimizin cebinden çıkacak para, bu aşağı yukarı 21 milyar TL dolayısıyla hiç değilse 3 ay bu mücbir sebep dolayısıyla bu insanlara ödenmesin.

Sayın Erdoğan’a da önerim, maaş yetmez. 500 milyon dolarlık o meşhur Katar uçağını hemen bağışlasın.”

Bana gelince, bir emekli maaşım var, o da bu kampanya için oldukça komik kaçar. Ağaya yakışmaz!

Dolayısıyla kesenin ağzını açıyor kişi başına düşen milli gelirden bana ait olan 12 bin dolarımı bağışlıyorum.

Yetmezse, söz, önümüzdeki günlerde de aslı yok yaylasında ki bin beş yüz koyunumu bağışlayacağım.