Sevgili okurlar.
Türkiye’de olduğu gibi tüm dünyada, “farklı gündemler” ile yatıp, kalkıyor ve sarsılıyoruz!..
Elbette, bu “gündemi” oluşturanların içinden bizi en çok ilgilendirenler, günlük hayatımızın da bir paçası oluyor..
Mesela, şu sıralarda;” iç siyaset, yapılan zamlar, kadına şiddet, mağdur edilen işçi ve emekli kesim, satılan fabrikalar, yapılan yollar, köprüler, tüneller “ ilginizi bile çekmiyordur..
Evet, varsa da yoksa şu “Suriye meselesi” ne olacak?
Yaptığımız birbirinden farklı “askeri hareketlerden”(Fırat Kalkanı, Pençe Hareketi..) sonra,  oluşturduğumuz “askeri kontrol noktalarının akıbeti” ve şu sıralarda yapmaya hazır olduğumuzu ilan ettiğimiz,  tüm dünya ile paylaştığımız,” bir gece ansızın gelebilirim”  mesajının içerdiği şifreleri konuşmak, mecburen tercih nedenimiz oluyor?
Neden mi?
Nedeni sizce açık değil mi?
Başta ABD(Amerika) olmak üzere, oluşturulan “Çok Uluslu Güç” ile Suriye’deki “Esad Rejimi”ne müdahale edilmesi ve bu müdahaleden sonra, bölgede değişen dengeler, yaşamımızı alt üst eden “göç olgusu” ve Türkiye’nin bir “beka” sorunu ile karşı, karşıya kalması, büyük, küçük, asker, siyasetçi, bürokrat, işadamı, işçi, emekli, kadın, erkek, hepimizi yakından ilgilendiriyor..
Açıkçası, başta Irak olmak üzere, Suriye’de Türkiye’nin başına bir başka “çorap örülmesi” olayının içinden nasıl çıkacağımız?
Türkiye’nin başına bela edilen “Irak ve Suriye” meselesinin üstesinden nasıl geleceğiz?
Yani,”Türk Milleti”ne karşı oynanan bu oyunun şifrelerini, nasıl çözüp, karşı harekete geçeceğiz?
Artık, tüm sorunlarımızı “dış güçlere “ havale etmenin zamanı çoktan geldi, geçiyor..
Bir zamanlar,” mazeret üretme, asıl sorumluluktan kaçmak” için uydurulan bu moda deyim,” dış güçler” konusuna değil, “biz olayların neresindeyiz, ne yapabiliriz, olaylar karşısındaki irademiz, birlikteliğimiz ve gücümüz” önemlidir.
Kısacası karşı cepheden yansıyan açıklamalara bakılırsa, ”Türkiye’ye karşı bir hasma ne, düşmanca ” bir tavır var!
ABD Başkanı Donald Trump’un seslendirdiği, bu “düşmancı tavır” karşısında Türk Milleti’nin temsilcileri, topyekun “birlik ve beraberlik” mesajı vermesi çok önemli..
Bir kere elde bir “birliktelik ve dirlik” var mı?
Var!
Türkiye, şöyle,  ya da böyle “Suriye bataklığına” çekilmiş mi?
Çekilmiş!
Bölgedeki “aktörler ve güç dengesi” kimin lehinedir?
İşte burada durum” fullülük” arz ediyor!
Tekrar başa dönüp, “oyunun şifrelerini” okumaya çalışırsak, görürüz ki, her şeye rağmen, “ güç dengesi” Türkiye’den yana ağır basıyor..
Yıllardır “terör ile mücadelede” büyük mesafeler almış, tecrübeler kazanmış  bir Türkiye, “oyunun şifrelerini” çözdüğünde, “oyunun kuralları” gereği, gerekeni de yapar..
O nedenle Sam Amca’nın(ABD’nin), “fazla ileri gitmeyin, ekonominizi yıkarım, yakarım, mahvederim..” diyerek, Türkiye’ye, dolayısıyla Türk Milleti’ne, ”gözdağı vermesi”, abesle iştigaldir..
Tarihin her safhasında görülmüştür ki, Türk Millet’i en zor anlarda bile, bir araya gelmiş, büyük” birliktelikler” oluşturmuş ve “oyunun şifrelerini” okuyarak, “selamet kapısını” hep aralamıştır..
İşte böyle anlarda, böyle büyük sorunlar karşısında “ben” merkezli “düşünce ve duruşlardan” kaçınmak gerekir..
Hala, gerek Irak ve gerekse Suriye cepheleri ile ilgili görüş ve düşüncelerini açıklayanlar arasında yer alan, “etki ajanlarının”, bu manada,” yeni bir kahraman, yeni bir komutan” yaratma çabaları beyhudedir!..
Dikkat edilmesi gereken husus, bu işe “siyaset çamurunun” bulaştırılmamasıdır..
Bu “siyaset çamurudur ki”, onun içinde her türlü,” melanet, her türlü hıyanet ve yandaşlık, adamcılık, işgüzarlık, pısırıklık, beceriksizlik..” saklıdır!
Allah korusun!
Suriye sınır kapılarında,” yeni cepheler” açmak üzere olduğumuz şu sıralarda, maalesef içte durum pek iyi değildir!..
Demem odur ki, “bu siyaset çamuru” bizden çok şeyi alıp götürmüştür!
Ülkede, birçok şeyi, yüzümüze, gözümüze bulaştırmayı, pekâlâ iyi becerdik!
Bakınız, Donald Trump’un, “ekonominize mahvederim” çıkışı, sanal âlemde acı ama gerçek, alay konusu olarak, şöyle cevap bulmuştur:
“Geçmiş olsun, o işi Berat Albayrak çoktan halletti!”
Acı, ama gerçek bu!
“Elin ağzı torba değil ki büzesin!”
Demek ki,ülkede durumu böyle görenlerde var!?..
Biriler bu manada,” kahraman, dünya lideri, başkomutan” çıkartma çabasındayken, öbür tarafta boş durmuyor!
Kısacası, dışta başka, içte başka söylemlere tanıklık ediyoruz!
Ama unutmayalım ki,aklın yolu birdir..
“İri, diri, bir olmanın yararını” bilmeyenler mi vardır?
Evet, “kısırdöngülerden kaçarak”, “oyunun şifrelerini okuyup”, ona göre hareket etmemiz, ona göre, yeni rotalar çizmemiz, gelecek açısından çok önemlidir..
ABD’den ve dolayısıyla NATO’dan,  Avrupa Birliği’nden(AB), Rusya’dan, Çin’den, Fransa ve İngiltere ile Almanya’dan “barışı korumasını” beklersek, çok bekleriz!
İşte oyunun şifrelerinin başında, “kendi göbeğimizi, kendi keseceğimiz” şifresi  öne çıkıyor..
Bu yolda, barışı tesis edecek, kollayacak ve “Türkiye’nin bekası” gereğini yapacak, kendi güç ve kudretimizdir..
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, işte bu noktayı, “Nutuk” söyleminde,
”..Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbâlinin evlâdı! İşte, bu ahvâl ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!”
diyerek, tarihe, geleceğe işaret etmektedir..
Burada “ırkçılık,hamaset” arayanlar olabilir!..
Hatta Cumhuriyet’e karşı,onun kazanımlarına da karşı olanların varlığını hepimiz bilmiyormuyuz?!
Her neyse o bilinenleri bir kenara not edip bırakmanın zamanı!..
Ama, bu mesajı anlamayacak kadar da,” aptal “ değiliz elbet!
Bunu söyledi diye, umarım Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e de cephe alanlar olmaz!
Yine, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün söylemi ile “ Barışı korumak, savaşmaktan daha zordur” diyerek, bize yeni görevler, yeni misyonlar yüklemeyi unutmadığı gibi, bugünleri de işaret etmiştir..
Kimse merak etmesin, yüce Türk Milleti, bu “badireyi “, bağrından çıkardığı kahraman ve komutanlarla aşar..
O irade ve söylem,” kendi göbeğimizi, kendimiz keseriz de” saklıdır da..
Yeter ki gölge etmesinler!