Sevgili okurlar,
Haftada iki gün sizlere,çeşitli konulardaki görüş ve düşüncelerimiz yanında, gündeme damga vuran olaylar, gelişmeler hakkında da bilgilendirmelerde bulunuyoruz..
Bu yazıya başladığım saatlerde,Tahran-İstanbul seferini yapan Türk Hava Yolları uçağının acil Ankara Eseboğa Havalimanı’na iniş yaptığını haber aldık..
Elbette Çin’de başlayan ve tüm dünyada korku yaratan, adına “corana” virüsü denilen,” bir ateşli, ölümcül virüsün” kurbanlarının sayısının 3 Bini bulduğunu unutmamalıyız..
Bu hastalık ile muzdarip olanların sayısını ise siz tahmin ediniz..
Açıklanan bilgilere göre, uçakta 12 ateşli yolcunun bulunması nedeni ile uçağın İstanbul yerine, Ankara’ya acil iniş yaptığı öğrenildi.
Kısacası, bu ateşli, ölümcül virüsün sınırlarımıza dayandığı gerçektir..Bu vesile ile çok acil sağlık tedbirleri alınması ve bu “corana” adı verilen “sağlık silahından” insanımızın korunması öncelikle ele alınmalıdır..
Bu “sağlık silahını” neden kullandığımı merak edenler olabilir?
Çok haklıdırlar da, Çin-ABD, ABD-Rusya, ABD-AB tartışmalarının yaşandığı bir dönemde,” bir biyolojik silahın kullanıldığına” dair henüz bir açıklama yapılmamış olmasa da, kafalardaki şüphe, endişe, yani kaygı giderilmiş değildir!..
Demek ki, dünyayı kasıp kavuran bu “corana” virüsünü çok, ama çok ciddiye almalıyız.
İşin “hafife alınır” yanı yok!..
Gittikçe çember daralıyor!..
İşte İran sınırımıza kadar dayanan bu ateşli, ölümcül virüs, insanımızı endişelendirmeye, kaygılandırmaya devam ediyor..
Bu noktada devletin, gerekli tedbirleri alması, işi ciddiye alması ve bulaşıcı hastalığa karşı, alınan bu tedbirlerden rahat olması gerekmektedir..
Bu konuda, çok hassa ve acilen Türkiye’nin gerekli tedbirleri alması ve halkımızın da hastalık ile daha kalıcı, açık ve net bilgilendirilmesi gerekmektedir..
Şu ana kadar yapılanlar için, temenniden öteye söyleyecek sözümüz yok!
Allah hepimizi, bu tür salgın hastalıklardan, afetlerden korusun!

****
Sevgili okurlar,
İşimizin Allah’a kaldığı bir dönemden geçiyoruz!
Elazığ, Malatya ve Van depremleri gösterdi ki, depreme karşı hazırlıklı değiliz.. İşte 5,9’luk bir depremde, evler yerle bir oldu, kerpiç evler toz duman altında, insanlarımıza enkaz altında kaldı, evleri kendilerine mezar oldu!..
Türkiye’nin böyle kentleri, ilçeleri ve köyleri mevcut iken, siz hala “ Kanal İstanbul” yapacağım diye nara atar mısınız?
Demek ki, önceliğimiz insanlarımızın can güvenliği olmalıdır..
İktidarın sıkça kullandığı, o bildik sözleri hatırlamakta yarar var:
“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın!”,
“ Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü!”
Öyle de, bu iktidarın “insan” öncelikli, yaptırımları ne oldu ki?
Betona yatırım mı?
Yol, köprü, tünel yapımımı?
Suriye çıkartması mı?
Libya operasyonu mu?
Kadrolaşma mı?
Milli gelirin eşit dağıtılması mı?
Yolsuzluklar mı?
Elbette hiçbirisi değil?
“İnsanı yaşatmak” için acilen yapılacakları herkes biliyor, bilmesine ama, ah “şu siyasetin, iki yüzlü politikaların” gözü kör olsun!
Bu milletin ortak hazinesi soyuldu, talan edildi, insanımız milli gelirden alacağı payı bir türlü alamadı ve üzerine “Suriyeli mülteciler” geldi ve yeni insanımız ötelendi..
Yani kendi vatanında, “parya” olmak, işte şiirdeki gibi bu!
Hastaneler yapılıyor, beş-altı ay sonraya randevular veriliyor, parası olana ise, acil şifa kapıları gösteriliyor..Hastanelere “müşteri” bazında kotalar konuyor ve devletin hazinesi bu bağlamda da soyuluyor!.
Şehidine “tane” diyen anlayıştan ne beklenir ki?
Durumun özeti burada saklı değil mi?

***
Sevgili okurlar,
Yukarıda “corana” virüsüne dikkat çektim..Eskiler Sakarya’da “sıtma” hastalığından ölenlerin ve o salgın hastalığın, hayatı nasıl felç ettiğini eskilere sorun, size anlatsınlar!?..
Bataklıklarda üreyen ve pislik alanlarla beslenen, bir tür sıtmaya sebep olan sivrisinekler, nedeni ile yükseklere kaçan ve oraları yaşam alanına döndürenlerin hazin hikâyelerini keşke bir öğrenebilseniz?
Çok şükür ki,Cumhuriyet hükümetleri sıtma ile amansız bir mücadeleye girerek, bataklık alanlar kurutuldu, evlerin fosseptik çukurları kontrol altına alındı ve sıtma ile mücadele başarılı olduk..
Ama üzülerek ifade edeyim, bu sivrisinek ile mücadelede, hala çok yapılacakların olduğunu bilmemiz gerek..
İşte belediyelere, sağlık kurumlarına, valilik ve kaymakamlıklara bu konuda büyük görevler düşüyor..
İnşallah üzerlerine büyük görevler, tevdi ettiğimiz insanlar, görevlerini kusursuz yaparlar, milletimiz de rahat bir nefes alır!
Allah yardımcısınız olsun!



​​​​​​