Sevgili okurlar,
Türkiye’nin, Suriye topraklarının kuzey doğu kesimine(Fırat Nehri’nin doğusuna) gerçekleştirdiği ve bugün itibari ile 11. Günü dolduran “Barış Pınarı Harekatı” ile ilgili haberler hepimizin malumu..
Evet, ABD Üst düzey yetkilileri geldiler ve Ankara’da Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve diğer yetkililer ile müzakerelerde bulundular.
Basın yapılan açıklama gereği Türkiye tarafı;” Harekata ara verilecek, PKK-PYD unsurları 32 Kilometrenin altına çekilecek, silahlarını bırakacak ve kazılan tüneller ve siperler yerle bir edilecek..Sonra ise Kobani meselesini Ruslar ile konuşacağız” bilgisini kamuoyu ile paylaştılar..
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Fox Business Network'e son durumla ilgili açıklamalar yaptı.
Pompeo, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı'nın yarattığı durumla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
- Suriye'deki duruma bir çözüm bulma arayışındayız.
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, Türkiye ile ABD'nin Suriye'de ateşkes konusunda uzlaşma sağlandığını duyurmuş, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise bunun bir ateşkes olmadığını, YPG’nin çekilmesi için "Barış Pınarı Harekâtı”na ara verileceğini belirtmişti. 
Kısacası Türkiye’nin, “ara verilecek”,ABD’nin ise “Harekat durdurulacak” açıklamaları akabinde, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın danışmanı Buseyna Şaban, al-Mayadeen televizyonuna yaptığı açıklamada, uzlaşıyı "gizemli" ifadesi ile değerlendirdi. 
Şaban, Suriye ordusunun kuzeye doğru konuşlanmayı sürdüreceğini söyledi.
BBC'nin derlediği açıklama şu şekilde:
"Bu anlaşmanın gizemli havası sürpriz değil çünkü ABD ile Türkiye'nin geçmişte yaptığı 'güvenli bölge' açıklamaları ve aralarındaki anlaşmalar da buna benzerdi."
Tüm bu gelişmelere paralel olarak, harekat öncesi ABD Başkanı Donald Trump’un,Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektupta haftaya damgasını vurdu..
Gerçekten siyasette ve dış politikada önemli gelişmeler oluyor..
***
Sevgili okurlar,
Brüksel’e dönecek olursak, Belçika’da radyo, televizyonlar ve yazılı basın, Suriye’de bir PKK-PYD Terör örgütünden söz etmiyor nedense?
Bunun yerine “Kürtler” kelimesi kullanılıyor..
Yani Türkiye’nin gerçekleştirdiği “Barış Pınarı Harekatı”nının hedefinde PKK-PYD ve IŞİD ile diğer terör grupları olduğuna yer verilmiyor..
Varsa, yoksa “Kürtler” olgusuna vurgu yapılıyor!
Demek ki, Avrupa’da ve dünyada bir başka algı egemen!?
Demek ki, kendimizi anlatmakta yine fırsatları kaçırıyoruz..
Bakınız,Türkiye’nin gerçekleştirdiği “Barış Pınarı Harekatı” ile ilgili olarak Belçika’da, Almanya ve diğer ülkelerde PKK yandaşları adeta sokakları, caddeleri,meydanları esir aldı..
PKK Bez parçaları, APO posterleri altında Türkiye’ye, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a galiz sloganlar ile hakaretler gırla gidiyor!
Belçika’nın Liege kentinde biri ağır olmak üzere, iki Türk vatandaşı, PKKlı teröristlerce bıçaklandı..
Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Başkonsolosu Dilşad Kırbaşlı-Karaoğlu ile Anvers Başkonsolosu Korkut Tufan, bizzat olay yerine giderek bilgilendirildiler ve aileye geçmiş olsun temennisinde bulundular..
Fransa-Türkiye Milli maçı sonrası Fransa’da da çeşitli kavgalar yaşandı. Mant-La Jolie’de bir PKK’lının ayağı ezildi..
Demem o ki, PKK Terör örgütü yandaşları, arkalarına FETÖ güruhunu da alarak,Türkiye karşıtı propagandalarına devam ediyorlar?!
Şu üyelik için kapısında beklediğimiz Avrupa Parlamentosu kurumlarında ,iki örgüt cirit atıyor..
Biri PKK yandaşları..
Diğeri ise FETÖ yapılanmasının Brüksel ayağını teşkil eden Tuskon Brüksel Temsilciliği..
Dikkat ediniz,”Tuskon” adını “Tuskon Europe” olarak değiştirip, bir milyon sermayeli Avrupa Birliği çalışmalarına başladı..
Bizimkilerin kapısında resim çektirdiği, gelen grupların sadece sembolük gezi yaptığı Avrupa Birliği kurumlarında esamemiz bile okunmuyor!
Belçika Dışişleri Bakanı Didier Reynders,”Barış Pınarı Harekatı” başladığında, Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Büyükelçisi Zeki Levent Gümrükçü’yü makamına çağırarak, Belçika’nnın kaygılarını kendisi ile paylaştı..
Belçika, yine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne(BM) götürülen Türkiye’nin kınanmasını isteyen ülkeler arasında yer aldı..
Bütün bu gelişmeler karşısında, bir tek Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Büyükelçisi Zeki Levent Gümrükçü’nün bilgilendirmesi  televizyonlarda ve basında yer aldı..
Başka mı?
Ara ki bulasınız!?
Brüksel’de yerleşik durumda olan, TUSİAD, İKV, TOBB, DİEK, Yunus Emre Türk Kültür Merkezi, AK Parti Temsilciliği, CHP Temsilciliği, Belçika Türk Federasyon,  İYİ Parti Gönüllüleri ile yeni kurulan Belçika Türk Sivil Toplum Koordinasyonu(Belçika Diyanet Vakfı, Belçika İslam Federasyonu, Turkseunie, Anvers Türk Dernekler Birliği ile Menzil Grubu’nun (Semerkant Vakfı), SETAve UİD Belçika yapılanması, “Barış Pınarı Harekatı” ile ilgili bir açıklamada bulunmadı.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken, 1967 Yılından beri Belçika’nın maden bölgesi Beringen’de sportif faaliyetlerde bulunan FC Türkse Minik Futbol Takımı oyuncuları, soyunma odasında,milli futbolcularımız,sporcularımız gibi “ askere selam” gönderdi diye, şikayet konusu edildi!..
Daha önceki yazımda ise, AK Parti zihniyetinin Brüksel’deki tasarruflarından, yani uygulamalarından söz etmiştim..
Elbette bir siyasi partinin, kendi tasarruflarına ne diyebiliriz?..
Ama bu tasarruflar,Türkiye Cumhuriyeti’ne, milletine zarar veriyorsa, gerçekleri söylemek gibi bir mecburiyetimiz olduğunu paylaşmak isteriz..
Şimdi bütün bunlar, yeni Türkiye algısı içinde yerini alıyor..
Bir de eski Türkiye’ye gidersek, daha farklı bir birliktelik ve Türkiye olgusu ve vurgusu ile karşılaşıyoruz..
PKK Güruhuna karşı  çıkan Belçika Türk Diyanet Vakfı, Belçika Türk Federasyonu, Belçika Türk Spor Federasyonu, Belçika Atatürkçü Düşünce Dernekleri, birliktelik yaparak, hemen bir bildiri hazırlayarak, Türkiye’nin tezlerini basınla, Belçikalılar ile paylaşır, terör örgütü PKK’ya canlı basın toplantısı ile karşı harekete geçerlerdi..
Hatta siyasi parti grupları tek, tek ziyaret edilir, bilgilendirilirlerdi..
Bu daha sonra kurulan Koordinasyon merkezleri ile de sürdürüldü..
Sonra mı, Belçikalı Türkleri,Türkiye’nin “milli konuları” ile ilgili miting, konferans, gösteriye çağırırlardı..
Her dem, büyükelçilikler,Türk kurum ve kuruluşları önüne gelerek, PKK propagandası yapanlara kayıtsız kalınmazdı..
Hatta,”Sözde Ermeni Soykırım iddiaları, KKTC ve Karabağ, Kırım, Balkan, Uygur Türkleri..” sorunları da bu bağlamda sahiplenilirdi..
Üzülerek ifade edeyim ki, “bu yeni Türkiye algısı” ile Brüksel’de başkonsolosluklar, “halk oyunları, satranç kursları,Türkçe” düzenlerken, Belçika Yunus Emre Kültür Merkezi,” sinema günleri “düzenliyor..
Belçika Türk Diyanet Vakfı ise uykuda! 
Diğer sivil örgütlerin, bu manada sesi bile çıkmıyor!?..
Siz karar veriniz, hangi Türkiye daha etkiliydi?
Türkiye’nin dışarıda yalnızlaşmasının bir başka nedeni ise, bu işlerin Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklarına havale edilmesi oldu.. Maalesef, bir iki üç etkinlik, bir iki afişli projeler  yanında, 15-20 kişilik toplantılar  ile paralar ”har-cur” ediliyor!..
Alın size yeni Türkiye’ye?
Bir de sözünü etmediğim, tarikat yapılanmaları var!
Peki vatandaş, neden geri çekildi ?
Vatandaş, hakkı olmayanların ballı börek yerlere atanması, yetkin v etkin olmayanların büyükelçi yapılmasına, yandaş derneklere para yağdırılması karısında “ milli çizgileri” bile artık rağbet etmiyor..
Durumun özeti bu!
Her zaman, her konuda, “dış güçlere”  havale ettiğimiz konular yanında, bizim “dışarıdakilerin de” durumu bu!
Türkiye, tez elden nerede hata yaptığını incelemeli ve bu ” eski, yeni” tanımlamalardan kaçınmalıdır..
Vatanda, “eski,yeni “ tartışması bağlamında, bin bir parçaya ayrıldı, ayrıştırıldı!..
Şimdi kırılan bu testinin parçalarını bir araya getirmek gerçekten zor!..
Türk Ordusu Suriye topraklarında bir başka mücadelede, diaspora Türkleri ise uykuda!..
Milli Birlik ve beraberliğimizden neler kaybettik, neler!? 
Farkında mısınız?