Derler ki; “Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın!”

Ne zaman olağan olmayan bir ölüm haberi izlesem, aklıma bu söz gelir.

Bu aynı zamanda nasıl yönetildiğinizin de işaretidir.

Ve bu aynı zamanda da ülkenizde nasıl bir adalet sisteminin işlediğinin de göstergesi…

Nasıl ölüyoruz?

Şu geçtiğimiz yıl Van’da yaşanan çığ faciası mesela…

İlk çığ olayı bir siyasi şov arzusunun ve bir inatlaşmanın ürünüydü.

İkincisinde, kurtarma faciası yaşandı ki bu da ehliyetsizliğin, bilgisizliğin, liyakatsizliğin faturasıydı.

41 can gitti…

Sebep olanlar değil, olayı haberleştirenler ‘özür dilemek’ zorunda kaldı!

Çorlu’da, yağmur sularının altını bir metre oyduğu traversler üzerinde giden tren devrildi, 25 kişi öldü.

Çorlu O 25 kişiyle birlikte adalet de öldü ki cinayeti 2 makiniste yıktılar.

Evet, yol yapan, yol yapım kalitesini kontrol eden, yolu işletmeye açan sonra yağmurda yağışta hattı kontrol etmeyenler aklandı, kabak iki makiniste patladı. 

Ankara’nın göbeğinde, tamamlanmadan faaliyete geçen hızlı tren hattı sebebiyle 9 candan olduk.

Hat tamamlanmış ama sinyalizasyon sistemi henüz devreye sokulmamıştı. İki tren kafa kafaya girdi.

Kusur yine makinistleri yüklendi.

Pamukova’da hızlı tren yaptılar ama trenin hızına uygun hat yapmadıkları için tren devrildi, 41 insan evladı öldü.

“Cumhuriyet'in 80 yılda yaptığından daha fazla tren yolu yaptık” diyenlere “iyi de 80 yılda bu kadar kaza ve ölüm neden yaşanmadı da sizin eserleriniz can alıyor” diye soramadık bile…

Suçlu yine makinistlerdi!

Soma faciası yaşanmadan birkaç hafta önce, bölgenin CHP milletvekili önerge vermiş, bu ocağın torpil sebebiyle denetlenmediğini, yakında bir facia yaşanmasının an meselesi olduğunu söylemişti. Önergesinin mürekkebi kurumamıştı ki maden patladı ve 301 kişi can verdi.

Henüz dava devam ediyor ama hiç kimse ceza almayacak gibi…

Çünkü ortada suç yok!

Dönemin Başbakanı Erdoğan; “Arkadaşlar yani biz bir defa bu tür ocaklarında, kömür ocaklarında bu olanları, lütfen buralarda bu olaylar hiç olmaz diye yorumlamayalım. Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında fıtratında bunlar var. Hiç kaza olmayacak diye bir şey yok” sözleriyle olayı mukadderata bağladı.

Suç olmayınca suçlu da yok haliyle!

Şu gereksiz havaalanı inşaatında, tedbirsizlikten kaç kişi öldü bilmiyoruz.

Kaç kişi öldü bilemem ama konuyla ilgili Meclis Araştırma önergesi reddedildiğine göre sayının rahatsızlık verecek düzeyde olduğu kesindi.

İşin içinde Cengiz, Mapa, Limak, Kolin, Kalyon Ortak Girişim Grubunun ali menfaatleri olunca, kaç kişinin öldüğünün ne önemi vardı?

Afyon'da  2012'de cephanelik deposuna mühimmat taşınırken yaşanan patlamada 25 asker can verdi. Tamamına yakını kısa dönem askerdi. Değil el bombası, silah tutmamışlardı. Gece kamyon farlarıyla aydınlatılan depoda, bir kısmı 1950'den kalma 20 bin el bombasının infilak etmesiyle paramparça oldular.

Olsunlar… Oğluna çürük raporu alanların ifadesiyle “Mertebelerin en güzeliydi” şehitlik!

Geçtiğimiz yıl ilimizde faaliyet gösteren havai fişek fabrikası patladı.

7 işçi can verdi, 127 işçi yaralandı.

Tamamen ihmalin ürünüydü.

Ve bu ihmalin görmezden gelinmesinin, denetimsizliğin yani hukuksuzluğun aynı zamanda…

Patlamanın üzerinden iki gün geçmişti.

Yetkililer, soğutulmuş kimyasal ve patlayıcıların güvenli alana taşınıp imha edilmesini istediler.

Yer belirlendi, belediyeden kamyon alındı, yükleme ve imha için Ferizli Cezaevinden jandarmalar görevlendirildi.

İsmail Saymaz’ın anlatımıyla;

“Jandarmalar elleriyle patlayıcıları kepçeye doldurdu.

Kepçe de kamyonun damperine boşalttı.

Sürücü ve kepçe operatörü “Tehlikeli değil mi?” diye sordu.

Kıdemli Başçavuş B.G., “Tehlikesi yok” dedi.

Brandayla kapatılmadan ve uyarıcı levha asılmadan yola çıktı kamyon.

Patlayıcılar hakkında hiçbir bilgisi olmayan Onbaşı E.T.. sürücünün yanına bindirildi.

Sürücü F.Ü., boşaltmak için damperini kaldırmış ve fitiller bir bir düşmeye başlamıştı ki yeri göğü sarsan bir patlama meydana geldi.

Üç jandarma hayatını kaybetti. Dokuzu yaralandı.

Yarın, bu olay üzerinden nasıl yönetildiğimizin resmini çekmeye devam edeceğiz…