Sevgili okurlar,
Ülke gündemi gibi, Sakarya gündemi de baş döndürüyor!..
Toplantılar, sergiler, ziyaretler, etkinlikler, açıklamalar, hepsi birbirini takip ediyor..
Bir de bizi takip eden şu “korona illeti” var!
Sakarya’nın yiğit, hayırsever, sporcu evladı Halit Evin’i, bu bağlamda kaybettik!
Halit Evin’i yediden, yetmişe herkes severdi..
“Yeşil-Siyahlı” renklere gönül veren, ömrünün en zor günlerini Sakaryaspor için harcayan Halit Evin, sudan bir bahane ile hastaneye kaldırıldı. Korana teşhisi kondu ve sonuç vefat!
Ölümlerin bu kadar kolay olduğu ve umursanmadığı bir dönem görmedim!..

NE BÜYÜK ACILAR YAŞANDI!
Sakarya büyük depremde, ne büyük acılar yaşadı..
Aynı acılar şimdide yürekleri dağlıyor ama, ateş düştüğü yeri yakıyor!..
Demem o ki, herkes kendi acısı ile baş, başa!
Gerisi, “dostlar alış-verişte” görsün!
Kimse alınmasın ama, gerçek bu!
Ölüm noktasında bile ayrışıyoruz!
Bu süreçte, bizde büyük bir acı yaşadık!..
Yanımızda olanlar ile olmayanları bir, bir tespit ettik!..
Gerçekten “mazerete sığınanların varlığı” insanı kahrediyor..
Bu nedenle, “ölüm acısı görmeyen, açlık yaşamayan, mutluluk gününü doyasıya yaşamak isteyenler”, bu durumu daha iyi bilirler..
“Bugün bana, yarın sana” diye, boşuna söylememişler..
Musa Eroğlu ustamız, ne güzel anlatıyor:

“Ayrılıktan zor belleme ölümü, ölümü,
Görmeyince sezilmiyor, Mihriban!”
“Sahtekarlık, riyakarlık, ayrımcılık, yalan, dolan, adam seçme..” buralara kadar yansımışsa, bu toplumdaki “çürümüşlük”, bakalım bizleri nerelere kadar götürür?
Yüce Mevla’m kaybettiklerimize, gani, gani rahmetler yağdırsın!
İnsan sevdiklerini bir kaybetmeye görsün, o zaman her şeyi daha iyi anlıyor, kavrıyor!

SEVAPLARDAN, PAYINIZA DÜŞENİ ALDINIZ MI?
Memlekette,” kokuşmuşluk, çürümüşlük, yalan, riya, hile, siyasi ayak oyunları, iktidar olma sevdası, adam kayırma, kollama, soygun, yalan, iltimas, liyakatsizlik, hadsizlik..” almış başını gidiyor!..
Bizim Sakaryalı, üstelik milletvekili, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, yine  basına manşet olan açıklamaları ile gündeme damga vurdu..
Bakalım ne demiş?

“20 yıl Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidarda tutmak ve onun yaptıkları sebebiyle sevap hanemize bir şeylerin yazılıyor olması çok büyük bir şey.
Bu, liderimizi siz ve biz oylarımızla orada tutmasaydık olmazdı. Biz de oylarımız ile Tayyip Bey’e destek verdiğimiz için hanelerimize sevap yazılmaya devam ediyor.
Hayatımın sonuna kadar bir statü ve makam beklemeden bu davanın neferi olmaya devam edeceğim.
Ne yapmam gerekiyorsa onu yapacağım.
Bu davayı çok mübarek dava olarak görüyorum ve görüyoruz.
Milletin rotası benim rotamdır diyen, prangaları bir, bir söken, zincirleri kopartan Recep Tayyip Erdoğan’ı başımızda tutmak en büyük iştir.”

Helal, Adanalı Celal!

İYİ Kİ NUR YAĞACAK EVLERE DEMEDİ?
Bizim Ali İhsan Yavuz, bu açıklama ile hem yerini garantiledi, hem de bu açıklaması ile bir bakarsınız, bakanlık koltuğuna bile oturtulur..
Hep bu yeni Türkiye’de böyle olmuyor mu?
“Burası Türkiye, olmaz demeyiniz” sakın!?
Vay be, “hanelerimize sevap” yazılması ha!
İyi ki “nur yağacak” demedi?
Çok haklı, bir ara hanelerimize,“küp şeker, çay, kömür, makarna, bulgur, hatta buzdolabı..” yağmıştı!
Hatta daha da ilerisi  her hanede, “bankamatik Ak Trollerin” varlığı yanında, çift değil, üç beş yerden maaş alanları basından okumadık mı?
Neymiş “huzur hakkı” ha!
Devir,  bu devir, ye baba, ye!
Boşuna mı söylendi, tıksırıncaya kadar!?
Bu iktidardan nemalananları biliyorduk ama, sevap adında kerametlere duçar kalanları da bu sayede öğrendik!
Bir de,” bitpazarına nur yağdığını” bilmeyenimiz mi var?
Şimdi, AK Parti’ye oy veren hanelerin başına sevaplar ha!
İyi ki sayın milletvekilimiz, bu oy verenler “cennetlik” demedi?
Bu davanın “neferi olmak”, yakışır ustama?
Başka türlüsü olamazdı zaten!
“Hangi dava” bilemem ama, her muhteremin  Sakarya ziyaretinde, “ Ayağa kalk Sakarya” şiirini okuması, dava olsa gerek!?
Vay be, prangalar koparmak, zincirler kırmak?
Kime karşı?
Cumhuriyet’e, Atatürkçülere karşı mı?
Yoksa, yedi düvele karşı mı?

NEREDE BU KEFENLİLER?

Son olarak Sayın milletvekilimiz Ali İhsan Yavuz’un bu açıklaması da çok konuşulacak, tartışılacak gibi?
2007 gibi Milli Güvenlik Kurulu toplantısında irtica ve imam hatipler hakkında konuştuklarında Tayyip Bey duramıyor ve masaya vuruyor. İdam sehpasına gitmeyi göze alacak bir liderimiz olmasaydı şu anda gündem yine irtica kavramlarıyla dolup taşacaktı..“
Sayın milletvekilimiz Ali İhsan Yavuz, bu siyasi kimlik ile partisine, liderine övgüler düzebilir..
Hakkıdır, gayet normaldir de!
Başka bir takiye ya bu?
Sakarya’da, Sakaryalılar bile AK Parti milletvekillerinin adlarını doğru dürüst bilmiyor!
Kısacası, hepsi liderin ceketini koyup seçtirdikleri değil mi ki?
Aksini söyleyen varsa, şöyle istifa edip, diğer partilerden bir aday olsunlar da, boylarının ölçüsünü görelim!
Bu nedenle, övgüler adresini buluyor!..
Gelsin bakanlık koltuğu!

ÜLKE TARİKATLARA TESLİM!
Türkiye’nin bu kararlar sonrası nereye savrulduğu, sadece darbe kalkışılmasında 250 insanımızın hayatını kaybettiği, onlarca vatandaşımızın bu kalkışma ile hayatlarının alt-üst olduğunu bilmeyenimiz mi var?
FETÖ Terör Örgütü yapılanmasının merkezlerinden biri olan Sakarya’daki tüm gelişmeleri bilmeyenimiz mi var?
Ülkenin tarikat ve cemaatlerin kucağına nasıl itildiğini, genel liselerin yerini, siyasi amaçlı imam hatip liselerinin nasıl aldığını, kentin her yerinde “eğitim” adı altında “soygun ünitelerinin” kurulduğunu, anlamayanımız mı var?
“Ülke uçacak” dendi, ama mevcut yapı hepimizin malumu!
Ve “kaçacak yer aranıyor” artık!
Sadece, şu “Euro-Dolar girdabında” boğulanlar, “imdat sesleri”,sizlere bir şey anlatmıyorsa, anlatacak ne kaldı ki?
Bunlar, “çaresizlik açıklamaları” değilse, nedir?
O zaman, “bu hanelere yağan sevaplardan bari nasibimizi alalım” da?
Millet, bir daha aldanır mı ki?
Ne dersiniz?
İç suyu, çek nutuğu, yuttur halka!
Ne kolaycılık değil mi?
Yusuf Cinal yazıyor, 8 Kasım 2021 Brüksel, www.bizimsakarya.com.tr