Dün akşam TRT2’de, Evliya Çelebi’nin Seyahatname kitabında sözü edilen şehirlerin bugünkü halini anlatan bir belgesel vardı.

Tam da Sakarya’daki kimliksiz imarımızı, huzursuz, rahatsız yaya ve araç trafiğimizi yazıp yolladığım güne rastladı. Haklılığımı görüp mutlu oldum.

Aynı akşam Google abiye,” Bosna Hersek Travnik Şehri görselleri.” yazdım, şehri yine gezdim. Şimdi Şehrime karşı vicdanen daha da rahatım.

“ Ecdadımız Osmanlı!” deniliyorsa; Travnik’i seyredin veya salgından sonra gidin gezin. Biz burada ne yanlışlar yapmışız düşünün.

Osmanlı Şehri Travnik biblo, müze gibi bir şehir. Osmanlı Camileri, Medresesi, Kalesi, cadde ve sokaklarını bezeyen Konakları tablo gibi.

1992-1995 Yılları arasında süren savaşlarda yerle bir edilen şehirler, aslına uygun olarak yeniden nasıl yapılmış, gidip görmek gerek.

Travnik gibi, Bosna Hersek’in yeniden yaşanır hale gelmesi için, kuşkusuz dünya devletleri de büyük katkı verdi. Ee, Onlar belki günah çıkartıyordu.

Ama, Bosna Hersek’te hayatın yeniden başlaması için en büyük maddi-manevi desteği Türkiye Cumhuriyeti vermiştir.

Dün Sakarya için yazdığım hüznüm, Travnik’i izlerken burnumu neden çok sızlattı? Çünkü;

Savaş sonrası Sakarya’yı Yönetenler de gidip Travnik’i de, Mostar’ı da, Saray Bosna’yı da günlerce gezmişlerdir. Asıl hayal kırıklığım Travnik’le abardı.

Orada o kadar çok müteahhidimiz çalıştı; O kadar çok Mimari Şaheseri İmar restorasyonu yapılmış ki; Adapazarı ve ilçelerimiz için çok üzüldüm.

Cadde, Bulvar, 5-6 katlı binalar yapacağız diye zümrüt gibi tarım alanlarımızı yok ettik.

Adapazarı merkezi, ahşap dantel gibi işlenerek yapılmış 2-3 katlı konaklarla bezeliydi. Atatürk Bulvarı, Çıracılar, Sait Faik sokak, Çark ve İstasyon Caddeleri.

Bilir misiniz; Gümrükönü’nden ötesi, yani Karaağaç Bulvarı, Kurtuluş, Cumhuriyet, İstiklal, Orta Mahalle; kimlikli Osmanlı şehriydi.

Halkını Ayrımsız taşımayı son gününe kadar bilen-taşıyan Osmanlı mahalleleri. Osmanlı oralarda kardeşçe komşuluk yapan halklarla kimlikli şehir yaratmış.

Biz Adapazarı’nın dört yanında Osmanlı Kimliğini yaşatacak 5-10 sokağı bile aslına uygun yapamadık. Muhteşem Safranbolu ve Beypazarı gibi: -)

Tozlu Cami merkez olsa; 400-500 metre çaplı şahane bir Osmanlı Müze Şehri bile yapabilirdik. Neler neler yok etmemişiz ki?

CEVAT Bey Köşkü, Bayarlar Konağı, Sabit Bey Köşkü restorasyonu deme. Amaca göre İŞ Yeri tamir-onarımı deyin. Halkevi restoresi bir İŞ Ofisi oldu mu?

Zirai Donatım’ın özgün imarlı yapıları restorasyon mu, İŞ(?) amacına uygun mekan mı? OFİS Kültür Merkezi?

Restorasyon Travnik’te biraz daha amacına yakışmış. Çünkü, uzak doğudan bile gezmeye görmeye gelen turistler vardı.

Sakarya’da Osmanlı konaklarının alası her ilçede vardı? Sadece Taraklı da değil; Hendek de, Pamukova da, Sapanca ve Yanık da, her ilçede.

Çerkes Köyü Yanık’ın ağaçlıklı güzelim meydanında nefis bir köy okulu vardı. Restore edilse biblo gibi örnek bir ilkokul hayata geçerdi. N’apıldı, ne İŞ?

Ki; Yanık hala biblo gibi, hala doğası ayakta geleceğe kalacak bir köy: -) Yanık Halkı sahip çıkar, siyaset rantına dur derse, çocuklarının geleceği güvendedir.

Satılandan, imardan para gelir, ama gelecek gider. Yanık, Sakarya’da en çok yerli-yabancı turist gelen, sürekli kazanan köyümüz oldu, köy bunu görsün. Bu, İmar ile değil; özgün köyde, temiz doğada, güvenilir insanlarla gelen kazanımdır.

Hüsnü Gürsel Hocamı her fırsatta rahmetle anarım. Hiç Hocam olmadı, ama hep öğrendim; rahmetle anarım dört dörtlük Öğretmenimdi.

Hüsnü Gürsel Hocam bir gün,” Hasan, bilir misin, Çark caddesinin hemen başında, şurada Acem Konsolosluğu vardı?

Yunanlılar Adapazarı’nı işgal ettiğinde bir kısım halk, iki katlı ahşap, balkonunda Acem Bayrağı asılı konsolosluğa sığınmıştı.

Konsolosluk Onları şehir kurtarılana kadar korudu.” diye anlatmıştı.

Adapazarlılar Grubu’nu Facebook’ta izliyorum. Erhamza kardeşimizi ve eski Adapazarı fotoğrafları-anıları paylaşan Adapazarlıları sevgi saygıyla izliyorum.

Lütfen, Acem Konsolosluğu ile ilgili fotoğrafı olan-bilen varsa sergileyip, bilgi de varsa koysunlar, bilgileniriz.

Öylesi yaşanmış insanlık değerleri varsa, kentler ve insanlar özgünlükleri ile tanınmak görülmek istenir. Özgün kimliğine bürünen Travnik gibi: -)