Yerel seçimler biteli yaklaşık on gün oldu.

Oylar sayıldı. İtirazlar yapıldı.

Kimi itirazlar ret edildi.

Kimi itirazlar kabul edildi. Oylar yeniden sayıldı.

Mazbatasını alan koltuğuna oturdu.

Ancak halen mazbatasını alamayanlar var.

Futbol liglerini düşünelim.

Ligi oluşturan takımlar sezon öncesi transferlerini yaparlar.

Teknik direktörleri ile anlaşırlar.

Takım olarak kampa girerler.

Çalışırlar, çalışırlar, çalışırlar.

Ve lig maratonu başlar.

Rakipleri ile müsabakalara çıkarlar.

Sezon bitene kadar bu sürer.

Sakatlıklar, cezalar, sarı kartlar, kırmızı kartlar,

Galibiyetler, mağlubiyetler,

Derken sezonun sonunda her ligden bir tane şampiyon çıkar.

Sonuçta averajla da şampiyon belirlenebilir.

Küme düşenler olur.

Ancak kıyamet kopmaz.

Herkes hak ettiği ünvanı alır, diğerleri de bunu kabul ederler.

Artık umutlar gelecek sezona taşınır.

Demokrasi, seçimler, siyasi partiler de böyle bir süreç yaşarlar.

Nitekim yaklaşık on gün önce yapılan yerel seçimlerde de bunları yaşadık.

Adaylarını isabetli belirlememişsin,

İyi antreman yapmamışsın,

Biz nasılsa kazanızırız demiş yan gelmiş yatmışsın, çalışmamışsın,

İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana, Mersin gibi en önemli illerde seçimi kaybetmişsin.

Yeniden sayalım, şöyle sayalım,

Olmadı böyle sayalım.

Daha olmadı bir daha sayalım,

Kaybedenin kazanması sağlanana kadar mı devam edecek bu süreç ?

Kazanan da kaybeden de sonuçları hazmetmeli,

Daha çok seçim yaşayacağız.

Bugünün kazananı yarın kaybedebilir,

Bugünün kaybedeni yarın kazanabilir.

O halde hak edene mazbatayı vermemekte ne oluyor ?

HERKESİ KUCAKLAMAK, HERKESİN BAŞKANI OLMAK

Sakarya’da seçimler sonuçlandı.

Seçilen başkanlar mazbatalarını aldılar.

Milletin kararına saygı duyacağız.

Hedef;

Sakarya’nın gelişmesi, kalkınması, huzurlu olması,

Her mahallenin, her sokağın hizmet alması,

Seçilen başkanların bu hedeflere ulaşmada inançlı olmaları, kararlılık göstermeleri gerekir.

Başkanlar, meclis üyeleri gelirler, görev sürelerini tamamlar ve giderler.

Dört buçuk yıl ülkemizde seçim yok.

Artık mutfaktaki yangını söndürme zamanı…

Nasıl sönecek mutfaktaki ateş ?

Esnafın hali nasıl düzelecek ?

Sanayiciye sahip çıkılacak mı ?

Çiftçinin yüzü ne zaman gülmeye başlayacak ?

Onlarca soru,

Soruların muhatabı çiçeği burnunda belediye başkanları.

Tabi baş muhatap Ekrem Yüce.

Çayı kurtaran adamdan şekeri de kurtarmasını bekliyoruz.

Sanayici, çiftçi, esnaf, zanaatkar, işçi, memur hepimiz umutla ve heyecanla bekliyoruz.

Çıkmazdan, darboğazdan, kötüye giden hayat şartlarından bir an önce kurtulmak istiyoruz.

ADAPAZARI

1 Aralık 1954 tarihinde Kocaeli İl’inden ayrılan Adapazarı, Sakarya adı ile il oldu.

Son yıllarda Adapazarı adı resmen unutturulmaya çalışılıyor.

Olmaz hafız,

Biz Adapazarlıyız.

Doğudan, Batıdan, Kuzeyde, Güneyden,

Nereden Adapazarı sınırları içine girerseniz girin Sakarya  tabelaları ile karşılaşırsınız.

Oysa Çark Köprünü geç Serdivan,

Patates halinden ilerle Erenler,

Sapanca’ya gir; Sapanca, çık Arifiye,

Söğütlü, Ferizli, Karasu, Kocaali, Kaynarca, Hendek, Akyazı, Karapürçek, Geyve, Pamukova, Taraklı hangisine girer çıkarsanız tabelalarda Sakarya değil, kendi isimlerini görürüz.

Öyle de olmalı zaten.

Üniversite Serdivan’da kaldı,

İkinciside orada kuruldu,

Organize sanayi bölgeleri Erenler, Arifiye, Hendek, Söğütlü, Ferizli, Kaynarca’da.

Adapazarı herşeyden mahrum bir halde.

Üstüne üstlük adı bile kullanılmıyor.

Kullanılmaktan adeta kaçınılıyor.

Kısacası Adapazarı hem öyle hem böyle dükkanı kapatır konuma getiriliyor.

Yeni seçilen Adapazarı Belediye Başkanı Mutlu Işıksu,

Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce ‘ye

Bu konuda büyük görevler düşüyor.