Sözlükte “büyüklük” anlamına gelen kibir, tevazuun karşıtı olarak “kişinin kendini üstün görmesi ve bu duyguyla başkalarını aşağılayıcı davranışlarda bulunması” demektir; ancak kelimenin daha çok birinci anlamda kullanıldığı, büyüklenme ve böbürlenme şeklindeki davranışların ise bu huyların dışa yansımasından ibaret olduğu belirtilir.

Sosyal medyada gezinirken okuduğum ve çok etkilendiğim bir cümle var;

‘’Ekseriyetle kibir ve yolsuzlukla yönetilen bir dünyada insanın edebi ve felsefi kanunlara bağlı kalması çok zordur.’’

Hayata dair tüm bağlarımızı yitirmeye başladığımız son dönemlerde umuda ihtiyacımız var.

Kibirli insan kendi kendisini yer bitirir. 10 yıl önce Ak Partili İl, İlçe Baışkanları ve Milletvekilleri dahil hemen herkese sevgi dolu bakışlar, iş arayanlara yardımcı olmalar gibi pek çok güzel davranışlar vardı. Son zamanlarda milletvekillerinin insanları başından savdığı ve sokakta tanımayıp selam bile vermediği öne sürülüyor.

Seçim zamanı tırım tırım arayan vekiller şimdi telefonlarını cevaplamıyor.

Bazı Partililer bizim Ak Parti’yi bazı büyüklerimizin kibirleri bitirip yok edecek diye konuşmalarına tanık oluyorum.

Kibir günah piramidinin tepe noktası; tepedeki gözün vasfı olarak tabir edilir.

Bazı artıları: yaşam enerjisi verir, bütünü ve ileriyi görmeyi sağlar, liderlik eğilimlerini besler, karar vermeyi kolaylaştırır.

Bazı eksileri: tembelleştirir, büyüklük kompleksine yol açar, detaylardaki anlamları çözmeyi zorlaştırır, grup çalışmasına yatkınlığı azaltır, yalnızlaştırır.

Derin düşünmek, önemli kararlar vermek ve büyük adımlar atmak gerektiği zamanlarda kullanılmalıdır. Dozunu iyi ayarlamazsanız olay çok daha derin boyutlara gidebilir, herkese biraz kibir lazım olduğu gibi fazlası da kronik bir vakadır.

Menfaat ilişkilerine göre artan kibir; bencil bir ruhun tutsak halidir. Bizim vekiller de seçim öncesi ve seçim sonrası diye psikolojik olarak kendilerini şartlandırmış olmalılar.

Düşünüyorum da; yani bir insanın diğer insana karşı kendini büyük görmesindeki sebep ne olabilir ki?

İnsan ilişkilerinde orta yolu bulamamış, tüm dünyası ezmek ya da ezilmekten ibaret olan insanın her hareketine yansıttığı duygudur.

Kibirden kurtulmak mümkün değil, en kendini bildiğini düşünen insan kendini olduğundan bir iki gömlek üstün görür. Mesele bunu başkalarının haklarına saygısızlık olarak yansıtmamakta. Yani sürekli ehlileştirmeye çalışman gerekiyor bu duyguyu.

Dozu kaçtığında insan psikolojisini ruhsal bir hastalık olarak etkiler. Çıkmaz sokağa girdiğinde açtığın yalancı şemsiye. Kıyaslamada kendini üstün görme aracı. Dünyanın merkezinde hissetme hali, aklı kandırdığını sanmak.

En kronik özelliği de şudur ki; insanoğlu bulunduğu makama göre kibir derecesini yükseltir ise mevki ve makam elden gittiğinde tam tersi bir durum ortaya çıkabilir. Bu vahim bir şeydir, bu insanların bilinçaltı merkezlerinde menfaat olgusu, piramidin en üst zinciridir.

Mütevazılık da kibirden doğar. Bu davranışı üstün bir insan davranışı olarak gördüğünüz için mütevazı olursunuz.

Anlayacağınız odur ki kibir yüksek dozda kullanıldığında insanı zehirler.

Bizim siyasetçiler bu dozu bir hayli fazla kaçırmış olacak ki; kahvelerde ki dedikodu malzemesi olmaya kadar düşmüş.

Diğer bir pencereden bakacak olursak; kibir olmasa dünya yaşanmaz bir yer olurdu.

Bugün dünyada estetik ve güzellik adına ne varsa kibir gibi nalet bir duygu nedeniyle ortaya çıkmış ve varlığını hala sürdürüyor.

Hayata hangi pencereden baktığınız önemli, insan neyi görmek isterse bilinçaltı ona hizmet eder.

Kibir hakkında Kur’anı kerimde şu ayet nasıl buyuruyor, bakın:

A’râf Sûresi 12. Ayet; Allah, “Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?” dedi. (O da) “Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın” dedi.

A’râf Sûresi 13. Ayet; Allah, “Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın” dedi.

Kimin haddine düşmüş kibre düşmek, ruhu ve bedeni kibirle beslemek?

Bu yanlıştan bir an önce geri dönün, makamlar bugün vardır yarın yoktur. Fakat bugün var olan kişiliğiniz bir zedelenirse yarın geri getirme şansınız olmayacaktır.

Sevgilerimle, hoşçakalın.