Çocukluk yıllarından beri dalgalı bir ilişkileri vardı. Bir barışıyor, bir ayrılıyorlardı. Bazen ayrılıkları çok uzun sürüyordu. Aralara başkaları giriyor, çıkıyordu. Birbirlerini seviyorlar mıydı? Bunu kimse bilmiyordu. Uzun süre beraber olduklarından dolayı birbirlerine karşı olan alışkanlığı belki de sevgi zannediyorlardı. Farklı limanlara gidip orada mutlu olamayıp gün sonunda tekrar birbirlerine dönüyorlardı. Bu geri dönüş bazen birkaç yıl sürüyor, bazen birkaç ay bazen de birkaç gün sürüyordu. Sonunda neden her ne olursa olsun ayrılıyorlardı. Farklı düşünen, farklı yaşayan, farklılıkların bir araya getirdiği fakat mutlu edemediği bir çifttiler. Alışkanlığı sevgi sanıyorlardı, tıpkı acıyı da sevgi sandıkları gibi.

Aralarına başka erkekler, kadınlar girdi. İkisi de buna aldırış etmedi. O dönemde beraber değildik dediler. Aslında ayrı oldukları dönemlerde beraber oldukları insanlar onlara değer vermiş, sevmiştiler. Ama onlar o kişileri görmemezlikten geldiler. Ne yapıp ne edip bir şekilde birbirlerini buldular. Kimi zaman bir ayrılık sonrası kimi zaman da yalnızlığın doruk noktalarında…

Yıllar, aylar, haftalar her şey geçti tabii ki artık yaşları da geçiyordu ve bir gün belki de çok önce almaları gereken bir kararı aldılar. Evleniyorlardı. Tüm farklılıklarına rağmen ve birbirleriyle olamayacaklarını bile bile bu kararı aldılar. Hızlıca aileler tanıştı. Örf, âdet, gelenek gibi şeylere uygun olarak yapıldı her şey. Mutluluk pozları verildi fotoğraflara. İstemsiz gülüşler, dışarıya mutluyuz mesajı veren yalan gülümsemeler. Sonunda nikah tarihi alındı.

Nikah tarihinin sabahında bir ufak tartışma yaşandı ve damat adayı gelini kuaförde terk edip gitti. Bu tip tartışmalar onlar için çok ufak şeylerdi. Yıllardır süregelen alışkanlıktı. Gelin hiç oralı olmadı ve kuafördeki işlerine döndü. Nasıl olsa geri geleceğini biliyordu. Bu düşüncesinde de yanılmadı. Bir saat sonra damat geldi. Özür dileyerek gelini kuaförden aldı ve nikahın kıyılacağı yere doğru yola çıktılar. Gelin için damadın yaptığı bu olayın bir cezası olacaktı. Sadece şu nikahın bir an önce olup bitmesini bekliyordu. Nikah kıyılıp eş olarak birbirlerine ilan edildikten sonra, eğlenmek için daha önceden ayarladıkları yere gittiler. Bütün gece eğlendiler sonra kalacakları yere gittiler. Balayı için daha karar vermemişlerdi ama bir iki gün içerisinde gitmeyi düşünüyorlardı. Gelin, damadın kuaförde ona yaptığına misilleme olarak balayına tek gideceğini söyledi. Öyle de oldu. O kadar uyumlu ve güzel bir çifttiler ki biri kuzeye biri güneye balayına gittiler.

Balayından çok kısa bir süre sonra bu şekilde de yapamadıklarını anladılar ve kısa süre sonra boşandılar. Bu sefer ki ayrılıkları hem resmi hem de çok sert bir şekilde yaşanmıştı. Artık birbirlerine geri dönmeleri zor görünüyordu. Bu alışkanlıklarının sevgi olmadığını keşfettiklerinde gerçeği gördüler. Ben bütün bunları nereden mi biliyorum? O limanlardan sadece birisi de bendim. Güvenli, huzurlu ve sevgi dolu…