Karanlık bir yolda arabasını sürüyordu. Yol o kadar sessiz, karanlık ve boştu ki uyanık kalmak için müziğin sesini açıyordu. Bir süre sonra başının ağrıdığını hissetti ve müziği kapattı. Arabanın içine yine sessizlik çöktü. Bu sefer de kendi kendine konuşmaya çalıştı. Kendiyle barışıktı. Her konuda yaptığını, söylediği sözü sorgulardı fakat şu an zamanı değildi. Onu da bıraktı. Gözlerini kapatmamak için zor duruyordu. Camı açıyor hava alıyordu. Dışarının soğugu içeriye girerse biraz daha direneceğini düşünüyordu fakat bir çaresi yoktu. Uyku artık bütün gücüyle bastırmıştı.

Bir süre gittikten sonra büyük bir patlama sesiyle irkildi. Gözünü açtığında araba düz yolda bir sağa bir sola gidiyordu. Bütün gücüyle direksiyonu tuttu ve arabayı sabitlemeye çalıştı. İlk anın şokuyla bir şeye mi vurdum diye düşünüp aynalarını kontrol etti. Karanlıkta bir şey görünmüyordu. Sonrasında sağ ön tekerleğinin patladığını arabanın sağa doğru yalpalamasından anladı. Arabayı hemen sağa çekti ve lastiğin durumuna bakmak için arabadan indi.

Bagajından çıkardığı aletlerle lastiği değiştirecekti. Aletleri yanına koyarak değişim işine girişti. Daha önce hayatında bir kere lastik değiştirmişti. O yüzden bu konuda pek deneyimi yoktu fakat yol o kadar ıssızdı ki araba geçmiyordu. Görünürlerde ya da arkasında bıraktığı bir benzin istasyonu da yoktu. Lastiği değiştirmeye mecburdu. Bir müddet uğraştıktan sonra patlayan lastiği yerinden çıkarmayı başardı. Kendince çok mutlu oldu. Ayağa kalktı. Derin bir nefes aldı.

Bu sefer yedek lastiği takmak için tekrar çömeldi. Lastiği yerine oturttu vidalarını güçlü bir şekilde sıktı. Elleriyle kontrol etti sonra ayağa kalktı ve ayağıyla bastırarak sağlamlığını test etti. Sağlam görünüyordu. En azından onu en yakın benzin istasyonuna götürecek kadar sağlam olduğunu düşündü. Hız yapmayacak, daha dikkatli gidecek hatta uyuya kalmayacaktı. Aletlerini toplayıp bagaja koydu.

Arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı. Sağ ön taraf biraz alçakta duruyordu ama lastik sağlam gibi hissettiriyordu. Sürmeye devam etti. Yol bütün düzlüğü, hiçliği ve karanlığıyla devam ediyordu. Ne gelen vardı ne de giden. Gideceği yere çok fazla yolu kalmadığının farkındaydı. Bu yollara her zaman hayrandı. Çünkü gittikçe gidiyordu tam bu yol bitmeyecek dediği yerde karşısına dağ, deniz ya da bir yerleşim yeri çıkıyor ve onu mutlu ediyordu. Bu yollar mutlaka bir yere çıkardı.

O sırada gözünü açtı büyük farlarıyla ona doğru hızlıca gelen bir kamyonu gördü ve hemen direksiyonu kendi şeridine doğru kırdı. Yoldan çıktı ama durmayı başardı. Arabadan indi. Çok korkmuştu. Kamyonun şoförü de yolun karşı şeridinde durmuştu ve ona doğru yaklaştı. Aralarında konuştuktan sonra kamyon şoförü aracına geri döndü. O sırada yedek lastiğe bir şey olmamasını dileyerek hemen sağ ön tarafa gitti. Ama yedek lastik yerinde yoktu. Onun yerine arabanın orjinal lastiklerinden biri vardı. Hemen bagajı açtı. Yedek lastiğin sağlam şekilde bagajda olduğunu görünce çok şaşırdı.

Gördüklerinin rüya mı, gerçek mi olduğunu anlayamadı. Hemen arabasına binerek gideceği yere doğru sürmeye devam etti. Arabayı sürerken yaşadıklarını ya da gördüklerini değerlendirmeye çalıştı. Kamyonun üzerine doğru gelmesi miydi gerçek olan yoksa lastiğin patlamamış olması mı? Bu iikilemi düşünerek kendini uyanık tuttu ve gideceği yere ulaştı.