Türkiye gerilimli, Sakarya sıcak ve patlamaya hazır…

Terör azgınlaştı…

 Öfke dolu protesto gösterileri yükseldi…  

Bir sakıncalı soru işaretinin çengeli toplumun yüreğine takılı kaldı…

Nedir o? :

- Bu filmin sonu nasıl bitecek?

Kişi soruya takılı kuşkunun tuzağına bir kez düştü mü rahat edemez…

Gönlü daralır…

Bunalıma girer…

Bunaldık!..

***

Aklı başında her Türk yurttaşlık kapsamında ülkesinde yaşanılanlara duyarlı olur…

Sırasında demokratik protesto hakkını kullanır…

Kamuoyu gücünü gösterir…

Ama protesto var, protesto var!..

Önceki gün yerel gazetelerden bazı haberler:

“Kaynarca’da Kürt kökenli bir ailenin evi kuşatıldı; ilçeyi terk etmeleri istenildi!…”

“ Karasu ve Kocaali’de Doğu kökenli fındık işçileri geri gönderiliyor…”

Serinkanlı bir yaklaşımla anlamaya çalışmak hem bir erdemdir hem de kişiler ve saflar arasında yakınlaşmayı sağlamanın gereğidir…

Düşünüyorum:

-Ya Kürt olsaydım!..

***

Doğru düşünebilmek için bu tür zihin jimnastiği yararladır; kendini bir başkasının yerine koymak, onun gibi düşünmeye çalışmak…

Kimdir o bir başkası?

Eşindir, çocuğundur, komşundur, karşıt partinin militanıdır, patrondur, işçidir, Türkiye’de yaşayan Kürtdür, Ermenidir, başka bir dinin mensubudur…

Evet, ya Kürt olsaydım?

Ne yapardım?

İnsan bir başka insana ne kadar sıcak olursa olsun, yüreğinde küllenen ateşi bilebilir mi?…

Bağnazlık ve şovenizm herkesin benliğinin bir köşesinde közlenmiştir, sonra bir gün eşelenince ortaya çıkar.

Bu köz eşeleniyor mu?...

Geniş ufuklu insanlık gerçeğini atlıyor muyuz?...

***

Dostlar…

Arkadaşlar…

Komşular…

Kardeşler…

Büyükler…

Gençler…

Kadınlar…

Ülkede büyük bir oyun oynanıyor…

Emperyalizmin ‘böl ve yönet taktiği, akrep ve yelkovanın tik tak sesleri ile işliyor…

Elbette tepkiliyiz!..

Elbette demokratik zeminde ayağa kalkarız!

Elbette aklı başında protestolarla kamu gücünü gösteririz!

Ama tuzağa düşemeyiz!

Kürdün yüreğini incitecek tutumlardan sakınılsın…

Anadolu’yu yurt belleyen insanların benliklerine bilmeden bile olsa bir söz, bir tutum, bir bakışla düşmanlık tohumları ekilmesin…

Lafımızı söylerken dokuz kez yutkunulsun…

Tutumuzu sergilerken özenli davranılsın…

Emperyalist oyunu bozmanın biricik yolu birbirimize daha çok sarılmak, daha çok sarılmak, daha çok sarılmaktır…