Küresel olarak çok zorlu süreçlerden geçmekteyiz, bu süreçte bedenimiz kadar psikolojimizi de düşünmemiz gerekmektedir.

Kalabalık ortamların ve temasın en riskli olduğu bu dönemde herkes sosyal çevrelerinden izole olmalıdır, elbette bu kolay olmayacak; insan alışkanlıklarından vazgeçtiğinde bir boşluk hissi duyabilir; bu his yaşam ve ölüm arasındaki ince çizginin ayracı olmalı ve duruma tevekkül etmeliyiz.

Canın sıkılıyorsa hayattasın ve evde hayat var sloganıyla seyreden bu süreçte can sıkıntısı bir lüks olarak değerlendirilmelidir. Koronavirüs salgınına karşı öncelikli temamız evde kalmaktır.

Evin içerisinde sosyal bir alan yaratmanız mümkün, bu süreçte evden çalışma imkanı olmadığı için her gün işe gitmek zorunda olan, kamuda veya özel sektörde çalışan tüm vatandaşlarımız kendilerini en iyi şekilde dezenfekte etmeli ve hijyene önem vermelidir.

Bu süreci Sağlık Bakanımız çok hassas bir duyarlılıkla yürütmekte, yetkililerin söylediklerine mutlak suretle kulak vermeli ve izole olmalıyız.

Babanın evladından, kadının kocasından, arkadaşın arkadaşından bile uzak durduğu bu günlerde yaşanan bu olaylar bizleri psikolojik olarak yoracaktır.

Artık mesele küreseldir, uzmanlar eldeki verileden yola çıkarak şu sonuca varmaktadır; dünya nüfusunun 3te 2si bu virüsle enfekte olacak ve hastalanacaktır. Hastaların %80 i hastalığı çok hafif veya hafif atlatacak, %20 si tıbbi yardıma ihtiyaç duyacak ve %6 sı olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalacaktır.

Sağlık sistemi aşırı yüklenme sebebiyle çökebilir, bu sebeple izole olmalı ve bu süreci zamana yaymalıyız.

Tüm bu olayların çevresinden izole olup evlere girdiğimiz o an toplumda şuan yaygın olarak görülen anksiyete bozukluğu görülmekte. Milyonlarca kişide panik etkisi yaratan corona virüsü hali hazırda modern yaşamın beraberinde getirdiği anksiyetenin katlanarak artmasına neden oldu.

Psikolojide anksiyete olarak adlandırılan bu durum halk arasında kaygı bozukluğu olarak tanımlanıyor, virüsle birlikte gelen duygu yükleri insanları yaygın olarak bu duruma sürükleyebilir.

Bu süreç içerisinde bu durumu hafifletmek amacıyla sosyal medyadan olabildiğince uzak durun, kendinizi meşgul edecek uğraşlar bulun, şu anda yetkili kişi ve kurumların söylemleri dışarısında ortada oldukça fazla bilgi kirliliği var.

Tabiri caizse bilende bilmeyende konuşuyor; gün boyunca beyninizin tamamını bu küresel salgın ile meşgul eder ve gereğinden fazla bilgi almaya çalışırsanız bilinçaltı gereksiz ve yanlış bir çok bilgi kirliliğini de belleğe alacaktır.

Sosyal çevrelerden arınarak evin içerisinde yeni hobiler edinebilirsiniz. (kitap okumak, resim yapmak, film izlemek gibi)

Bu süreçte herkes üzerine düşeni yapmak zorunda ve bugün biz vatandaşlar olarak üzerimize düşen en büyük sorumluluk zorunlu olmadıkça evden çıkmamaktır.

Corona virüsü nedeniyle sosyal hayatımız büyük oranda kısıtlansa da hala yapacak bir şeyler var. Eğer evden çıkamıyorsanız evde yapmayı sevdiğiniz şeylere odaklanın. Bitkilerle vakit geçirmek, yemek yapmak, film izlemek, spor yapmak ya da dans etmek.

Hobileriniz ve zevklerinize göre evden çıkmadan yapabileceğiniz onlarca seçenek var. Ayrıca, eğer imkanınız varsa ormanlık alanlara, kalabalıktan uzaklaşabileceğiniz ve temiz hava alabileceğiniz yerlere giderek kısa yürüyüşler yapın.

Meditasyon ve yoga gibi aktiviteler de zihninizi rahatlatmanıza yardımcı olacak ve kaygı seviyenizi düşürecektir.

Bu süreçte kurallara uyarak edineceğiniz yeni hobiler sizi anksiyetenin etkisinden kurtaracaktır.

Önümüz yaz; kuşların cıvıltısı, mavinin gizemi ve güneşin tılsımını bedeninde hissetmek için bugün EVDE KAL.

Siz evlerinizde huzurlu ve mutlu süreci geçirin diye sahibi olduğum danışmanlık merkezi ücretsiz olarak tüm vatandaşlarımıza online rehberlik yapmakta, ihtiyaç duymanız halinde facebook üzerinden UMED DANIŞMANLIK sayfasından destek alabilirsiniz.

Evde kal Türkiye, sağlıklı günlerde görüşmek ümidiyle.

Sevgilerimle..