Öncekinden farklı olarak kitap önerilerini editörümüz değil, okurlarımız yapacak. Köşenin adını bu nedenle   ‘Sizlerden gelen öneriler’ olarak değiştirdik. 

İlk seçkiyi iş insanı Cenk Dik hazırladı.

İyi okumalar....

Tol (İntikam)

Bir intikam romanı...

“Tol, bize her şeyin parçalanabilirliğini hissettirdiği için, çok güçlü bir roman. Yazmanın, yaratmanın, varolmanın şehvetini hissettirdiği için. Siyasi çalkantı dönemlerini siyasetin kekeme lehçesine bir an olsun bulaşmadan yaşatabildiği için. Hiçbir çıkış yolu göstermediği, hayatı yolculuğun kendisi olarak yansıtabildiği için.”    Yıldırım Türker

“Epeydir yazmayan ayyaş bir şairle hayattan çoktan vazgeçtiği halde son noktayı koyamayan genç bir musahhihe, Diyarbakır’a yaptıkları tren yolculuğunda eşlik ediyoruz bu romanda. İstasyonları birbiri ardında geçerken Türkiye’nin yakın siyasi tarihi de yavaş yavaş seriliyor gözlerimizin önüne, hem de sesi bize genellikle ulaşmayan aktörlerin ağzından. Murat Uyurkulak bu ilk romanında çok güç bir işi başarıyor: acıklı olduğu kadar komik, eleştirel olduğu kadar yandaş, hüzünlü olduğu kadar ümitli olmayı.”  Tanıtım Yazısı

Murat Uyurkulak, Metis Yayınları,  264 s.             

Puslu Kıtalar Atlası            

Yeniçeriler kapıyı zorlarken Uzun İhsan Efendi hâlâ malûm konuyu düşünüyor, fakat işin içinden bir türlü çıkamıyordu... "Rendekâr doğru mu söylüyor? Düşünüyorum, öyleyse varım. Oldukça makûl. Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar: Düşünen bir adamı düşünüyorum. Düşündüğümü bildiğim için, ben varım. Düşündüğünü bildiğim için, düşlediğim bu adamın da varolduğunu biliyorum. Böylece o da benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor. Düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşlüyorum. Öyleyse gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben isebir düş oluyorum." Kapı kırıldığında Uzun İhsan Efendi kitabı kapadı. Az sonra başına geleceklere aldırmadan kafasından şunları geçirdi: "dünya bir düştür. evet, dünya... ah! evet, dünya bir masaldır." Türkçe edebiyatta yeni bir yazar, yeni, harikulade bir roman.

Hulki Aktunç'un önsözüyle.

İhsan Okay Anar, İletişim Yayınları, 238 S.

Tatar Çölü

Romanın kahramanı genç teğmen Drogo, ülkenin sınırındaki kalelerden birine atanır. Drogo kaleyi görür görmez geri dönmeye karar verir. Fakat daha sonra gelişen olaylar, Drogo'yu kaleye bağlar. Zamanla kale, Drogo'nun kaderi haline gelir.

Sıradanlığın pençesine düşüp, önüne çıkan fırsatları değerlendirmek yerine alışkanlıkları içinde kendini unutarak tıpkı geceleri yatarken sesini duyduğu tıp tıp eden su damlaları gibi akıp geçen zamana yenik düşen bir adamın hikâyesidir.

Romanda Kafka'nın etkisi açık olarak görülür. Buzzati, Tatar Çölü romanıyla insanın yazgısından kaçmasının imkânsızlığını ortaya koymuştur.    

Orijinal ismi: Il deserto dei Tartari
Yazarı: Dino Buzzati
Yayımlanma tarihi: 1940

Türkçe çevirileri:
Tatar Çölü, çev. Nihal Önol (İstanbul: Varlık, 1968).
Tatar Çölü, çev. Hülya Tufan (İstanbul: İletişim, 1991).

Editör: TE Bilişim