Bahçe (Güzellemeler)

Yıldırım Türker’in kaleme aldığı dünyayı yaşanılası kılan insanlara odaklanıyor ve yaşadığımız dünyayı yaşanılası kılan insanları anlatıyor.

Editörlüğünü Ahmet Mümtaz Taylan’ın yaptığı kitabın tanıtım bülteninde kitap için şu ifadelere yer veriliyor: “Yıldırım Türker yeni kitabı Bahçe’de kendi bahçesinin en güzel köşesini paylaştığı her şeyi okurlarına sunuyor. Bu paylaşımlar bazen bir şehir, bazen bir mevsim ya da bir yazar, ressam, oyuncu üzerine olsa da aslında gün geçtikçe vahşileşen dünyamızda bizi ayakta tutanların ne olduğunu anlatıyor.”

Ve arka kapaktan….
Hayatı savunmak adına durmadan ölüme bakmak; iyiliği savunmak adına durmadan kötülüğü tartmak zamanla insanın ruhunu köreltebilir. Uzun süre karanlıkta kaldıktan sonra güneşe çıktığında gözleri kamaşan adamın körleşmesi gibi.

Eğilmiş gündeme bakıyoruz. Sırtımız ağrıyor, birbirimize diyebileceklerimizi çoktan tükettik. En tehlikelisi, dünyayla ilişkimiz tahammül sanatına dönüştü.

Aydınlığı da paylaşabilmeliyiz. Bu dünyayı yaşanılası kılan insanların serüvenlerine dahil olabilmeliyiz. Kısır gündemlerin arasında kuruyup kalmamak için. Bahçe'de sizinle o insanları paylaşacağım.

Yıldırım Türker

Yazar: Yıldırım Türker
Yayınevi: Kara Karga yayınları

Aşkın Celladı ve Diğer Psikoterapi Öyküleri,

Irvin D. Yalom'un 1989 yılında yayınlanan kitabıdır. Kitap, ünlü psikoterapistin hastalarıyla olan görüşmeleri içerisinden derlediği, yalnızlık, ölüm korkusu, yaşama amacını yitirme gibi farklı konularda10 farklı psikoterapi öyküsü içermektedir.

Kitaba adını veren bu öykü, 70 yaşında aşk acısı çekmekte olan Thelma'nın hikâyesini anlatmaktadır.

Irvin D. Yalom

Remzi Kitabevi , 312 S.

Nietzsche’nin Kara Orman’da yürürken göz çukurlarına dolan mutluluk gözyaşları, Rimbaud’nun tahta ayağıyla açılacağı çöllere dair kurduğu düş, yasaklı Rousseau’nun Alpler’deki adımları, Thoreau’nun Walden’daki gezintisi, Nerval’in dar sokaklardaki aylaklığı ve daha niceleri... Aylaklar, göçebeler, sürgünler, hacılar, kaçaklar, seyyahlar, münzeviler ve mülteciler yürüyorlar. Peki yürümek sadece evle iş arasında gidip gelmek, bir yerlere yetişmek ve koşuşturmak değil de evrenle özel bir ritim, akort ya da hafifleme içinde buluşmak olabilir mi? Yeryüzüyle hemhal olup kendimizi başkalaşmaya açarak yürüyebilir miyiz?

Yürümek iki mesafe arasında gidip gelmek değil yaratıcı bir eylemdir. Hem kendi yalnızlığımıza çekildiğimiz hem de toplum olarak bizi dönüştürecek bir ayağa kalkıştır. İki büklüm vücudun karşısında dikilmeye çalışan, attığı her adımda yeryüzünün gerçek bir parçası olduğunu fark eden Homo Viator’un eylemidir. Çünkü Yürüyen İnsan kendi üzerine çöken kaygı, haset ve korku yumaklarını çözer, varlığını yeryüzünün ebediyen yeni olan kalbine düğümler. Yürüyoruz, işte bu düğümü atmak için.

(Tanıtım Bülteninden)

Yürümenin Felsefesi

Yazar: Frederic Gros

Çevirmen: Albina Ulutaşlı

Yayınevi : Kolektif Kitap

Editör: TE Bilişim