Yine gazetecilere sardılar…

MİT mensuplarını deşifre ettikleri gerekçesiyle, Odatv’ye yayın yasağı getirilip Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve gazeteci Hülya Kılınç tutuklanırken, Yeniçağ’dan Murat Ağırel adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı, davaları sürecek…

‘Sizin Kozmik Oda’yı açtırıp, devletin bütün sırları ifşa etmeniz yanında, bunların yaptıkları nedir’ sorusunu sorma hakkımızı bilahare kullanmak şartıyla, bugünlük kendi ifade ve savunmalarını paylaşalım.

Her gün, her yazısında milyonlarca dolarlık yolsuzlukları patlatan, şahsen benim de -hele o SARMAL kitabından sonra- bu çocuğu fazla yaşatmazlar diye düşündüğüm Murat Ağırel’in, mahkemeye girmeden önceki sözleri;

“Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Ben Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerini en kılcal damarlarına kadar nakşetmiş Kemalist Türk genciyim. Devrim düşmanlarından, din maskeli bezirgânlardan, yoksul halkın parasını yağmalayanlardan, Pelikan çetesinden korkmuyorum.

Bizden Devlet düşmanı çıkaramazlar.

Yaratmaya çalıştıkları algı ‘’MİT mensuplarını ifşa ettiler’’ söylemi. İnanmayın...

Ben bu hesaptan Cumhurbaşkanı’nın ‘’birkaç şehit’’ söyleminden sonra şehitlerimizin fotoğrafını paylaştım ve rahmet diledim

Paylaştığım fotoğrafları şehitlerin arkadaşlarının sosyal medya hesaplarında ve Abdullah Ağar’ın tweet paylaşımından aldım.

Odatv haberinden sonra Yeniçağ ve beni önce PELİKAN’ın resmi hesabı Yek Vucud hesabı hedef göstermiş ardından Fatih Tezcan denen Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı, Tetikçi gazeteci Ersoy Dede, PKK sever Fetöcü Hilal Kaplan…

İBB’den 3 milyon TL reklam aldığını açıkladığım, Cumhuriyet gazetesine bomba atalım diyen AKİT TV, Diriliş Postası gibi PELİKAN çetesinin tetikçileri hedef gösterdi. Bu yukarıda saydığım isimleri ve kirli ağlarını kitabım SARMAL da isim isim yazdım.

Tekrar yazıyorum. Korkmuyorum. Cumhuriyet düşmanlarından, Atatürk düşmanlarından korkmuyorum. Dünün FETÖ gazetelerinin ve yayın organlarının yerini Sabah, Ahaber, Akit, Yenişafak, Diriliş Postası aldı. Tetikçi gazetecileri Fatih Tezcan, Ersoy Dede, Hilal Kaplan gibi isimler aldı.

Halkı soyanları, hırsızları, Devlet’e yerleşmiş çeteleri belgeleri ile Uğur Mumcu çizgisinden sapmadan yazmaya devam edeceğim. Bugün ne olur bilmiyorum ancak ne olursa olsun PELİKAN çetesine teslim olmayın.”

Barış Terkoğlu da kendini şöyle savundu, özetle;

“Dün nasıl bir çete, yargıyı kendi önünde engel gördüğü bizlerin üstünde sopa olarak kullandıysa bugün de yargıya baskı kuranlar aynı sopayı bizim üzerimizde kullanıyorlar.

Benim bu mahkemeye çıkarılma nedenim bir tane haberdir.

Bugün bu talebe konu olan MİT kanunu bu adliye salonundaki bazı yargı mensuplarının bilmediğine eminim. Bundan 9 sene öncesinde ben bu salonlarda bir MİT yöneticisi ile sanık oldum. O MİT yöneticisi daha mahkeme önüne bile çıkarılmadan cezaevinde katledildi. O katliamın hesabını sözüm ona bugünkü hukuk adamları gelip sormadı. Ama ben sordum. O gün benim de yargılandığım MİT mensubunun adı soyadı, ailesinin adı adresi kimlik numarası fotoğrafı, kitaplığındaki kitaplar, müzik kasetleri, iddianamelere konuldu, medyaya servis edildi. Bunun yanlış olduğunu ben savundum.

Beni bu ülkeye bu kadar ihanet etmediğim için mi yargılayacaksınız? Dün bir çetenin koynunda yatıp bugün başka bir çetenin koynuna girmediğim için mi yargılayacaksınız?

Bugün MİT kanunu var ise bundan 9 sene öncesinde bir mahkeme salonunda direnenler sayesinde var. Çünkü bu mahkeme salonlarında direnenler, üstünde cüppe olan kimileri gibi yorganı kafasına örtmedi.

Kanunlar tarih önünde kendilerini yaratan eylemlerden sonra düşerler. Hırsızlık hukuku hırsızlıktan sonra, yolsuzluk hukuku yolsuzluktan sonra çıktı. MİT kanunu da Fethullahçı çete ile bugün iktidar içerisindeki çeteler el ele MİT mensuplarını terör yapılanmalarına yem ettiği için çıktı. Bir daha bunlar yaşanmasın diye çıktı.

Benim yargılandığım bu haber vatanından çok uzakta şehit olmuş bir MİT'çinin şehadetinin ardından kendisine yapılan cenaze törenini haberleştirmekten ibarettir. Bu haberin hali hazırda şehit olmuş bir yurttaşımızın görevi ile gizli görevi ile sırları ile ne ilgisi vardır?

Buna ilişkin bir tek cümle gösterebilir misiniz?

Burada çok açık bir şey var. 9 sene önce bu salonda, 'kurt kuzuyu yemeye karar verdiyse sizin yapacağınız hiçbir şey yoktur' demiştim. Bugün iktidarın içerisindeki çeteler bizi yargı eli ile yemeye karar verdiyse bugün yapacak hiçbir şeyimiz olmayabilir. Ama emin olun buradaki çığlığımız, yarınki çığlığımız, vereceğimiz mücadele bu duvarları da yıkacaktır.

Bizden, yazdıklarımızdan, çizdiklerimizden, gazeteciliğimizden, yazarlığımızdan vazgeçmemizi, ülkenin içinde suça bulaşmış yapılanmalar ile daha fazla uğraşmamamızı bekliyorlarsa daha çok beklerler.

Gerekirse betona gömüleceğiz, ama bize bir haber bahanesi ile bu tezgâhı kuran çeteye teslim olmayacağız.

Gerekirse bir daha güneş yüzü görmeyeceğiz.

Yargıyı kendi hesaplarına meze eden yapılanmalar ile mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.

Bu dava, bu savunma, bu mücadele beni yoksul bir halk çocuğu olarak alıp bu ülkenin yurttaşlarının arasına yerleştiren bu ülkeye, bu Cumhuriyete benim borcumdur.

Bu tezgâhı kuranlar şunu bilsinler, tarih göstermiştir ki hukuku kendi ikballerine aracı yapanlar er ya da geç o hukukun pençesinde can çekişir. Söyleyeceklerim bundan ibarettir.”

Evet, benim de bugünlük yazacaklarım bundan ibaret…

Bilahare ayrıntılarına gireceğiz.