Sanal alem trolleri, muhalif yazar-çizer, siyasetçi olmaya gerek yok, az buçuk sanal aleme takılan, muhalif bir şeyler paylaşma ihtiyacı hisseden herkesin başının belasıydı.

İşitmediğimiz hakaret, küfür, tehdit kalmadığı gibi fikirlerimize yönelik manipülasyonlar gırla gidiyordu.

Nihayet Twiter, kapsamlı bir teknik araştırma yapıp pek çok ülkedeki on binlerce hesabı kapatırken,

Türkiye de 7 bin 340 hesapla bu kısıtlamadan nasibini aldı.

En azıdan şimdilik 7 bin 340 trolün hışmından kurtulduk.

Trollerin iktidar destekli olduğundan yana kuşkularımız vardı, adı üstünde kuşku ama şimdi gerçek olduğunu bizzat iktidar yetkililerinin ağzından ve tepkilerinden öğrenmiş olduk.

Bakıyorum da özellikle yandaş tetikçi medyada hem bir telaş hem de öfke hakim olmuş, insanların mevcut iktidarı desteklemesi suç mu canım diye kıyameti koparıyorlar.

Hayır canım! İktidarı desteklemek, bu yönde fikir belirtmek suç değil. Kaldı ki hesaplarınız bunun için kapanmıyor.

Twitter, sebebini gayet güzel açıklamış ama anlayana, anlamak isteyene;

“Esas olarak Türkiye içerisindeki kullanıcıları hedef alan, koordineli bir şekilde sahte faaliyetlerde bulunan kullanıcıların oluşturduğu ağın teknik göstergeleri ve hesapların davranışlarına dayanarak yaptığımız analizlerde, sahte ve ele geçirilmiş hesapların, AK Parti yanlısı siyasi söylemlerin yayılması için kullanıldığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güçlü destek verdiği görülmüştür.

Bugün 7 bin 340 hesabı arşivlerde ifşa ediyoruz.

Bunun sonucunda, bugün ifşa ettiğimiz ağ içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk hükümetini eleştiren hesaplar da var. Bu ele geçirilen hesaplar, düzenli olarak yukarıda belirtilen devlet aktörleri tarafından ‘hack’lenme ve ele geçirme çabalarının hedefi olmuştur. Bu geniş ağın aynı zamanda kripto para birimleriyle ilişkili spam gibi ticari aktiviteler için de kullanıldığı görülmüştür.”

Yani, yani sadece aktrol hesapları kapatılmamış, içlerinde evet muhalif amaçlı faaliyet yapan hesaplar da, kripto para birimlerine yönelik spam hesaplar da var.

Ama gürültünün sadece iktidar cenahından çıkıyor olması ilginç.

Hem ilginç hem de korkunç…

Bir yandan kendi kendilerini ifşa etmeleri söz konusu, öbür yandan ülkemizin itibarını düşüren bir eyleme daha imza atmış ve yakalanmış olmaları, yazık ve ayıp…

Bugün aslında, bana “ Bu ülkede yaşamaya da iktidarı yaptırdığı köprülerden geçmeye de hakkınız yok. Sizin aldığınız nefes bile zarar” diyen sevgili trolüme cevap vermeyi düşünüyordum. Baktım hesap ortalıkta yok. Sağlık olsun, yenileri ve böyle düşünenleri okur diye yazmadan geçmeyelim.

Köprü diyorsunuz ya kardeş! Alın size köprü…

Rıfat Serdaroğlu’nun yazısından aktarıyorum;

“Kendiniz yapmış gibi ismini değiştirdiğiniz o Boğaziçi Köprüsü, 1973’te, Cumhuriyetin 50. Yılında açıldı. Başbakan Demirel idi. Yapımı yaklaşık 3 yıl sürdü.

Uzunluğu 1560 metredir. Türk Milletine maliyeti; 21 Milyon 774 Bin 283 ABD Dolarıdır.
Tamamen Milli Kaynaklar kullanılarak yapıldı. 47 yıldır Türk Milletine her gün tıkır-tıkır para kazandırarak, hizmet ediyor.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 26 Ağustos 2016 yılında açıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan idi. Yapımı yaklaşık 3 yıl sürdü. Uzunluğu 1408 metredir.
Türk Milletine maliyeti; 8 buçuk milyar TL. (İhale yapıldığı 2013 yılı ortalama dolar kuru 1,9 TL idi.) O tarihteki kura göre maliyeti; (4 Milyar 473 Milyon 684 Bin 210 ABD Dolarıdır.)

(ABD resmi rakamlarına göre, 1973 yılındaki 21 Milyon 774 Bin 283 ABD Dolarının alım gücü, 2016 yılında yaklaşık 121 Milyon Dolara eşittir.

Yavuz Sultan Selim Köprüsünün yapımı için, Boğaziçi Köprüsü maliyetinin tam 39 katı fazla döviz harcanmıştır.
Yani 39 tane Boğaziçi Köprüsünün maliyeti ile bir adet Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılmıştır.

Boğaziçi Köprüsü halen Türk Milletinindir.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü, ancak 2027 yılında Türk Milletinin olacaktır.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü için inşaat firmasına günlük 135 Bin araç geçiş garantisi verilmiştir. Sadece 2019 yılında, bu garanti karşılığı olarak firmaya 1 milyar 600 milyon TL daha ödenmiştir. (2019 ortalama dolar kuru 5,7 TL idi.
1,6 Milyar TL/5,7= 281 Milyon ABD Dolar (yaklaşık) Yani, 1 yıllık geçiş garantisi karşılığı, 2,4 adet Boğaziçi Köprüsü feda edilmiştir.
Bu ödemeler, 2027 yılına kadar devam edecektir.
Türk Devleti, 2002’ye kadar, başlangıç ve bitiş maliyeti belli olmayan, her yıl ilave yük çıkaran bir ihale yapmamıştır…”

Geçtiğimiz günlerde İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray, “Yavuz Sultan Selim ve Osmangazi köprülerini işleten firmalara, virüs yasakları nedeniyle araç geçişlerinin yok denecek kadar azaldığı bu yılın ilk 3 aylık dönemi için, ekonomik sıkıntılarla boğuşan halkın cebinden 91 milyon dolar ödendiğini” açıklamıştı!..

Çıray'ın açıklamasında, “kapitülasyon” benzetmesi yapmıştı resmen.

Kimse yalanlamadı.

Öyle bir şansları da yoktu çünkü yapılanın kapitülasyondan farkı yok.

Yabancı ortakların ağırlıkta olduğu konsorsiyumlara yaptırılan otoyol ve köprülerle ilgili olarak taahhüt edilen “garantili ödemelerde” çıkabilecek ihtilaflar konusunda Birleşik Krallık ve Londra mahkemelerinin yetkilendirildiğini, yabancıların buna gerekçe olarak “Türk yargısının bağımsızlığından kuşku duymalarını” gösterdiklerini hepimiz biliyoruz.

Yani…

O hepimizin sevdiği ‘köprüler yaptırdım gelip geçmeye” türküsü artık yeni versiyonuyla söyleniyor.

Uğur Dündar’ın dediği gibi;

“Köprüler yaptırdım gelip geçmeyen araçlar için yabancılara milyar dolarlar ödemeye!..”

Güfte, besteye uygun olsun diye kısaltayım;

Köprüler yaptırdım, yabancılar para kazansın diye…