Bugünkü nesil kazanımlarını mücadele etmeden elde etmiştir. Bu yüzden kıymetini pek bilmez.Sen dikalar kanunu çıkmıştır, kimsenin burnu kanmadan. Sivil Toplum Kuruluşları ile ilgile kanunlarda öyle. Kadın hakları, insan hakları, hayvan hakları, aklınıza gelen bir çok hak, kolay yoldan kazanılmış. Bu haklardan geriye gidişlerde pek tepki görmemiştir.

KAZANILAN HAKLAR,KOLAY KAYBEDİLİR. Ülkemiz de 14 milyon civarın da çalışan işçi bulunmaktadır. Bu sayının ancak yüzde 14 ü sendikalıdır. Memur sayısı ise 5 milyon civarındadır.Memular da sendikalı memur, sayısı yüzde 65 ile daha iyi durumdadır. Büyük bir ekonomik krizin için de bulunduğumuz bu günler de SENDİKALAR,ESNAF ODALARI,TİCARET VE SANAYİ ODALARI, ZIRAAT ODALARI gibi STK larından yeteri kadar bir ses, bir nefes duyamıyoruz.İŞÇİNİN,MEMURUN,ÇİFTCİNİN,EMEKLİNİN,ESNAFIN,TİCARET ERBABININ,SANAYİCİNİN haklarını bu zor günlerde siz korumayacaksınız ,kim koruyacak? Bu kuruluşların, tepe yöneticilerinin, ara sıra verdikleri demeçleri dinliyoruz. Bu sözlerden ve önerilerden çok daha iyisini ve doğrusunu sokaktaki vatandaş da biliyor ve söylüyor. Üyeleriniz sizden laf değil, eylem bekliyor. Hak aramak ve bunun için eylem yapmak sizin görevinizdir. Siz üyelerinizin hakkını koruyamıyorsunuz, onlar sizin makamınızı koruyor. KARTAL ve MALTEPE Belediyelerinde grev yapıldı, haklarını aldılar. Anlaşılan sendikaların gücü muhalefet belediyelerine yetiyor.

Hak aramama konusun da İlimiz en kötü örneklerden biridir. Her seçim de iktidarları destekleyen SAKARYA ,iktidar imkanlarından en az yararlanan illerden biri haline gelmiştir. Bu durum yalnız bu günkü iktidar için değildir, geçmişte de böyleydi. Vagon fabrikası elden gidiyor ses yok, Tank Palet Ethem Efendinin dükkanı haline geldi unutuldu gitti, kırmızıdan turuncuya döndük, yasaklara devam, esnaf perişan, aldıran yok. Sakarya da iktidar olanlar, geldikleri makamları kolayca kazanıyorlar. Halk nezdinde bir mücadeleleri yok. Seçimler de kaç milletvekili çıkar, hangi belediyeleri kim alır çoğunlukla belli. Sakaryalı kuzu kuzu reyini veriyor. Aldığı hizmeti dikkate almıyor. Alacağı hizmet seçilenlerin insafına kalıyor.

Yakında seçim var. Bu gün şikayet ettiğimiz şeyleri değiştirmek için bir fırsat daha gelecek önümüze. Geçmişte yaptığımız hataları tekrarlmadan,listelere bakıp, kim daha iyi hizmet eder, vatandaşın hakkını daha iyi korur değerlendirmesi yaparak reyimizi kullanalım. Aynı konu da iki defa hata yapmak konusun da, rahmetli Özal’ın bir değerlendirmesi ile yazımı bitireceğim.

1983 seçimlerin de Sakarya’dan ANAVATAN PARTİSİNDEN birinci sıradan Milletvekili seçildim.Sıralmayı yapan bu gün olduğu gibi GENEL BAŞKAN olan Sayın ÖZAL idi. Parti içinde sesi en çok çıkan, en çok muhalefet yapanlardandım. Grupta yaptığım tenkitlerle basına malzeme olmuştum. Buna rağmen 1987 seçimlerin de listede ikini sırada yer verdi. Bunun üzerine kendi kendime Özal’ı bir daha üzmeyeceğim dair söz verdim. Ancak sözümü tutamadım. Daha sonra ipliği pazara çıkan bir bakan yüzünden istifa noktasına geldim. Bunun üzerine devreye giren rahmetli Mustafa TAŞAR, ÖZAL ile görüşmemi istedi. Aynı zamanda arkadaşım olan Koruma Müdürü beni alıp ÖZAL’IN arabasına götürdü. TBMM den Çankaya’ya Başbakanlık Konutuna doğru yola çıktık. Yol da Rahmetli bana dönüp bütün babacanlığıyla’ ’Evladım seni görünce aklıma ne geliyor biliyormusun’ ’dedi. Ben de aklına iyi bir şey gelmeyeceğini bildiğimden, ’nereden bileyim efendim’’ diye cevap verdim..’’Bak evladım seni tanımadan önce, insanın bir konuda hata yapabileceğini kabul ederdim. Ama aynı konuda ikinci defa hata yapanın aklından şüphe ederdim, seni görünce aklımdan şüphe ediyorum’’ dedi. Bunun üzerine’ ’mesajı aldım Sayın Başbakanım beni müsait bir yerde bırakın’’ dedim. ’Bu dolmuş değil yukarı geleceksin konuşacağız’ ’dedi. Köşke çıktık, ilk defa elini öptüm ve ayrıldım.

Evet, aynı konu da iki defa hata yapmayalım. Almadan vermeyelim. Hele verip de alamadıysak, bir daha hiç vermeyelim. KOLAY KAZANMAK ALIŞKANLIK HALİNE GELDİ.

Sağlıklı günler dileğiyle…..