Sevgili okurlar,
Bugün biraz Türkiye’deki  “siyasi anlayışlardan” söz ederek, bir “siyasi fikir jimnastiği” yapılmasına, katkı sunmak istiyorum..
Tüm dünyada bilenen şudur ki, siyasi partiler, “dernekler kanununu” çerçevesinde kurulur ve kuruluş dilekçesi ülkenin içişleri Bakanlığı’na sunulur ve işlemler tamamlandıktan sonra bu başvuru, siyasi tüzel kişilik kazanır..
Türkiye’de sıkça ifade edilmesine rağmen, “siyasi partiler” konusundaki düzenlemeler, bir türlü sağlıklı biçimde yapılamamıştır..Bu nedenle, “her siyasi grup, küme, siyasi parti kurma aşamasında, bir takım zorluklar, bir takım ayak oyunları, hatta bir takım engellemeler” ile karşılaşmaktadır..
Ne yazık ki, bu demokrasiyi hazmedememiş ülkelerde daha fazladır..
Bunu şöyle de söyleyebilirim, Türkiye gibi “ adaleti, kanunları, ülkenin kuruluş felsefesini, laik demokratik yapısını..”  kısmen askıya alan ülkelerde ise, bu durum günlük yaşamın bir “tartışma parçası” olmaktan öteye geçmemektedir..
İşte, Türkiye’de rejimin kısmen de olsa değiştirilmesi ve “Cumhurbaşkanlığı Başkanlık Sistemi’ne” geçilmesi, beraberinde farklı tartışmaları da getirdi..
Alel-acele olarak referanduma(halk oylamasına) sunulan ve bir partinin, devletin imkan ve kabiliyetleri ile propagandası sonucu kabul edilen bu sistemde, siyasi partilerin rolü artık tartışılır duruma gelmiştir..
Bir kere vatandaş, bu Cumhurbaşkanlığı Başkanlık Sistemi’nden ne anlamıştır?
Bu sistemde, siyasetin, siyasetçinin rolü ne olacaktır?
Cumhurbaşkanlığı Başkanlık Sistemi koltuğuna oturanın, elindeki sihirli değnek ile neler yapacağı, neleri yapamayacağı iyice anlatılabilmiş midir?..
İşte manzara ortada!
Geldiğimiz durum her şeyi apaçık ortaya koymuyor mu?!
Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM) bu manada işlevsiz hale getirilmiş, milletin vekilleri, memurdan öteye itibar görmüyor!..
Kısacası  bu sistemde yapılacak, iki seçimden biri çok önemli..
Artık milletvekili olmak öyle itibarlı, öyle görkemli bir unvan olarak görülmüyor..
Ne yazık ki, “halkın vekaleti” bu manada,  askıya alınmış durumda!..
Cumhurbaşkanlığı Başkanlık Sistemi’nde ise her şey yüzde 50+ 1’e kilitlenmiş durumda..
İşte,”koalisyonları” kötüleyen, “koalisyonlardan hizmet çıkmaz” diyerek, iktidara gelen AK Parti, söylemleri ile ters düşmüş ve yeni sistemde, “koalisyon yapmak, koalisyonlara(ortaklık) gitmek” zorunda kalmıştır..
Neyimiz doğruydu ki, bir de başımıza bu “Cumhurbaşkanlığı Başkanlık Sistemi”ni bela ettik?
Cumhuriyet’in kazanımları, değerleri neyimize yetmedi?
“Tek Adama” teslim edilen ülkede, işte Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18 Yılda yapamadıklarını, “yani iktidar olduklarını, ama muktedir olamadıklarını, fikri iktidarlarını oluşturamadıklarını, eğitimde, hukukta, ekonomide ve diğer alanlarda hedeflediklerini tutturamadıklarını” itiraf etmiştir..
Sonuç ortada, gele, gele geldik bir kara kazana!
Bu “kara kazan” içindekiler de debelenmektedirler!....
Bu durumdan çıkış yolu için, canhıraş çalışanlar, ittifak oluşturanlar, yeni siyasi oluşumları ile ülke yönetimine talip olanlar, bu durumu umursamayanlar, yağlı börek-kaymak, işine, gücüne bakanları izlediğimiz gibi, bu düzenin kaymağını yiyenleri, keyfini çıkaranları da görmüyor muyuz?
Vay be, ne sistemmiş!?
Halk memnun, memur memnun, işçi, emekli memnun, köylü, çiftçi memnun işsizi yok ülkenin, liyakatlilere öncelik, iltimaslılar kapı dışarı, siyasi arena güllük gülistanlık, ülkenin üniversiteleri gümbür, gümbür fikir beyanında, yeni kurulan fabrikalar harıl, harıl çalışıyor, ülkede üretim seferberliği hayata geçirilmiş…
Haberiniz var mı?
Çalsın davullar, oynasın bizimkiler!?..
***
Sevgili okurlar,
Türkiye gerçekleri bunlar!..
Daha fazlası da var ama, bunları anlatmaya, bu sayfalar yetmez!?..
Bakınız, son olarak İYİ Parti cephesinde koparılan kızılca kıyamet,Türkiye’deki siyasi yapı hakkında, bize iyice bilgi ve ipucu veriyor..
Kuruluşundan bu yana üç yıl geçmiş olsa da, ayrıldığı siyasi cenahta palazlanmış, aidiyetini ispatlamış olanların partisi olarak, siyasi hayatımıza giren İYİ Parti’de olup biteni anlayanınız var mı?
Ben şahsen bu “kayıkçı kavgasını” anlamış değilim!?
Bir kere “FETÖ” iltisaklı olduğu dile getirilen bir il başkanı hakkında partinin kurucu değerlerinden ve üstelik tecrübeli, deneyimli bir siyasetçi, bir akademisyenin söylediklerini, günlerdir televizyonlarda irdeleyenler var..
İş daha da çorba oldu!
Bu “kara kazanda” daha neler olup, biteceğine akıl  erdirmek mümkün değil..
Ama partide bu söyleme karşı, kılıçlar çekilmiş durumda..
Tartışmalarda “yalancı” yakıştırmaları, “tarafgirlik” havada uçuşuyor..
“Saygı, nezaket, bilgelik, olgunluk, hoşgörü,  deneyim, tecrübe, tolerans, sevgi..”, sanki dama atılmış!?
“Kişi, hak ve özgürlüklerini ayaklar altına almak, bu kabul edilemez sözler, açıklamalar, yakıştırmalar, sataşmalar, hitabet”,  dünyamızı alabora etti..
Maalesef, İYİ Parti kurmayları süreci iyi yönetemedi!..
Siyasete adım atmış, önemli yerlere gelmiş olanların da içinin, pardon dağarcıklarının, ne kadar boş olduğunu, cılız siyaset üslubu ile tarafgirliklerini görmek bizleri ziyadesiyle üzdü..
Kimse kusura bakmasın,” bu adamlara güveni olanların” bile güveni sarsıldı, hatta “ bu adamlar mı bizi temsil edecek” diyenlerin sayısı da çok fazla?
Bu İYİ Parti’de böylede, CHP, MHP ve AK Parti’de bir başka mı?
Biz benzeriz, birbirimize!
Tencere dibin kara, senin ki benden kara!
Haydi İYİ Parti, CHP ve ara sıra MHP ve HDP milletvekillerini ekranlarda, tartışma programlarında görüyoruz..
Ya bu iktidar partisi, AK Parti milletvekilleri neredeler?
Onların söyleyecek sözleri yok mu?
Yoksa, söz söylemek için izinleri mi yok!?
Vay be demokrasi!
***
Sevgili okurlar,
Türkiye’nin sorunları büyük!..
Ülkenin çevresinde savaş tam, tamları vuruyor!..
Düşman  savaş ateşini yakmış, karşı tarafa mesajlarını uçuruyor..
“İçte, ekonomi bozulmuş, eğitim rayından çıkmış, sosyal adalet siyasete kurban edilmiş, gelir-gider dengesi diye bir şey kalmamış, siyasete güven hepten gitmiş, işçinin, emeklinin, memurun, çiftçinin, köylünün sesini” duyan yok!..
“Ülkeyi geleceğe taşıyacak, zenginliklerini bölüştürecek, haklı ve haksızı ayırt edecek, sorunlara çözüm bulacak, yeni program ve projeleri ile ülkeyi uçuracak, ,İşsizine sahip çıkacak, gençleri gelecek için umutlandıracak, bir, iki iş adamını korumayacak, yerüstü ve yer altı zenginliklerimizin kıymetini bilecek, doğasına sahip çıkacak, kurdunu, kuşunu, kelebeğini, çiçeğini, böceğini, dağını, taşını, tepesini, gölünü, nehrini, deresine sahip çıkacak siyasilere ihtiyaç olduğu”, gün ışığı gibi aşikar!..
Ülkeyi geldiği bu uçurumun eşiğinden alacak, bir siyasi grup, anlayış, bir parti biliyorsanız bize de söyleyiniz..
“Bu kısırdöngülerden bir şey çıkmaz ve bu siyasi anlayıştan bir cacık olmaz “ diyenlerin sayısı gittikçe çoğalıyor..!
Umutsuzluk almış başını gidiyor..
Çabası, bir korona belası!
Kimse, kimseyi kandırmasın?
Askıda ekmek var,  askıda adalet var, askıda  iş var, askıda aş var, askıda..?
Allah kerim!
Buna da şükür!
Yusuf Cinal yazıyor/Brüksel,23 Ekim 2020 Brüksel