Sosyolog Ali Aktaş

Gürcülerde genelde gençlerin evlenmesi için büyüklerin beğendiği bir kızda karar kılınır. Eğer genç bir kız beğenmişse bunu aile büyüklerinin kabul etmeleri gerekir. Eğer gencin ailesi o kızı kabul etmiyorsa gencin elinde tek seçenek vardır kızı kaçırmak. Kız çocuklarında ise eğer aile kız çocuğunun istediği kişiye vermek istemiyorsa kızın tek şansı sevdiğine kaçmaktır.

MUHACİR EVLENME GELENEĞİ

Evlenmek isteyen delikanlının ailesi düşünür, taşınır; seçer ve bunu oğlana açar. Kızı ve kızın ailesini soruştururlar, daha inceden öğrenirler, toplanıp kızı giderler. Kızı beğenirlerse dünür gönderirler, o zaman da kız evi soruşturmaya başlar ve sonunda beğenirlerse kızı veriler. Burada, kızın değil, ailenin sözü geçerlidir.

İlk önce söz gönderilir. Kız evi güveye bir telli çevre, çorap gönderir. Erkek evi ise kıza bir grep, bir lira ve yanında yiyecekler gönderir. Bir müddet sonra nikâh kıyılır. Nikâhta, imam ve erkek evinden beş on kişi, ekmek, helva alıp kız evine giderler. Kız evi onlara sofra kurar. Kıza yapılacak takımlar kararlaştırılır. Nikâhta güveyi bir adam, kızı da bir kadın temsil eder. Kız bir odada, o kadınla birlikte durur. Kızın bütün bağlı, düğümlü tarafları (saç örgüleri, kemeri, uçkuru vs.) çözülür. İmam bir adam gönderir, bu adam kıza, kapıdan; damada varıp varmayacağını sorar. Cevabı kız değil kadın verir. Alınan cevap imama sunulur ve nikâh kıyılır.

Nikâhtan sonra büyük nişan yapılır. Kıza alınacak bütün elbiseler, takımlar alınır. Erkek kıza bir beşibirlik, iki tane altın dökmelik, koluna boncuklu bilezik, küpe, yüzük alır. Ayrıca, ya kadife üzerine telle işlenmiş hardallı veyahut da düz kumaş üzerine ipekle işlenmiş fitilli elbiseler alınır.

Düğün hazırlıkları artar, sonunda günü kesilir. Düğünler ekseriyetle salı günü başlayıp perşembe günü sona erer.

Kız evinde, kızın çeyizi duvara asılır. Bütün elbiseler sıra sıra, üzerlerine birer grep, çember, sonra diğer eşyalar, yorganlar serilir.

Elbiselerin, ortaya yakın bir yerine gelin oturtulur. Dayandığı duvar yerine de, üç yağlık konur. Kızlar da, yüzleri gelme dönük otururlar. Gelin pembe ve ya al bir gelinlik giyer, belikleri tellenir, zülüf, kırkma kesilir, duvak yerine al bir grep, yüzünü örtmeğe de yeşil bir grep konur. Yüzü bilhassa erkeklere hiç gösterilmez. Taç yerine, başına göre kalınca bir kâğıt kesilir, üzerine teller takılır, gelinin başına giydirilir. Gelin küpelerini, boynuna beşibirliği ile altın dökmelikleri, koluna boncukları parmağına üzerinde lira çeyreği olan yüzüğünü takar. Elleri bileklerine kadar, ayakları topuklarına kadar kınalanır. Erkekler kızlara, pencere, kapı arkalarından bakarlar.

Erkek evinde güvey, davul zurna ile beraber, berber tarafından tıraş edilir. Davullar çalar, erkekler de oynar. Tıraş bitince ki güvey tıraş edilirken güveyin etrafındaki erkeklere sofralar konur, önce erkekler, sonra kadınlar gidip güveye para yapıştırırlar. Sonra güvey kaldırılıp oynatılır. At koşuları yapılır. Atların kulaklarına çevreler bağlanır, atlılar tüfek, tabanca patlatırlar. Atlıların başlarında fes, boyunlarında işlemeli çevreler bulunur. Bütün bunlar bittikten sonra güvey içeriye götürülüp bir odaya kapatılır ve gelin almağa gidilir.

Gelin, balkan köylerinden ise, atla; civar köylerden ise, öküz arabası ile gidilir. Arabanın üstü örtülür, renk renk kilimlerle süslenir, önüne bir çarşaf, arkasına bir çarşaf salınır. Arabaya güveyin akrabalarından kadınlar, kızlar binerler. Gelin arabasının arkasında kaynana arabası ki bu araba dönüşte çeyizi getirir, gelin arabasının önünde davullar çala çala, gelin almaya gidilir. Erkek evinden gelen kadınlar, gelin evinin kapısında genç kadınlar ve kızlar tarafından karşılanırlar. Gelin ve güvey evinin sahte kaynanaları şeker, leblebi vs. ile dövüşürler. Ondan sonra içeriye girilir. Erkek evi, gelme yüz görümlüğü asar. Kız evi gelin arabasının tekerleklerini saklayıp erkek evinden para isterler. Bu arada gelin çeyizi de çeyiz arabasına doldurulur. Ancak çeyizi alabilmek için de gelin evi tarafından çeyizin önüne oturtulmuş çocukların gönüllerini almak gerekir. Onlara şekerleme, para vs. verilir. Bütün bunlardan sonra da gelin, kardeşleri tarafından arabaya bindirilir. Gelinin yüzü devamlı örtülüdür. Arkadan gelin arabasına bir tas pirinç ile su attıktan sonra da gelin arabası yine davul, zurna eşliğinde döner ve güveye doğru ağır ağır gider. Ancak geldiği yoldan geri dönmez. Aynı yoldan dönmesinin uğursuzluk getireceğine inanılır. Ayrıca gelin arabası mezarlık yanından geçerse, gelin mezarlığa çevre atar.

Nihayet gelin, güvey evine varır. Damat, kardeşleri tarafından gelinin yanına götürülür. Gelin arabadan çıkarılır, güvey, gelme Hoş geldin der. Gelin, güveyin elini öper. Güvey de onu kucağına alır, halka da şeker ve para atarak gelini içeriye götürür...

O akşam gelin-güvey sofraları yapılar, konu komşu yemeğe davet edilir. Güveyi arkadaşları, gelinin odasına getirirler. Gelinle güvey, gelinin duvağının üzerinde, iki rekât namaz kılarlar. Gelinle güvey, o gece gelinin çeyizinin üzerinde yatarlar.

Sonraki sabah, güvey gelme yapıştırmalar yapıştırır. Bu yapıştırmalar pul ve boncukla süslüdür. Bunlar şerbetle gelinin alnına ve yanaklarına yapıştırılır Güvey yine o sabah gelini akrabalarına götürür, onlarla gelin tanıştırılır. Güvey ondan sonra cuma namazına gider.

Bu ara kız evinden, kız artlılar gelirler. Gelinin yüzü bir greple örtülür, bu grebi bir erkek çocuk oklava ile alıp bahçede bulunan bir gül ağacının üzerine koyar. Gelinin saç örgüleri ellenir. Gelinin koluna bir avuç pirinç konur, gelin hem döner hem de yavaş yavaş bunları bir kâseye döker. Hepsi dökülünce kız artlılardan biri, bunları, grebin konulduğu gül ağacının köküne döker. Rahatsız olanlar bu pirinçten yutarlar ve iyi olacaklarına inanırlar.

Güvey cuma namazından çıkar, eve gelir, grebi alıp içeriye götürür.

Bundan sonra gelin ve güvey aileleri, sıra ile yemekler yapıp gelin güveyi ve akrabaları çağırırlar.

GÜRCÜ EVLENME GELENEĞİ

Genelde gençlerin evlenmesi için büyüklerin beğendiği bir kızda karar kılınır. Eğer genç bir kız beğenmişse bunu aile büyüklerinin kabul etmeleri gerekir. Eğer gencin ailesi o kızı kabul etmiyorsa gencin elinde tek seçenek vardır kızı kaçırmak. Kız çocuklarında ise durum daha farklıdır. Eğer aile kız çocuğunun istediği kişiye vermek istemiyorsa kızın tek şansı sevdiğine kaçmaktır. Bunu göze alan gencin istemediği sonuçlara da katlanması gerekir. Bunun örnek verirsek, bizim köyümüzde ailesinin rızası olmadan bir oğlana kaçan kız ile kızın aile fertleri (anne, baba, ve abisi) hala konuşmamaktadırlar.

Kız konusunda karar verildikten sonra ailenin erkekleri kızı istemeye giderler. Giderken bazı hediyeler götürülür. Kadınlar istemeye gitmezler. Genelde köyün önde gelen sevilir kişileri bu iş için görevlendirilirler. Damat isteme anında orda olmaz. Eğer kız tarafı tamam derse bir sonraki aşamalara geçilir. Oğlan ile kız birbirini eğer aynı köyün çocukları değillerse düğün gününe kadar göremezler. Bu adet uygulanmamaktadır.

İsteyen aileler nişan yapabilirler. Nişanlarda kız tarafında yemek verilir. Eğer aile isterse oyunlu ve eğlenceli bir nişan yapılır. Tatlı vermek her nişan ve düğün için geçerliliğini koruyan bir adettir. Köy kadınları düğün evinde tatlı açmak için yardıma gelirler. Eskiden düğünlerde “Gürcü horonu” oynanırdı.

Erkek tarafı kızı almaya bir alayla gelir. Kızın yakın bir akrabası kapının önünde duruyor ve bir hediye istiyordu. Hediye alındıktan sonra içeri erkek tarafının girmesine izin veriliyordu. Kız ve oğlan tarafından “dade” denilen kişiler gelinin odasına girerler. Gelinin duvağını (peçe) açmak için gelinin abisi veya yakın akrabalarından bir erkek (bekâr olan tercih edilir) gelir. Onun eline bir kama verilerek ortaya da bir boş kazan konulur. Peçeyi açacak olan kişi neyiniz varsa getirin der. Oğlan tarafı hazırladığı tepsiyi gönderir. Gönderilen şeyler beğenilmezse yenisi istenir. Eğer peçeyi açacak olan getirilen şeyleri beğenmezse bıçağı kazanın ortasına saplar ve odadan çıkar. Bu sefer durumu yatıştırmak “dadelere” düşer. “Dadeler” ufak bir pazarlıktan sonra peçeyi açarlar. Daha sonra damat kızı alır ve kız evinden ayrılırlar. Kızın abisi gelin evden çıkarken evin kapısına iki ucu birbirine gelecek şekilde bıçak saplar. Bu kız çıktığı eve bir daha dönmesin diyedir. Erkek tarafın da gelinin peçesini damat açar ve o çevrede bulanan bir bekâr kızın üzerine atıyordu. Gelin erkek evine geldiğinde gelinin kucağına bir erkek çocuğu oturtulur, çocuğu erkek olsun diye.

Oğlan tarafına gelindiğinde de ise horan oynanırdı. Silah atmak zaten hiç eksik olmayan bir şeydi. Gelin misafirlere yemek verilirdi. Sıra pilavı yemeye gelince herkes kaşığın bırakır ve sofra tutmak denilen adet uygulanırdı. Önde gelen kişiden tavuk, meyve vb. şeyler istenirdi. Bu istekte yerine gelince herkes silah atar evin tavanı delik deşik edilirdi. (buraya kadar anlatılanlar eski geleneklerdir. Bugün birçoğu uygulanmamakta ya da uygulanamamaktadır) Gelin damat evine geldi mi eline ekmek ve Kur’an verilir. Gelin bu ikisiyle damat evine girer. Yine daha eski düğünlerde kızın eline bir tas su verilir suyu döke döke gider. Su gibi işleri ileri aksın diye. Attan inerken ayağı koyun postuna bastırılır, koyun gibi yumuşak huylu olsun diye. Artık düğünler günümüzde klasik düğünleri gibi yapılmaktadır.

Düğünlerde mutlaka bir çorba bulunur. Yine Gürcü kavurması, pilav, ayran, Gürcüce (cevizli tavuk), komposto bulunur. Tatlı ayrı bir çeşit olarak verilir. Eski düğünlerde tatlı olarak mutlaka “hasuta” denilen muhallebi yapılırmış. Kesmaçorba (Süt ve makarna gibi kesilmiş hamur ile yapılır) mutlaka yapılırmış.

Düğün bittikten bir hafta sonra erkek tarafı gelinin annesini davet eder. Bu davete “anakavmu” denir. Kızın annesi, kızına çeşitli hediyeler götürür. 1 hafta sonrada (yani düğünden 15 gün sonra) damat kız tarafına davet edilir. Bu davete “nepes dapadicva (nepes dapaycva)” denir. Bu davette damat yumurta yemeye davet edilir. Bu davette de kız tarafı damada çeşitli şaklar yapar.

YÖRÜK EVLENME GELENEĞİ

Denizköy Köyü Yörüklerinde evlenmeler çoğunlukla görücü usulü olur ve başlık parası geleneği yaygındır. Nişanda getirilen davul ve zurna eşliğinde eğlenceler gün boyu devam eder. Düğün günü nişan eğlenceleri bitince belirlenir. Düğünün başlangıç günü çoğunlukla Çarşamba günüdür ve düğünde çok miktarda altın takılır. Öğleden sonra erkek evine davul zurna ile bayrak asılır. Bayrağın asılışı düğünün başladığını ilân içindir ve o gün kına yakılır. İkinci günü erkek tarafında toplanan düğün alayı, davul zurna eşliğinde kız evine giderek ziyaret eder. Ziyarete giderken bir arabaya bir koç konulur. Gelinlik bir erkek çocuğa giydirilerek oturtulur. Gelinliğin erkek çocuğuna giydirilmesi, gelinin ilk çocuğunun erkek olmasını dilemek içindir. Kız evine gidilip, koç ve gelinlik teslim edilir. Davet edilen konuklar o gün davul zurna ile karşılanır. Karşılamada bayrak tutan kişi, davetlilerin hediye olarak aldığı paket veya paraları teslim alır. Hediyeyi teslim aldığı gibi geline teslim eder. Gün boyunca sofra kuruludur, devamlı yenilip içilir ve sofra kalkmaz. Düğünlerinin bir özelliği de çok içki içilmesidir. Üçüncü gün düğün alayı kız evine gider. Gelin alınır, yola çıkılır. Gelin arabasını önünde sık sık oyunlar oynanır. Gelin arabası evin evine gelince herkes arabadan iner. Gelinin yengeliğini yapan kadın inmez. Kayınpeder gelip 3-5 baş koyun veya büyükbaş hayvan hediye eder, orada bulunan topluluğa duyurduktan sonra iner. Düğünler genellikle üç gün sürer.

Editör: TE Bilişim