İZ TV’de, Cuma akşamı,“ Karadeniz Bölgesi’nde Organik Çay Üretimindeki büyük başarı!” belgeselini izledim. Tadı hala yüreğimde.

    Karadeniz’da, Doğal Organik Çay Üretimi’nde çok iyi sonuçlar elde edilmiş.

   Çay,artık Karadeniz’in kendi özgün kökünden. Toprağını zenginleştiren gübre de kendi ürettiği organik gübre. Haşaratla mücadele de organik.

    Özgünlüğünü yitiren toprak birkaç yılda kendi doğal zenginliğini kazanmış.  Çay Bitkisi de artık kendi nefis aromasına ulaşmaktaymış.

    Türkiye’de muhteşem insan kaynakları var. Ama buna siyaset kendi yanlış amaçlarını dayatmasa? İnsanlarımız çok şey başaracak akla-enerjiye sahip.  

    Başta da, bu ülkenin Yorulmaz Gücenmez Üşenmez İşten Kaçmaz Kadınları!

   Bizim Kadınlarımız köyde nerdeyse hayatın tamamını yaşatanlardır. Odun taşır, inek otlatır, ekmek yapar, süt sağar, peynir tereyağı yapar;

    Ot, sebze toplar. Hem hayvanları, hem de hane halkını besler. Erkekten az iş yapan köylü kadın yok gibi. Haklarını çok azımız biliriz?

     Çağdaş şehirleri çağdaş yapan çoğunluk da Kadınlardır! Şehir hayatına bakın; Kadın yaşamın içinde yoksa, orada kirlilik çoğalmıştır.

   Belgeseldeki Organik Çay ekilen dağlar inanılmaz diklikte yamaçlarda. Genç bir sporcu 150-200 mt sonra ıhh derse şaşırmam. Ama;

    Toplanan çay yaprakları yere serilmiş büyük bir örtüye dökülüyor. Örtü dört köşesinden ortaya bohçalanıyor. Ortaya ağır koca bir bohça çıkıyor.

    Bütün gün o yamaçlarda çalışmış kadınlar, O koca bohçayı bir çırpıda sırtına atıp, başlıyorlar o dimdik yamaçlara tırmanmaya. İzlerken yoruldum.

    Organik mahsul dolu bohçayı onca çileyle toplama alanına getiren O Kadınların yüzündeki huzur görülmeli. O nasıl hak edilmiş mutluluk: -)

   Bundan sonra çay alırken ilkin emeğe saygımı, sonra da helal olsun deme selamlarımı katlamam şart.

    Yazı hayatım boyunca; Sakarya’nın plansız programsız, yanlış projelerle yok edilen her metre tarım arazileri için kahrolduğumu bilen bilir.

    Yerel Sakarya patatesi, mısırı, pancarı ve dahası gözlerimiz önünde yok edildi. Sakarya’nın; tohum, gübre, haşaratla mücadele birikimi bitirildi.

   Hayvancılık, meyvecilik, sebzecilik yapacak topraklarımız, köylerimiz yok edildi. Yalnız şehirler değil, köyler bile taş, asfalt!

   Siyasetle yükselenin,” Bizim meralarımız yok edilmedi!” sözleri körlüktür;

   Körler bile bilir(?) Çark Deresi ile Karaman-Kazımpaşa tepelerine kadar olan tarlalar, meralar Sakarya’da kuşaklar boyu eşsiz bir geçim kaynağıydı.

    Bugün; Serdivan Köyü, Yazlık Köyü yok; Karaman-Camili köyleri var mı? Sizce Arifiye, Hanlıköy, Karaaptiler var mı?

  

    Büyükşehir Başkanı Sayın Ekrem Yüce’nin, Keten ve diğer ürünler için yaptığı çalışmaları ilgiyle izliyorum. Yıllardır gözlemimi de yazıyorum.

    Karadeniz; Organik Çay Üretimi ile müthiş bir başarı kazanmış. Dilerim Fındık’ta ve üretilen tüm gıda ürünleri için de aynı yol izlenir?

     Alancuma Kent Çöplüğü en az 15 yıldır gittiğim yer. Çağdışı Çöplük kalktı. Ama, yazık ki deprem başka bir yıkım getirdi. Valilik O yıkımları da kaldırdı.

     YÜCE, orada toprağı işleyip üretim bile yapmış. Köyde, alana girerken, çağdaş bir tarım mekan projesi tabelası vardı. Yapılırsa iyi bir kazanım gibi.      

     40 Yıldır, herkesin,” Sakarya ovaları eşsiz bereketli bir tarım servetidir.” demesi vardır. Ama, 40 yıldır da O topraklar küçülür, GIDA da yok edilir?

   Şu gün,” Temiz Doğa, organik Toprak-Tohum-Gübre-Mücadele!” kazanır!