Sürekli kandırılıyor, sürekli aldatılıyorlar.

Dışarıda AB, ABD, İsrail, Esad, Barzani, El Nusra, PYD…

İçeride Fetö, PKK, savcılar, polisler…

Ha bire kandırıyorlar…

Kandıranlar zincirinin son halkası da Zarrap oldu.

O da kandırmış, o da aldatmış, oyuna getirmiş bizimkileri…

Ya da, öyle diyerek bizi kandırıyorlar…

Kandırıldım, aldatıldım, oyuna getirildim, Allah affetsin diyorlar…

Bunlar, evet samimi ikrar, itiraf, öyle kabul edelim, öyle inanalım.

Peki, kandırılmanın, aldatılmanın ve bu yolla ülkeyi içeride ve dışarıda sürekli çuvallatmanın bir suçu ve o suçun bir karşılığı veya cezası yok mu, olmamalı mı?

Maalesef gerek toplumsal vicdan, gerekse sürekli manipüle edilen seçmen, hatta kontrol altına alınan adalet sistemimiz nezdinde bütün bunların bir karşılığı yok.

Dolayısıyla oldukça rahat, gayet pervasız, bir o kadar yüzsüzler…

Siz etrafınızda, sürekli kandırılan, aldatılan, bu gerekçelerle sürekli hatalarını örtmeye çalışan ve örten, bir arkadaşınıza, dostunuza, patronsanız işçinize, amirseniz memurunuza ne kadar tahammül edebilirsiniz veya eder misiniz?

Hele sürekli uyardığınız, nasihat ettiğiniz, bak bunu yanlış yapıyorsun dediğiniz ama karşılığında ‘ sen kimsin be, hadi oradan’ tepkileriyle küçümsendiğiniz ve üstelik ‘her şeyi ben bilirim, ben yaparım, benim senden akıl almaya ihtiyacım yok’ fırçalarına da muhatap olduğunuz böyle bir arkadaşı, dostu, işçiyi, memuru, bir uyarır, iki uyarır, üçüncüde kapının önüne koymaz mısınız?

Koymuyorsanız, bedelini ödersiniz.

İşte biz de ülke olarak koyamadığımız için büyük bedeller ödüyor, ödemeye hazırlanıyoruz.

Hata elbette ki biz insanlara mahsustur.

Ama en çok hata yapanlar burnunun dikine gidenler, uyarılara kulak asmayanlar, danışmayanlar, istişareden kaçınanlardır.

Buradan siyasete girecek olursak, siyasetin ve ülke yönetiminin istişare organı önce partinizin istişare kurum ve kurulları, nihai olarak da Meclis’tir.

Eğer etrafınızdakiler yani danışacak, istişare edecek olduklarınız; patlıcanı bir gün seven ama ertesi gün nefret ettiğinizde, sizin için bir gün patlıcana methiyeler düzen, ertesi gün de patlıcanı kötülemek için kılıktan kılığa giren, hatta bunu marifetmiş gibi ‘ ne yapayım arkadaş, ben patlıcanının değil, sultanımız efendimizin dalkavuğuyum’ diyen yalaka sürüsünden oluşuyorsa, hata yapmamak gibi bir şansınız zaten olamaz.

Bu durumda, demokratik ülkelerde ama parlamenter sistemle yönetilen ülkelerde olduğu gibi en büyük istişare ve meşveret kurumu olan Meclis girer devreye…

Tabi hala varsa, hala devre dışı kalmadıysa…

Nitekim her konuda uyarıldınız.

Ana Muhalefet Partisi başta olmak üzere, ilgili siyasal ve bürokratik kurumlarca sürekli uyarıldınız.

Lakin burnunuz Kaf Dağında ya…

Şimdi önümde CHP’nin biraz muhalefet ama neticede ülkesini seven her kurum gibi, size sorduğu veya ‘burada bir yanlışlık var, gelin araştıralım, birbirimizi ikna edelim, tedbir alalım’ babından verdiği soru ve araştırma önergeleri var.

İşte bazıları;

Şu Aselsan’da gerçekleşen şüpheli ölümleri araştıralım dendi, reddettiniz.

Manisa'daki asker zehirlenmeleri oluyor, ilgili firma iktidarla olan ilişkisi sebebiyle denetlenemiyor ve olan askerlere oluyor, gelin araştıralım dendi, reddettiniz, Ardından yüzlerce asker zehirlendi.

Darbenin siyasi ayağını araştıralım, o hainleri önce kendi içimizde temizleyelim denildi, reddettiniz.

Uyuşturucu ticaretini araştıralım denildi, reddettiniz. Şimdi uyuşturucu kullanma yaşı 13’lere kadar düştü.

Taciz, tecavüz önergeleri verildi, reddettiniz. Ortalık taciz ve tecavüzden geçilmez oldu.

Soma’da, yandaş maden firması yanlış işler yapıyor, araştırılsın denildi, reddettiniz.

İki hafta sonra maden kazası yaşandı, 302 can toprağa verildi.

ÖSYM’de usulsüzlük var, sorular birilerine veriliyor önergesi verildi, reddettiniz. Şimdi, aradan yıllar geçmiş, bu yolla üniversite kazananları bulup cezalarını vereceğiz diye, kurunun yanın da yaşı da yakıyorsunuz.

Faiz lobisi araştırılsın denildi, reddettiniz. Başınız her sıkıştığında topu faiz lobisine atıyorsunuz.

Darbe araştırılsın denildi, reddettiniz. Şimdi köşe bucak sözüm ona darbeci arıyorsunuz.

Daha dün, CHP’nin, sahte, düzmece, kumpas diye nitelendirdiğiniz şu belgeleri, Meclis’te araştıralım önergesini reddettiniz.

Ve zincirin en son halkası Zarrap…

MASAK uyardı, MİT uyardı, Emniyet uyardı, muhalefet uyardı…

Tıpkı, muhteremlik mesabesine getirdiğiniz ve sonra kandırıldık dediğiniz şu ilkokul mezunu sümüklü vaiz de olduğu gibi 23 yaşındaki bir Şam şeytanına da cari açığımızı kapatan kahraman muamelesi yaptınız ve işte sonuç ortada…

Bu ülke, sizin kandırılmalarınızın ve aldatılmalarınızın bedelini daha ne kadar ödeyecek beyler?

Yoksa siz ‘kandırıldık’ diyerek bizi mi kandırıyorsunuz, nedir?