3K diye şifrelenen bu formül ANAVATAN PARTİSİNİN İKTİDARINDA ortaya çıkan bir anlayıştı. Bir makama atama yapacaksak KALİTESİNE, KAPASİTESİNE, KAREKTERİNE önem verir, ona göre o makamı doldurmaya çalışırdık. Bu anlayış daha sonra her alanda kullanılmaya başlandı. İş ilişkilerinde, sosyal ilişkilerde, parti yönetiminde öne çıkan bir uygulama olmasına çalışıldı. Doğru bir yöntemdi. Tam manasıyla uygulandı mı bilemem, bu noktada şüpheliyim. Eğer uygulansaydı Ülkemiz bu nokta da olmazdı diye düşünüyorum. Bu formülde en önemli unsur KAREKTERDİR. Kişi kalitelidir ama kapasitesi olmayabilir, kapasitelidir ancak kalitesi yeterli olmayabilir, bu durumlar az da olsa kabul edilebilir. KAREKTERSİZLİK hiçbir şekilde kabul edilemez. Karaktersizliğin en önemli göstergesi doğruları bildiği halde kişisel menfaatler yüzünden görmemezlikten gelmek, yanlışta ısrar etmektir.
Son günlerde düşünmek, araştırmak, izlemek için çok vaktim oldu. Her şey kayıt altında olduğu için erişebildiğim eski programları, konuşmaları, olayları tekrar izleyip gözden geçirdim. Televizyon programlarından, dizilerinden başlayalım. Yemek programları yapılıyor, seçilen jüriler yemekten anlamayan, en kalitesiz kişilerden oluşuyor. İsimlerini bile bilmedikleri yemekleri tadarak puan veriyorlar. Beğendikleri tatları bile beğenmedik olmamış diyerek puansız bırakıyorlar. Sebep kişisel menfaatleri. Bu programları hazırlayan, sunan arkadaşlar eğer seçimlerinizi doğru yapsanız, puanlama sistemini değiştirseniz, sizin de hayret ettiğiniz görüntüler ortaya çıkmaz. Niyetiniz halis olsa öyle yaparsınız. Arkadaş yetenek programı yapıyor, insanla köpeği yarıştırıyor, köpek kazanıyor. Programın ismi YETENEK SİZSİNİZ TÜRKİYE. Bu arkadaştan KALİTE SİZSİNİZ TÜRKİYE, KAPASİTE SİZSİNİZ TÜRKİYE, KAREKTER SİZSİNİZ TÜRKİYE, BİLGİ SİZSİNİZ TÜRKİYE, ÇERE SİZSİNİZ TÜRKİYE isimli programlarda bekliyoruz. Dizileri izliyorum, birçoğu anası belli, babası belli olmayan çocukları konu ediyor. Aile içi şiddet, menfaat, entrika yan ürünleri. Eşkıyalık, adam öldürme, şiddet özendiriliyor. İç açıcı, yüksek değerleri olan bir dizi veya program bulmak çok zor. Tarihi diziler, tarihi çarptırmak, bazı ideolojilere hizmet etmek için çekiliyor. Allahtan BİRSE GÜRSEL, YILMAZ ERDOĞAN, ATA DEMİREL, CEM YILMAZ gibileri var. Komedi de daha başarılıyız, anlayacağınız halimiz komik
Televizyonlarda ’ki tartışma programlarını izliyorum, güleyim mi, ağlayım mı bilmiyorum. Önünde akademik unvan olan isimleriyle, gazeteci, siyasetçi kılığıyla programa çıkanların şeytanın avukatlığını yapmak için düştükleri durumlar içler acısı.
Siyaset yapanların, geçmiş söylemlerini, duruşlarını, iddialarını araştırıyorum tam bir, hadi felaket diyeyim. Başka şey söylemeye dilim varmıyor.
Bürokraside ’ki atmalara bakıyorum evlere şenlik. Hiç bir uzmanlığı olmayanlar Kamu Bankalarını Yönetim Kurulu Üyesi olabiliyor. Nerdeyse kurumun çaycısından, üst kademe yöneticisi atayacağız. Sonra bu İstatistikler nerden çıkıyor diye soruyoruz. Maaşlar ona göre hesaplanıyor. Arkadaşların yönetici de aradıkları özellik işini bilmesi, uzmanlık değil, emirlere itaat.
209 Üniversitemiz var. Kaç tane gerçek öğretim üyemiz var. Siz bir ülkede, bakkal dükkânı açar gibi Üniversite açarsanız, ancak diplomalı cahiller ordusu kurabilirsiniz. Eğitim nosyonu olmayan hocalardan ne bekliyordunuz. Kendi bilmediklerini öğrencilerine nasıl öğretecekler? Akademik kariyerlerini ahbap çavuş ilişkisi ile ayarlanmış jürilerin intihalleri görmemezlikten gelmeleriyle elde etmiş bu kadro ancak kendilerini atayan siyasetçiye hizmet edebilir. İyi yetişmiş beyinler göç ediyor neden acaba?3K formülü hala geçerli olduğu için, ama olumuz anlamda. Çünkü sayenizde bu Ülkede, KAALİTE, KAPASİTE, KAREKTER önemli değil. Tersi önemli. Başımıza bunalar neden geliyor diye artık düşünmüyorum. Anladım ’ki birçok yerde bunlar var.
Sağlıklı günler dileğiyle…