Son günlerde kadına şiddet, kadın cinayetleri, öfke o kadar fazlalaştı ki altında yatan sebepleri araştırmaya kendimi mecbur hissettim. Olay kadına şiddette çok hassas gözükse de her konuda şiddet içindeyiz, bizler kaybettiğimiz huzur seviyesinin yerini şiddete ne yazık bıraktık.

Şiddetin altında yatan sebep her ne olursa olsun psikolojik bozukluk ve eğitimsizlik olduğu kesin.

Şiddet içeriklere ayrılmış; ülke geneline ta ki meclise kadar girmişken; en hassas olan kısmı kadını her konuda ikinci insan görmeye çalışan bir zihniyet kabul edilemez.

Her canlının yaradılış sebebi olduğu gibi kadınlarımızın hayatımızdaki önemi tartışılamaz! Unutmayın, sizi doğuran büyütüp besleyen, ateşlendiğinizde sabahlara kadar başınızda bekleyen ve bugüne getiren annede bir kadın..

Kendinden güç olarak daha düşük başka bir canlıda kuvvet denemesi yapmak aslında adaletsizliğin başladığı nokta, bunun hesabını hiç kimse sormasa, bu hesap mahşer günü sorulacak. Bundan herkes adı gibi emin olsun! Neye inanırsanız inanın, hangi dinden olursanız olun inandığımız tek bir güç var ve hepsinin ortak ilahı YARADAN. İçinde bir parça ALLAH korkusu olan zaten eşine, sevdiğine, annesine, kız kardeşine bunu yapmaz, yapamaz.

Ve aslında eminim ki, bir anlık cinnet ile bunu yapan kişiye 10 dakika sonra pişmanlığını sorsanız kesin "EVET PİŞMANIM" diyecektir. O halde yapmadan önce 5 dakika düşünmek, hatta bir daha düşünmek hepimizin yararına değil mi?

Nefes aldığımız anlardan çok nefesimizin kesildiği anları daha net hatırlarız. Bu devirde ne yazık ki nefes almak gün geçtikçe güçleniyor ve insanlar umutsuzluğa kapılıyor.

Kör bir insana rengi anlatmak ne kadar zorsa doğruları anlamak istemeyen insana doğruları anlatabilmek o kadar zordur. Meselenin odaklaştığı noktanın kadının cinselliği olduğu aşikârdır. Nefsine ve beynine hakim olamayan; kişisel çıkarları için etrafa şiddet saçan bir toplum haline gelmenin acı ve gülünç durumu içindeyiz.

Hukuk devleti olmanın verdiği özgüven ile göğsümüz güvende olmalıyken; bizler gün geçtikçe Teksas sokaklarında kovboy filmi çekme yolunda ilerliyoruz.

Ülke huzurunu yerle bir eden; boşanma sayılarının her geçen gün arttığı, aile kavramının paramparça olduğu ve huzurun yok olmaya gittiği bu devirde kafalarımız bir hayli karışık.

Karısını ve çocuklarını ölesiye dövdükten sonra kravat takıp hakim karşısına çıkan sanık iyi hal indiriminden faydalanıyorsa bu ülkede adalet yok demektir. Hukuk devletlerinde insan hakları en elzem hak statüleri arasındadır.

Şiddete maruz kalan insanların bedenlerinden yerlere akan kan, onların gözlerinden düşen damlalarla karışıp toprağa bir koku bırakıyor. Biz şehirliler bu kokuyu bazen çok keskin olarak alıyoruz.

Sert bir rüzgar onu, burnumuzun direklerine çarpıyor ve yüreğimiz burkuluyor. Sanki çaresizmişiz gibi boynumuz bükülüyor. Hemencecik unutuvermek istiyoruz bu kokuyu. Hikayesi geliyor kulağımıza. Kulaklarımızı kapamak istiyoruz.

Halbuki geceleri Anadolu'nun rüzgarlarıyla geziniyor hıçkırıkları. Bağırışları. Yardım çığlıkları. Nefesleri.

Bu toplum, bu devlet önce kadına rolünü yazıyor, kutsal anne rolü. Figüran değil bakın, karakter bir rol. Sen kıymetlimsin diyor ve eline metni tutuşturuyor. Kutsalsın sen, izleyicilere bu duyguyu geçir diyor. Sıran gelmeden konuşma diyor, ucuz bir piyesi sahneliyor. Sonra olmuyor diye kızıyor, yapamıyorsun diyor. şişşt doğaçlama yok, ne dediysek o diyor. Sözünü dinletemezse, kadın role yakışmazsa, karakteri öldürüyor.

Aslında kadın cinayetleri diye bir şey yoktur bozuk sistemde oluşan şiddet vardır, bunu ayırır ötekileştirirsek hepsini bırak birisini düzeltmemiz imkansız olur, bu ülkede şiddet vardır kadına, hayvana, erkeğe, çocuğa bunun nedeni sistemin kendisidir. Bozuk sistemde sağlam çark olmaz demiş Pir sultan işte bu yüzden biz kadın cinayeti yerine sistem cinayetleri demeliyiz.

Bunu hep yazacak oluyorum aslında, her cinayetten veya dayak vb kadına şiddet haberinden sonra ama artık yazma vakti geldi; sevgili kadınlar ve şiddet gören insanlar birlikte olduğunuz adama dikkat edin. Birlikte olduğunuz insanları iyi tanıyın. Onları seçerken sadece güç, para, ev, araba gibi şeylere bakmayı bırakıp, karakterine bakın, içini okumaya çalışın. Kolay değil biliyorum fakat töre, örf, adet, anane vb sebeplerle sizi biriyle zorla evlendirmeye çalışan ailenize direnin. Okuyun, çalışın, para kazanın, birey olun. Onsuz da yaşayabilin. Kendi ayaklarınızın üzerinde durun. Kimseye muhtaç olmayın. Sevgilinizin, kocanızın her şeyinize karışmasına izin vermeyin, kendi hayatınıza müdahale ettirmeyin. Her şeyinize karışacak, hayatınıza müdahale edecek tiplerle birlikte olmayın. Tekrar yazayım, siz ‘BİREY’ olun.

Sahip değil, sevgili - eş edinin.

Suçlu, belalı, karaktersiz, mafyavari ve ahlak yoksunu tiplerden uzak durun.

Öte yandan; çocuklarınızı okutun, onları mümkün olduğu şekilde düzgün yetiştirin ki, onlar da yarın öbür gün yukarıda yazdığım tiplerden biri olmasınlar.

Kadını erkeği de yok bu işin gerçi, herkes için geçerli. Eğitilmemiş bir toplum; yontulmamış ahlaksızlıkların habercisidir.

İyi ve ahlak sahibi bir insan olmaktan yüce bir kavram daha yoktur.

Sevgilerimle, hoşçakalın.