Yaşlılar birbiriyle karşılaşınca destek atışı yaparlar:

-İyi gördüm seni…

-Ben de seni…

Oysa gençler arasında geçen diyalogda kimse kimseye ‘seni iyi gördüm’ demez; kişi yolun yarısından çoğunu aşmışsa kuşaklar arasında böyle sözler geçerlidir…

Bakarsın ki adamın gözlerinde fer kalmamış, benzi kaçmış, göğsü hırıldıyor, merdiven tırmanırken nefes nefese kalıyor, ayakta zor duruyor…

Ne diyeceksin:

-Maşallah çok iyi gördüm seni…

***

Bu numara yalnız kişiler arasında olmuyor ki, yaşamın neresine bakarsanız benzeri oyun sürüyor…

Özellikle politika alanında…

Seçim sath-ı mailine girdik ya…

Şehirdeki kimi AKP’li, CHP’li ve MHP’li dostlar soruyor:

-Durumumuzu nasıl görüyorsun?

-İyi görüyorum!

Kötü desen kimsenin hoşuna gitmez, bu kez sen kötü olup çıkarsın…

Neme lazım…

Onu bunu öfkelendireceğine, huyuna suyuna gidersin, yuvarlak sözler söylersin, olur biter…

Budalaca yaklaşımlar da bellidir:

-          Efendim sen bardağın yarısına kadar boş kısmını görüyorsun, sonra kötü diye tutturuyorsun, oysa bizim durumumuz iyidir…

Politikada bu yöntemin yararları sonsuzdur, kimseyle kötü olmaz gül gibi geçinip gidersin…

 

***

 

Seçimden yeni çıktık mı?

Çıktık…

Yenisi kapıda mı?

Kapıda…

Peki, ülkenin ahvali!..

Ülke darboğazdan geçiyor mu?

Geçiyor…

Ya Sakarya’nın hali?

Dökülüyor mu?..

Dökülüyor…

Ama kimi yerel siyasi takımlara bakıyorum, bir çevre var ki tırlatmış gibi…

Her yanlarından saçmalık, sorumsuzluk, sululuk, şımarıklık fışkırıyor…

Peki, politika/basın ilişkileri ne alemde?

-İyi gidiyorsunuz sayın milletvekilim…

-Vallahi bravo sayın il başkanı…

-Adaylığınız ciddi bir katkıdır; listede iyi bir sırada olmanızı dilerim sayın aday…

***

Bir yanda hayatın gerçeği…

Terör…

İşsizlik…

Borç yükü…

Geçim zorluğu…

Sınır güvenliği…

Vesaire…

Diğer yanda bir başka gerçek…

Yalan/dolan…

Riya dolu diyalog...

Sakarya’da politikacı takımı bizi nasıl görüyor, bilemem; ama, açıkça söyleyim…

-Ben sizleri iyi görüyorum…