İYİ Parti’nin ‘Artagan projesi’ şimdilik kamuoyunda pek tepki almadı gibi görünüyor.

Açıklanmasının üzerinden neredeyse bir hafta geçti ama sanal ve sosyal medya dahil hiçbir yerde açıklandığına dair haber dışında bir yorum yok.

Ama bu projenin atıl olduğu anlamına gelmiyor, bence tanıtım ve reklam eksikliğiyle ilgili bir sorun bu. Bunu şuradan anlıyoruz ki aleyhine bir görüş de yok.

Neyse, içeriğine gelelim…

Yolsuzluğu bitirecek, hak ve adaleti nasıl sağlayacak, Türkiye'yi gelişmiş ülkeler seviyesine çıkaracak, kaynak yaratacak bir proje…

İsmi de öz Türkçemizde ‘bolluk, bereket’ anlamına geliyor.

Büyük ve geçmişi olan bir ülkenin, bu ekonomik sorunları yaşamaması gerektiğinden yola çıkıp, bu potansiyelin harekete geçirilmesi üzerine planlanmış bir proje…

‘Nasrettin Hoca’nın ‘un var, şeker var, neden helva yok’ meselinde olduğu gibi, Türkiye'nin çok büyük bir potansiyeli var. Güçlü, mutlu ve zengin bir Türkiye için, ihtiyacımız olan her şeye sahibiz.

Ama bir sorunumuz var; köprü yapmayı, bina dikmeyi vizyon zanneden bu beceriksiz iktidardır.

Asıl sorunumuz, geleceği kurgulamak yerine, geçmişte debelenen bu çapsız zihniyettir. Asıl sorunumuz, hızla gelişen dünyaya ayak uyduramayan, bu vasat siyasettir’ üzerinden yola çıkılmış.

İktidar, çağın gerektirdiği değişimlere ayak uyduramamakla, pek çok ülkeler hızla zenginleşirken, bu değişimi ıskalayan bizim gibi ülkelerin ise inovasyonun yıkıcı etkilerine maruz kaldığı tespi yapılmış ki çok doğru…

Meral Akşener’in deyimiyle;

“84 milyonun refahından sorumlu olan devletimiz, iktidarın beceriksiz ellerinde, inovasyon, teknoloji ve bilişim alanındaki, baş döndürücü değişimlere ayak uyduramıyor. Bu yüzden de her yıl, trilyonlarca liralık kayba uğruyoruz.

Günümüzde para trafiği, insan eliyle, insan gözüyle kontrol edilemeyecek kadar büyüdü.
Teknolojideki gelişmeleri yakalayamayan, mali denetim organlarımız, her gün gerçekleşen milyonlarca parasal işlemi, hakkıyla denetleyemiyor. Bunun sonucunda ise, ekonomik değerlerimizi koruyamıyor ve kayıplar yaşıyoruz.

Artagan'ın sağlayacağı kazançlar, emsalsiz bir bereketin kapılarını aralıyor. Şimdiye dek hiç yaşamadığımız bir para bolluğuna sahip olacağız.
Mevduat açığı sebebiyle, yurt dışından borç bulmaya çalışan bankacılık sistemimiz, mevduat fazlası veren ve büyümenin fitilini ateşleyecek kurumlara dönüşecek.

Kredi faizleri, yakın tarihimizin en düşük seviyelerine gerileyecek. Üretim artacak, tüketim geniş kitlelere yayılacak. Kaynak yetersizliği sebebiyle, gerçekleştiremediğimiz tüm atılımlar için, ihtiyacımız olan finansmana sahip olacağız.

Artagan kesinlikle bir mucize reçete değil. Bu zenginliği açığa çıkarmak için, mucizelere ihtiyacımız yok. Sadece birkaç yıl içinde Türkiye'yi, iktidarın, hayallerinin bile yetmeyeceği noktalara taşıyacak, bu dönüşümü gerçekleştirmek için, ihtiyacımız olan tek şey, vizyon, güven ve akıl.

Artagan, değeri 2 trilyon lirayı aşan bir büyük sorunu çözüyor. Bu öyle bir sorun ki; Yolsuzluğun temelinde bu sorun var. Rantın temelinde bu sorun var.

Yoksullaşmamızın temelinde bu sorun var. Borçlarımızın artışının altında bu sorun var. Paramızın pula dönmesinin arkasında yine bu sorun var. İşte bu hayati sorun; Gün geçtikçe artan kayıt dışı ekonomi, ve finansal sistemin dışında kalan paradır. OECD'nin verilerine göre, Türkiye Ekonomisi'nin, yüzde 28,72'si kayıt dışı. Yani Türkiye, en yüksek kayıt dışı ekonomiye sahip ülke durumunda.

Bu ne demek? Türkiye, adeta bir kayıt dışı cenneti demek. Vergilendirilmeyen, sisteme dahil edilemeyen, çok büyük bir kazanç, doğrudan bazı ceplere giriyor demek.

Rantçılara, yolsuzluk yapanlara, her imkan sağlanırken, kayıt altındakiler eziliyor demek. Kayıt dışılık yüksek olduğu için, ülkemizde gelir vergileri yüksek. Sigorta primleri yüksek. Dolaylı vergilerde, dünya şampiyonuyuz. Düşünün; 83 milyon vatandaşımızdan, sadece 21 milyonu sigortalı.

Bizimle aynı nüfusa sahip Almanya'da, bu rakam yaklaşık 45 milyon. Yani Türkiye'de bütün yük, kayıtlı çalışanların üzerinde.

Yani; 83 milyonun sağlık giderlerini, 13 milyon emeklinin maaşını, 4 milyona yakın sığınmacının giderlerini, bu 21 milyon sigortalı vatandaşımız ödüyor.

İşte bu yüzden, asgari ücretteki vergi yükü yüzde 50'yi buluyor. İşte bu yüzden, elektrik faturalarında 5 kalem vergi ödüyoruz.
İşte bu yüzden, bir araba aldığımızda, bir tane de devlete alıyoruz.”

Proje tek bir yazıya sığmayacak kadar büyük ve önemli, devam edeceğiz…