Elazığ depreminde valinin, İç İşleri Bakanı’nın kulağına eğilip ‘Halkın algısı süper efendim!’ demesi, hükümetin her türlü drama rağmen halkın algısıyla ilgilendiğinin ve gerekirse algı operasyonlarına bile tenezzül ettiğinin apaçık göstergesiydi.

Bir yazımda belirtmiştim hatta; “Deprem gibi bir acıya bile ‘halkın algısı ne durumda’ penceresinden bakanların, bu virüs salgınında da en çok bunu merak edecekleri hissine kapılıyorum, nedense?!!!” demiştim.

Yaşanan süreç öyle olsun istemezdim ama beni haklı çıkarıyor.

Hükümetin, acılara rağmen algıya verdiği önemin bir örneği de ilimizde yaşandı.

Bütün istatistikler coronavirüse bağlanınca ‘aman virüsten ölmesinler de nasıl ölürlerse ölsünler’ gibi bir durum çıktı ortaya…

Ve ülkemde sanki başka hastalıklardan ölünmüyormuş gibi bütün sağlık sistemi virüsle mücadeleye endekslenince, Pamukovalı, 28 yaşında, 4 çocuk annesi Damla Şimşir, ambulans ve hastane yokluğu sebebiyle hayatını kaybetti.

Yakınlarının çabasıyla Pamukova İlçe Devlet Hastanesine götürüldü merhume Damla ancak hastane pandemi nedeniyle kapatıldığı için Geyve İlçe Devlet Hastanesine götürülürken yolda vefat etti.

İktidarın algı operasyonu babından yaptığı şu İsveç’ten vatandaş kurtarma operasyonu olmasaydı, belki bu kadar da tepki konulmayacaktı.

Ama baktılar ki, bir yanda hastaneye yetiştirilemeyen zavallı kadın öbür yanda ‘helal be, taa İsveç’ten bile hasta getirip tedavi ediyoruz, lider ülkeyiz vesselam’ şovu yan yana gelince, merhumun yakınları ve sevenleri de çıldırdı haliyle…

Dolayısıyla, “Leyla'nın babası için İsveç'e uçak yollayanlar, bunun hesabını bir gün Pamukovalı Damla'ya da, hasta çocuğunu sırtında 20 km. taşıyıp dağdan indirirken kaybeden Ahmet amcaya da, anaları, babaları hatta evlatları ölürken çaresizlikten kahrolan bu toprakların bütün insanlarına da mutlaka ama mutlaka vereceksiniz...” paylaşımı yapan Pamukovalı okurumuza hak vermemek mümkün değil.

Siz de empati yapın. Bir yakınınız ölmüş hem de bu çağda nasıl olur dedirtecek cinsten bir ölüm, acınız taze, bir yandan da bakıyorsunuz, “Hamdolsun 55 ülkeye covid-19 münasebeti ile Tıbbi malzeme gönderdik bu günde 1 askeri uçak dolusu Dost ve müttefik Amerika Birleşik Devletlerine maske dahil tıbbi malzeme yola çıkmıştır” haberleri uçuşuyor.

Zorunuza gitmez mi?

Yahu başvurduğum halde maske gelmedi, paramla alacağım o da yasak ama hükümetim her gün, bir başka ülkenin vatandaşlarına uçak dolusu maske gönderiyor diye çıldırmaz mısınız?

Ha, bu arada İsveç şovunu da ellerine yüzlerine bulaştırdılar.

Bizimkiler, iç siyasette malzeme yapacağız diye olayı abartınca, adı geçen ülke ile diplomatik kriz yaşamaya başladık.

Belki sizinkiler yiyor ama elin adamı yemiyor ve müdahale ediyor.

Ama siz de haklısın, sizinkiler yerli gazeteleri bile okumuyor ki, kalkıp ta İsveç basınına göz atsın da gerçekleri görsün değil mi?

Lakin gören görüyor, görmeyenlere de biz gösterelim;

Her şeyden önce, şovunuza kurban etmek istediğiniz İsveç, resmi verilere göre sağlık sistemi bakımından Türkiye’yi katlıyor.

OECD ülkeleri içerisinde, sağlığa yatırım sıralamasında İsveç başı çekerken, sen 33’üncü ve son sırada can çekişiyorsun…

Ama vatandaş gerçeklere değil, yaptığın algı operasyonlarına kapılıyor, sana inanıyor, İsveç’te tedavisi tamamlanmış ve evinde karantina verilmiş bir hastayı, ambulans uçakla getirmekle, lider ülke olduğumuz hissine kapılıyor.

Ama dediğim gibi, olayın bir de İsveç tarafı var ki adamlar haklı olarak tepkilerini koyacak ve bir şekilde hesabını soracaktır.

İsveç hükümeti ve basını şimdilik diplomatik bir dille uyardı.

Dediler ki, “Covid-19 testinin pozitif çıkması ve henüz semptomlarının ağır olmaması nedeniyle ülkemizde olduğu gibi İsveçli doktorlar tarafından normal olarak ikametinde takip edilmek üzere evine gönderilmiştir. Bu uygulama, ülkemizde de esas alınan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün standart hasta takip algoritmasıdır.”

Ve ardından olayın tarafı olan aileyi hizaya getirme babından vatandaşlıklarını gözden geçirme resti çekince de, twitiyle ortalığı ayağa kaldıran kızları anında çark etti, çoğu AKPsever gurbetçilerimiz gibi…

Neticede;

Vatandaşının yardımına koşan tek ülke biz değiliz.

Bu kişi söylendiği gibi ağır bir korona hastası olmadığı gibi, görünüşte hayati tehlikesi de yok.

İsveç Sağlık Bakanlığı, hastanın hastanede yatarken kendi arzusu ile eve çıktığını açıkladı. Kızları da teyit etti.

Sıradan bir Türk vatandaşı olarak tanıtılan bu kişinin, Sağlık Bakanı ile yakın olduğu, ayrıca bu kişinin İsveç’te AKP temsilcisi gibi çalıştığı ve paylaşımlarından şifa bulmaz bir Erdoğan aşığı olduğu ortaya çıktı.

Konu iktidar propagandası için güzel bir malzemeydi ama çoğumuz yemedik.

Bir okurumuzun belirttiği gibi “Keşke bu sahiplenmeyi ciddi boyutta bir insan hakkı ihlali varsa, diplomatik ve uluslararası hukuk ölçüleri içinde, vatandaşlarımızın yaşamak için kendi tercihleri olan ülkelerin kurallarını ihlal etmeden ve bu durumu siyasi bir şova çevirmeden yapsaydık.

Keşke bunu yaparken de ülkemizin sağlık ve sosyal haklarını öncelikle vergisini ve emeğini tamamen bu ülke için sarf eden, yıllarca kendi ülkesinin zor şartlarının kahrını çeken, buna rağmen ekonomik krizin çarklarına sıkışıp yiyecek ekmek bulamayan vatandaşlarımıza öncelik verseydik.”