Sevgili okurlar,
Bir “19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik Spor Bayramını” daha idrak ettik..
102 Yıl önce vatanın kaderi için Samsun’a çıkan ve orada,” özgürlük ve bağımsızlık meşalesini yakan” Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının başlattığı “İstiklal Mücadelesinin” yıldönümünde söylenecek çok söz var..
Bir kere şunu üzülerek söylemeliyim ki, “bu önemli yıldönümü, bu önemli tarihi adım”, ülkemizde hakkıyla kutlanamamış ve büyük coşku selleri oluşturulamamıştır..
Acaba neden?
Bunu, yediden, yetmişe her yaş kuşağında olanlar iyi düşünmeli ve tarihi bir tespitte bulunmalıdırlar!..
Bunun nedeni elbette siyasettir, mevcut iktidarın siyasi anlayışıdır!
İyi de, bu ülkenin “milli bayramlarının” büyük coşku ile sevinç ile kutlanması, siyasi iktidarı neden rahatsız eder ki?
Hemen hatırlatalım ki, ilan edilen “Cumhuriyet sistemi” altında, milli ve dini bayramlarımız hep coşku ve sevinç ile kutlana gelmiştir..
Kentlerin bayraklarla süslenmesi, Atatürk Anıtına birlikte çelenk konulması, saygı duruşu ve birlikte İstiklal Marşı’nın söylenmesi akabinde, gerçekleştirilen bayram buluşmaları, coşku selinin oluşturulması, kurtuluş ve özgürlük gösterilerinde bulunulması, çeşitli gösteriler sunulması ve gazilerinde bulunduğu resmigeçidin yapılması, kimi, kimleri neden rahatsız eder ki?
Tarihe not düşelim ki, bu anlayışa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun isyan etmesi anlamlıdır..
Dün bu resmi coşkuyu, bu milli bayramları iliklerine kadar yaşayanlar, bugün 20 Yaşına gelenlere, “o yılları, Samsun’u, 23 Nisanı, 30 Ağustosu, 29 Ekimi ve 10 Kasımları” anlatmalıdır..
Hele de gençler!
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak sizlersiniz” dediğini ve Türk gençlerinin birinci vazifesinin, “Türk İstiklal ve Türk Cumhuriyeti’ni ilelebet müdafaa ve muhafaza etmektir” olduğunu anlatmalıyız, gençleri tarihi gerçeklerle buluşturmalı donatmalıyız..
Maalesef görüyoruz ki, gençlerimizin büyük bir kısmı, tarihi ve siyasi gerçeklerden çok uzak..
Genel kültür bilgileri sığ ve sınırlı..
Kafalardaki düşünce, çağdaş dünya ile gençleri buluşturacak düşünce ve fikirlerden oluşmuyor..
Gerçekleri görenler, yaşayanlar ise, çaresizlik içinde, geleceği yurtdışında aramakta bir beis görmüyorlar..
Ne acı bir durum!
“Geleceğe ve gençlere yatırım yerine, betona, bir takım iş adamlarına, çıkar çevrelerine yatırım yapan siyasi anlayışın artık, kredisini tükettiğini ve ülkeyi gittikçe kaos ortamına sürüklediğini” görüyor ve yaşıyoruz..
İşte Türkiye’de; “siyaset, mafya, gazeteci” üçgenindeki gelişmeleri hepimiz üzülerek takip ediyoruz..
Mafya lideri Sedat Peker’in bu bağlamda yayımladığı video mesajlardan alınacak çok dersler var..
Peker, açık ve aleni olarak ilişki ağlarını bir, bir açıklayarak, ”Hürriyet Gazetesini” kendi adamlarına bastırdığını ve gazetenin bu süreçte el değiştirdiğini paylaştı..
Anlıyoruz ki, birçok olayın arkasında bu kirli el var!
Yani CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Çubuk İlçesi’nde protesto edilmesi, linç girişiminde bulunması ile bugün Rize İkizdere ve Çayeli’nde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in yaşadığı olaylarda benzerlik ötesi gerçekler var..
Ülkede,” rezillikler diz boyu, kepazelikler, hukuksuzlar “alabildiğine yaşanmaktadır..
Bu olayların içinde,” resmi görevliler, iktidar partisi yandaşlarının, gazeteci kalemşorlarının, etki ajanlarının, trollerin” olduğu artık apaçık ortadır..
Bu bağlamda Sedat Peker ile ilişkileri ortaya çıkan, sözde gazeteciler, Hadi ve Süleyman Özışık kardeşlerin içinde bulunduğu durum,” siyaset, medya” bağlamında yaşananların ipuçlarını da bize veriyor..
“Bir eli yağda, bir eli balda” olup, nargilesini kapalı olması gereken bir yerde tüttürenlerin, foyaları tek, tek ortaya çıkarken, iktidarın üzerine kurduğu saltanatta çatırdamaya başladı..
Ankara Çubuk İlçesi’nde ne olmuşsa, Rize Çayeli ve İkizdere’de de o tezgah sahneye konmuş, ama bu düşünce, bu eylem sağduyulu vatandaşlarca ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener tarafından etkisiz kılınmıştır..
Halkı soyup, soyanların, fakir, fukaranın hakkını belli işadamlarına peşkeş çekenlerin, ülkenin milli fabrika ve kazanımlarını satanların, salgın Koranalı günleri iyi yönetemeyenlerin, insanımızın sağlığı ile oynayanların, gençlerin geleceklerini çalanların, vatandaşımızı hayatından bezdirenlerin, bu millete verecek neleri olabilir ki?
İşte ülkenin üzerine çökenlerin bıraktıkları enkaz ortada!..
“Kendilerini bulunmaz Hint kumaşı sananların”, bilmesi gereken gerçek şudur ki, bu millet bağrından daha çok iş bilen, yol bilen, hak, hukuk, adalet kavramlarının anlamını idrak eden Mustafa Kemaller çıkarır..
O kudret, “insanımızın damarlarında asil kanda mevcuttur!..”
Kimse umutsuzluğa kapılmasın..
Bu sefer, “o özgürlük, o bağımsızlık, o çağdaş, o birlik ve beraberlik, kardeşlik güneşi” ülkemin her yerinden görülür..
Ve yine, “Dağ başını duman almış, yürüyelim arkadaşlar” diyerek, gerekeni yaparız!
Yusuf Cinal, 21 Mayıs 2021 Brüksel