Osmangazi Köprüsünün yapımı sırasında intihar eden Japon Mühendisi hatırlar mısınız? Hani, şu kopan halattan kendisini sorumlu tutarak bileklerini kesip intihar etmişti. Dünyanın önemli asma köprü uzmanlarından biriymiş. Japonlarda bu tip örnekler çok. Yolsuzluk iddiaları karşısında veya başaramadığı bir görev sonrası intihar eden Bakan, bürokrat gibi bir çok örnek verilebilir. Bu gibi durumlarda bizde ne oluyor diye bakayım dedim. Adamların İNTİHAR ettiği durumlarda bizimkiler İFTİHAR ediyorlar. Hatta bir müddet sonra mevkileri yükseltilerek, daha önemli konumlara getiriliyorlar.

Bu konuya nerden geldin demeyin, o kadar çok örnek verebilirim ’ki roman olur, sütunlar değil sayfalar yetmez. AFYON, UŞAK, KÜTAHYA İlleri arasında yapılan ZAFER HAVAALANI en son örneklerden biri. Yıllık yolcu garantisi verilerek, KAMU- ÖZEL SEKTÖR işbirliği ile yapılan bu yatırımda hata payı yüzde 97. 2012 yılında açılan ZAFER HAVALİMANI için 2044 yılına kadar Hazine ödeme yapacak. İlk sekiz yılda öngörülen yolcu sayısı 8 milyon 900 bin. Geçen yolcu sayısı 319 bin. Arada ’ki farkı HAZİNE, yani BİZ ödüyoruz. Şirket 8 yılda, yatırım maliyetini karşılamış. Şimdi işletmeyi satıyor. Aynı şirket YAVUZ SELİM KÖPRÜSÜNÜN DE yapımcısı ve işletmecisi. Sistem de aynı, geçmeyenin parasını alıyor. Tıpkı OSMANGAZİ KÖPRÜSÜ gibi. Bu projelerin sözleşmeleri. Yani ihale şartlarını bilmiyoruz. Ticari sır denilerek, kamuoyu bilgilendirilmiyor.

Devlete, dolayısıyla Millete verilen bu zararları yapanlar ve yaptıranlar belli. Siyaset, bürokrat, işadamı üçgeni. Bu rezalet öngörüsüzlükten mi, yoksa başka sebeplerden mi yapıldı bilmiyoruz. Bildiğimiz şey, birileri çıkıp bu projeleri İFTİHARLA savunabiliyor. KAMU-ÖZEL SEKTÖR ihaleleri yüzde 73 başarılıdır diyerek işi boğuntuya getirmeye çalışıyorlar. Bir başarısız projenin, on tane başarılı projeyi sıfırlayacağını bilmezler mi? Tabi ’ki bilirler.

Son yangın felaketleri sırasında, Ormandan sorumlu Bakan’ı yakından tanıdık. Çakmak çakılsa haberimiz olur diyen bu Bakan, yüzden fazla yangın sonrası başarısızlıklarının izahını yapmaya gerek bile duymadı. Yangın uçağı, helikopteri ihaleleri ve TÜRK HAVA KURUMU uçakları konusuna hiç girmiyorum. Bu Devletin Teftiş Kurulları varsa ve halen işliyorsa bu onların işi.

Bizim Kültürümüzde ve İnancımızda İNTİHAR yoktur. Ancak her medeni ve demokratik ülkede İSTİFA denilen bir müessese vardır. Bizim Ülkemizde İSTİFA hemen hemen hiç kullanılmaz. Neden derseniz, herhâlde biz PİŞKİNİZ, diğerleri ÇİĞ. Ancak fazla pişmek iyi değildir, dikkatli olunmazsa önce kızarır, sonra yanabilir insan. KADAYIFIN ALTIDA KIZARMIŞ gibi!

SİYASETİN Mİ DEVLETİN Mİ DİLİ?

Uzun zamandan beri, siyaset yapanların dilinden şikâyetciyiz.Son olarak Rize’deki açılışlar sebebiyle Sayın Cumhurbaşkanını dinledim. AKP Genel Başkanı olarak mı, yoksa Cumhurbaşkanı olarak mı konuştu bilemiyorum. Millet İttifakına ’’Zillet İttifakı, ’’CHP Genel Başkanına’ ’Bay Kemal’’, Muhalefetin hepsine ‘’PKK Artıkları’’ diye hitap etti. Bu dil Devletin dili olamaz. Siyasetin dili de olmamalı. Aynı akşam görüştüğüm bir muhalif siyasetçi’ ’Bizde bundan sonra kendisine Recep Efendi, İttifaklarına Çamur İttifakı, İktidarlarına da, Talibanın arttıkları diyeceğiz’ ’dedi. Ben de kendisine, bu üslubun, ne Devlet Adamlığına, ne de Siyasetçiye yakışmayacağını, bu dilin Ülkede ’ki kavgayı daha çok körükleyeceğini, yanlışa yanlış ile cevap vermemeleri gerektiğini söyledim. Ne kadar dikkate alırlar bilemem. Bildiğim şey, bu yolun yol olmadığıdır.

Sağlıklı günler dileğiyle ….