Müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Genç yaşta ve canlı girdiği hapishaneden ancak cansız bedeni ile çıkabilecekti. Sadece bu kadar da değildi cezası; Bütün cezasını tek kişilik bir hücrede geçirecekti. Bu hücrede cam bile olmayacaktı. Karanlıkta kalacak, ışığı ise hafta bir kere gardiyanların gözetiminde avluya çıktığında görecekti. Aslında bu avluya çıkma işi de gardiyanların keyfine kalmıştı. Onu bazen avluya gecenin bir yarısında çıkardıkları da oluyordu. Artık zaman, gün ve yıl algısı kalmamıştı. Bu da ona verilmiş olan cezaların en acımasızlarından biriydi.

Bir gün hapishaneye gelen bir devlet adamı onu görmek istedi. Hücresinin kapısından konuşarak ona özgür kalması için bir teklifinin olduğunu söyledi. İnanmadı. O kadar ağır ve fazla suç işlemişti ki bunun gerçek olamayacağını düşündü. Teklifi daha dinlemeden reddetti. Devletin yolladığı adam kendinden bir o kadar emin ve son derece gerçekçiydi. Hücre kapısının önündeki duruşu bile bunu kanıtlar vaziyetteydi. Bu adamın duruşu, kendinden emin ve biraz da emir verir tarzı onun teklifi tekrar düşünmesine sebep oldu. O kadar çaresizdi ki, ona ne sunarlarsa sunulsun bu tek kişilik, karanlık hücrede yaşlanıp ölmesinden daha iyi geleceğini düşündü. Sonrasında adamdan gelen teklifi dinlemeden, duymadan kabul etti. Büyük bir risk aldığının farkındaydı.

Ona iletilen tüm kâğıtları hızlıca imzaladı. Teklifi kabul ettiğini çekilen bir video ile tekrar etti. Hücreden çıktı. Hastaneye götürüldü. Orada çok sıkı ve detaylı testlere tabi tutuldu. Bu testler o kadar detaylıydı ki tam üç gün hastanede gözetim altında kaldı. Hastaneden çıkacağı gün gözlerini siyah bir bez ile bağladılar. Arabanın koltuğuna oturttular ve yola koyuldular. Bir müddet yol gittikten sonra bir yerde durdular. Onu arabadan indirdiler fakat gözünü açmadılar. En sonunda onu bir koltuğa daha oturttular ve gözlerini açtılar.

Gözünü açıp camdan bakınca karşısında büyük bir uzay mekiği duruyordu. Etrafında ışıklı makineler, bilgisayarlar ve bilmediği bir sürü alet vardı. Nerede olduğunu anladı fakat ne için burada olduğu konusunda bir fikri yoktu. Bir süre etrafı izledi ve birinin ona ne yapacağını açıklaması için bekledi. Daha sonrasında bulunduğu odaya üstünde beyaz bir önlüğü olan gözlüklü bir adam girdi. Ona bulunduğu yer hakkında bilgi verdi. Bu bilgileri verirken adam kendini ona tanıtmadı. Bilgileri anlattıktan sonra ona yapacağı görev hakkında bilgi vermek istediğini söyledi.

O, insanlığı temsilen bu uzay mekiğine bindirilip uzak diyarlara doğru yol alacaktı. Gidebildiği kadar uzaklara gidecek, iletişimin kesildiği son noktaya kadar Dünya’ya bilgilendirme yapacaktı. Tek gidişlik bir yolculuk olacaktı ve görev süresi ise bir ömür boyuydu.