Son günlerdeki ekonomik ve siyasi gelişmeler, bir erken seçimin gerekli olduğunu göstermektedir. Mevcut iktidar ne yaparsa yapsın ekonomiyi kontrol etme imkânı kalmadığı açık ve net olarak ortadadır. Alınan bütün tedbirler ne faizi düşürmeye, ne de döviz kurlarını yerinde tutmaya yetmemektedir. Yapılan istatistiklere dayalı iyimser açıklamaların hiçbiri halkın içinde bulunduğu geçim sıkıntısına çare olmadığı, gerçekleri yansıtmadığı iktidara mensupları ve yakınları tarafından da itiraf edilmektedir. Bu durumda yapılacak şey iktidarın güven tazelemesi veya bir iktidar değişikliğidir. Bunun tek yolu da erken seçimdir. İktidara yakın çevrelerin erken seçim yok demelerine rağmen, muhalefete ısrarla ‘‘Cumhurbaşkanı adayınızı açıklayın ’’şeklindeki baskıları, yakında erken seçim olacağının işaretidir.

Bu noktada önemli soru muhalefetin adayının kim olacağı sorusudur. İktidarın adayı bellidir. 20 yıllık iktidar deneyimi olan, girdiği her seçimi kazanmış Recep Tayyip Erdoğan, önümüzdeki seçimde de iktidarın tartışmasız adayıdır. Gerçi siyasette hayat da sürprizlere açıktır. Olmaz denilen birçok şey olabilir, kişilerin planını Tanrı’nın planı bozabilir. Biz normal şartlar üzerinden hareket ederek muhalefetin adayı üzerinde duralım. Muhalefet son iki Cumhurbaşkanlığı seçiminde gösterdiği adaylarla toplumu, daha çokta kendi taraftarlarını şaşırttı. Sanki seçim kazanmak istemiyormuş gibi olmadık isimleri aday gösterdi. Kendi seçmeni bile, bu adaylara oy vermekte zorlandı. Önümüzdeki seçim ister erken olsun, ister zamanın da, muhalefetin seçim kazanması için şartlar çok müsait. Yeter ’ki bu sefer doğru aday tespiti yapılsın.

Önce kimler olmamalı ve nedenlerini kısaca belirtmek istiyorum. Genel Başkanlar olmamalıdır. Güçlü bir parti muhalefette olsaydı Genel Başkanın adaylığı düşünülebilirdi ve normal olurdu. Şimdi güçler birleştirilecek, birinin adaylığı, tabanda diğer taraftan yeteri kadar destek görmeyebilir. Belediye başkanları aday olmamalıdır. Belediye Başkanlığı Cumhurbaşkanlığına giden yol olmaktan çıkarılmalıdır. Her iki konuda daha açıklayıcı birçok şey yazabilirim, ancak kimseyi üzmek ve lüzumsuz tartışmalara sebep olmak istemem.

Asıl soru nasıl bir aday olmalıdır sorusudur. Daha öncede bu konuda yazmıştım. Şimdi daha detaylı ve açıklayıcı olmaya çalışacağım. Öncelikle adayın somut özelliklerinden başlayalım. İyi bir eğitim almış olmalı. Özellikle ekonomi konusunda deneyimli olmalı. Geçmişinde tartışma yaratacak şüpheli noktalar olmamalı, yani geçmişi temiz olmalı. Devleti iyi tanımalı, Devlet geçmişi olmalı. İç ve Dış Finans çevreleri tarafından bilinen bir isim olmalı. Politik tecrübesi yeterli olmalı. TBMM içinden olmalı, yani mevcut milletvekillerinden biri olmalı. Diğer özelliklerine gelince, öncelikle adam gibi adam olmalı. Sözü sohbeti dinlenilir, kimse karşısında eğilip bükülmeyecek biri olmalı. Yerli ve Milli olmalı, Büyük Ortadoğu Projeleri (BOP) gibi milli olmayan projelere, eş başkanlığı kabul etmeyecek kadar Milli ve Yerli olmalı. Toplumun bütün kesimlerinin adaletinden, vicdanından şüphe etmeyecek biri olmalı. Siyasi, etnik, dini, kültürel, sosyal farklılıkları yakınlaştıracak, barıştıracak biri olmalı. Toplumun anlayacağı dille konuşan, halkın içinden gelmiş, halkın dertlerinden anlayacak, yüreğinde millet sevgisi, insan sevgisi olan biri olmalı. Rakiplerinin bile saygı duyduğu biri olmalı. Dostlara huzur, düşmanlara endişe verecek biri olmalı. Kısaca hepimizin güveneceği, güvenilir bir olmalı. Kim olmalı derseniz başlıkta verdim, bütün bu özelliklere, hatta daha fazlasına sahip İLHAN KESİCİ olmalı.

Bu kanaatimi kime açsam itiraz eden çıkmadı. Bütün endişeleri aday gösterirler mi endişesi. Muhalefet liderlerinin, eğer başka bir niyetleri yoksa seçim kazanmak istiyorlarsa yukarıda saydığım özellikte bir aday göstermeleri gerekir. Bu özelliklere en uygun aday da Sayın İLHAN KESİCİ’DİR. Bir dahaki yazımda Sayın KESİCİ hakkında daha fazla bilgi vereceğim, daha iyi tanıtmaya çalışacağım.

Sağlıklı günler dileğiyle…