Gündem çok ama iki tanesi çok konuşuluyor.

Birisi Ay’a gitme konusu diğeri yeni Anayasa…

Ay’a gitme konusunu ciddi bulmadığım için pas geçiyor yeni Anayasa tartışmalarını önemsiyorum.

Önemsiyorum derken, ben ‘olsun’ diyenlerden değil, ‘ne gereği var’ diyenlerdenim.

Öyle ya, mevcut Anayasa’da ne eksik, ne engel ki yenisinin peşine düştünüz? Türkiye’nin hangi bir sorunu var ki mevcut Anayasa sebep olsun?

Bu ülkenin yegane sorunu Anayasa değil, yürürlükteki Anayasa’ya uyulmaması sorunudur. Siz uymadıktan sonra Anayasa yapmanın kime ne faydası var?

Dolayısıyla ülkenin yeni Anayasalara değil, mevcut Anayasalara uyan iktidara ihtiyacı var.

Peki, niye gündeme geldi, yine durup dururken?

Durup dururken değil aslında, hani derler ye bir şey değişecek her şey değişecek, ABD’de başkan değişince bir takım şeylerinde değişmesi kaçınılmazdı…

Dolayısıyla Müyesser Yıldız ablamızın değimi ile Türkiye’nin de bir değişikliği gidip ‘hazırız’ mesajı vermesi gerekiyor sanki.

Müyesser Ablanın Yeni Anayasa” tartışmaları ülkemizde hiç kimsenin karnını doyurmayacağına göre; “yeni beyaz sayfa” açılması umuduyla AB ve ABD'ye gönderilen bir “selâm” olmalıydı” sözlerine katılıyorum.

Yani iktidarın, bu tartışmaya hatta yapabilirse bu değişikliğe ihtiyacı var.

Başka kimlerin ihtiyacı var?

Farkındasınızdır, ne zaman Anayasa değişikliği gündeme gelse HDP ve türevleri sazan misali atlıyorlar.

Ve yine atladılar;

Arkadaşlar, 1921 Anayasasına dönelim istiyorlar.

Malumunuz, o günün şartlarında yapılan 1921 Anayasası, yetkilerinin büyük bir bölümünü yerel yönetimlere devrediyordu. O sistemin merkezinde muhtariyet, yani özerklik vardı ve bu özerkliğin nasıl yönetileceğini de ayrıca, ayrıntılı olarak düzenliyordu.

Özünde muhtariyet, bölgesel yönetim, özerklik gibi kelimeler geçen her cümleyi seven HDP, artık bir yerlerden tüyo mu aldı bilemem, tartışmalara katılıp akıl vermeye bile başladı.

Hatırlarsanız bölücübaşı bebek katili de 1921 Anayasası’nı istediğini belirtmiş; “1921 Anayasası o dönemin ilerici bir anayasası olup, Cumhuriyeti kuran anayasadır. Biz bu anayasanın bugün tekrar uygulanmasını istiyoruz. Üniter devlete ve cumhuriyete bir diyeceğim yok. Sadece Türk ulusunun, Türkler, Kürtler ve diğer kültürler olarak demokratik tarzda yeniden örgütlenmesini istiyoruz” demişti.

Dediğim gibi, 1921 Anayasası’nı onlar için cazip kılan özerklik, bölgesel yönetim haklarını vermesi…

Haliyle gerisi ne olursa olsun, içinde bunları barındıran yeni bir Anayasa’ya HDP evet diyecektir.

Peki İslamcılar?

1921 Anayasası’nın bu ideoloji için en önemli cümlesi “Dini İslam’dır” ibaresiydi.

Bunları yeni Anayasa için yemlemenin en güzel yolu da “Dini İslam’dır” ibaresinin konmasıdır.

Yunan işgalinden bile medet uman ve en azından o medet umanları bugün baştacı yapan zihniyet için, ülkenin nasıl ve kimler tarafından yönetildiğinden ziyade sözde dinini yaşayıp yaşayamadıklarıdır. Kurtuluş Savaşı yıllarında, işgal orduları lehine çıkardıkları fetvalardan da anlaşılacağı gibi, halife efendimize dokunulmasın, başörtülerimizi takalım, ibadetlerimizi yapalım da gerisi önemli değil anlayışına sahip olduklarını ben değil, bizzat tarih söylüyor.

Dolayısıyla, dediğim gibi yeni Anayasa konusunda onları yemlemek de zor değil.

Peki, yeterli mi? Yetmez.

Ya CHP’ye ya da MHP’ye ihtiyaç var.

İktidarın, CHP’yi ‘Atatürk Anayasası getiriyoruz’ diye yemlemesi, CHP’nin yanaşmaması durumunda da, 1921 Anayasası üzerinden yola çıkıp ‘Siz nasıl Atatürkçüsünüz? Size Atatürk’ün Anayasasını getiriyoruz, onu bile kabul etmiyorsunuz’ diye sıkıştırması işe yarar mı bilemem?

Yaramayacağını umut ederim.

CHP’den bu teklife olumlu bir cevap geleceğini tahmin etmiyorum.

Dolayısıyla iktidarın MHP’ye ihtiyacı var.

Peki, onları ne ile yemleyeceksiniz? Mümkün mü?

Mevzu bahis olan, benim bildiğim, tanıdığım, mücadelesini verdiğim, mensubu olduğum MHP ise mümkün değil, olamaz, olmaz…

Benim bildiğim MHP, Erdoğan'ın “Geçmişte, Doğu-Güneydoğu’nun Kürdistan eyaleti, Doğu Karadeniz’in Lazistan eyaletiydi. Bunlar bizim tarihimizin, bize devrettiği mirastır. Bunları görmemezlikten gelemezsiniz” dediğinde şiddetle karşı çıkmıştı.

MHP Lideri Devlet Bahçeli; “Görüyoruz ki, İmralı canisinin 2009 yılında belirlediği kanlı yol haritası, ölüm rotası AKP tarafından birer birer uygulamaya koyulmuş ve koyulmaktadır. Teröristbaşı dün ne söylüyor idiyse, bugün Başbakan tekrarlamış ve sanki yeni bir şey gibi sahiplenmiştir. İmralı canisi 1921 Anayasası’na vurgu yapmış, bu anayasayı övmüş, aynısını Başbakan da ifade etmiştir Başbakan Erdoğan kendisine ille de tarihten bir örnek alacaksa; ona tavsiyemiz, hamam tellalı Patrona Halil’i öğrenmesi, yenilik düşmanı Kabakçı Mustafa’yı okuması ve gövdesiyle başı başka başka yerlerde bulunan Tepedelenli Ali Paşa’yı anlamasıdır” cevabını vermişti.

O MHP, bu MHP mi bilmiyorum, öyle umut ediyorum.

Eğer öyle ise iktidarın MHP’yi yemleme şansı olmayacak, Erdoğan’a da, Anayasa değişikliği tartışmalarını unutup, mevcut Anayasa’ya uymaktan başka çıkar yol bırakmayacaktır.

İnşallah…