Yönetenler için ne güzel memleket! Hiçbir sorumluluğunuz yok, iyi olan her şey sizin eseriniz, kötü olan ne varsa kader veya hep başkalarının yüzünden!

Bu ülkede iktidar değiştirecek kadar, milli yas ilan edecek kadar önemli bir acı yaşanıyor ama henüz sorumlusu bile belli değil.

İktidar her zaman ki gibi algı operasyonu peşinde, muhalefeti bu terör katliamıyla ilişkili göstererek, “muhalefet yeterince tepki dahi göstermedi” gibi tuhaf iddialarda bulunuyor, vatandaşların milliyetçilik duygusuna oynayarak, durumdan nemalanmaya çalışıyor.

Muhalefet kanadı ise 2015'ten beri terör örgütünün elinde olan insanlarımızın kurtarılması için gereken çabanın gösterilmediğini iddia ediyor.

Mal meydanda aslında ama o aklıselim düşünebilenler için böyle…

Aklını kiraya verenler için de ne söylesek boş zaten…

Demiştim; Bağırmak, çağırmak, kızmak, eleştirmek ve slogan atmak bizim işimiz, sizin değil… Siz, slogan atma değil çözüm üretme makamındasınız. Ama bakıyorum da en iyi hamaseti siz yapıyor, en iyi sloganı da yine siz atıyorsunuz, maalesef… Oysa, bugün, en azından bu konuda sizler değil, terörist yaftası yapıştırıp, kundaktaki çocuğuna rağmen hapse tıktığınız gazeteci Yeliz Koray, kaçırılan kamu görevlilerinin akıbetini tam 6 kere soran CHP Milletvekili Murat Bakan, kahraman rehinelerimizi TBMM gündemine getiren İYİ Parti Milletvekili Lütfü Türkkan yine gazeteci yazar Saygı Öztürk konuşmalıydı.

Konuştular, yazdılar… Bize de konuştuklarını aktarmak ve paylaşmak düşer.

Dün CHP Lideri Kılıçdaroğlu ki en çok konuşması gerekenlerdi, konuştu. Aktaralım;
“Aileler defalarca geldiler, her kapıyı çaldılar. Arkadaşlarımızı görevlendirdik. İktidara çağrılar yapıldı. Soru önergeleri verildi. Her soruya “terör örgütüne yönelik mücadele azim ve kararlılıkla devam etmektedir” diye yanıt verildi.

Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı var. Açıklamayı neden Vali yapıyor? Benzer bir olay İdlib’de oldu. Orada 33 şehit verdik korkudan kimse açıklama yapmadı. Hatay Valisi’ne yaptırdılar. Çünkü kabahatlerini biliyorlar.

Erdoğan Çarşamba günü bir müjde verecekti. Ona göre bu kardeşler kurtarılacaktı.

Devleti yöneten bir kişi “Çok önemli açıklama yapacağım” diye konuşamaz. Operasyonlar gizli yapılır. Rahmetli Ecevit terör örgütünün başındaki kişi alırken eşine bile haber vermemiştir.

Şehitlerimiz geldi, troller harekete geçti. Kabahatlerini örtmek için. Ayrıştırmaya, suçlama başladılar. Şehitler üzerinden de ayrıştırmaya çalışıyorlar. Daha defnedilmemiş, yaralar tazeyken bunu sarayın talimatı üzerine yapıyorlar.

Devleti yönetemiyorlar, güçleri, bilgileri yok. Kin ve öfke ile devlet yönetilmez.

Duyduğumda önce inanamadım. Erdoğan sanki bu olaylar hiç olmamış gibi bir yaylaya kahvaltıya gidiyor. Rize ile Trabzon arasında her 15 metreye bir polis dikiyorlar. Şikayeti görev yapan polisler söylüyor. Böyle bir garabet Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde hiç yaşanmadı. 13 şehidimiz var yaylaya kahvaltıya gidiyorsun, umurunda değil.

Rize Kongresi'ni oturun izleyin, o gülüşmeler, kahkahalar, fıkralar. 13 kişi hayatını kaybetti ya. Hangi ahlaka göre, inanca göre bunu yapıyorsunuz? 13 şehidimiz var, bari saygı duy.

Gülüşerek kongre yapıyorlar bir de şehit annesini bağlıyorlar. Ayrı bir dram.

Erdoğan'ın keyfi yerinde, anne ağlamaklı. Ders vermeye kalkıyor, bir şehit annesini propaganda malzemesi olarak kullanıyor. Oysa bütün Türkiye nasıl güldüğünü, eğlendiğini görüyor.

Askerlerimiz, sivillerimiz, devlet görevlilerimiz hayatlarını kaybetmiş o beyefendinin derdi başka. Bırakın anne matemini yaşasın. O annenin acısını dramını onlar biliyor mu? "Oğlunuz şehit oldu siz bu şerefi yaşadınız" diyor. E o şeref en çok sana yakışıyor, göndersene çocuklarını askere. Niye bedelli askerlik yaptırdın?

Erdoğan'a 5 soru soracağım. Bu soruların cevabını ondan millet adına bekleyeceğim. Soru 83 milyonun sorusudur.

1. Bölücü terör örgütünün tam 5,5 yıl elinde tuttuğu vatan evlatlarını kurtarmak için 2015 tarihinden bu yana Başbakan olarak ya da Cumhurbaşkanı olarak ne yaptınız?

2. Terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’dan seçimlerde size yardımcı olması için mektup dilenirken, neden vatan evlatlarının serbest bırakılması için çağrı yapmasını istemediniz? İstanbul seçimleri sizin için 13 vatan evladından daha mı kıymetliydi?

3. Yıllarca “dostum Trump” diye böbürlenip durdunuz. Neden dostluğunuzu, vatan evlatlarımızı terör örgütünün elinden kurtarmak için kullanmadınız?

4. Daha önce benzer hadiselerde sorunun çözümünde büyük katkıları olmuş İnsan Hakları Vakfı, İnsan Hakları Derneği ve Mazlum Der gibi ulusal insan hakları örgütleri ile Uluslararası İnsan Hakları Örgütlerinden terör örgütünün elinde tuttuğu evlatlarımıza zarar gelmemesi ve serbest bırakılmaları için en azından çağrıda bulunmak hiç mi aklınıza gelmedi?

5. Dün Rize’de yaptığınız açıklamalarda sınır ötesi operasyonun hedeflerinden birinin de şehit olan 13 evladımızın kurtarılması olduğunu, ancak başaramadığınızı söylediniz. 13 vatandaşımızın kurtarılması amacıyla başlatılan operasyondaki başarısızlığı kim üstlenecek? Bu işin sorumlusu kim?

Sözde gidecek 13 vatandaşımızı teröristlerin elinden alacak kendilerini kahraman ilan edeceklerdi. 13 şehidimizin sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan’dır. Grup toplantılarını Çarşamba günü yapıyor. Bize cevap verecek ya. Bu soruların cevaplarını bekliyorum, bu millet bekliyor.”

Biliyorum cevap gelmeyecek, iktidar yine yavuz hırsız misali ev sahibini bastıracak, yine hamasi nutuklarla işi geçiştirecek ama kamu adına sormaktan da imtina etmemek lazım.

En azından tarihe kayıt düşme babından…