Sevgili okurlar,
Yeni yılın son günlerinde İstanbul’da işlenen “kadın cinayeti” elbette hepimizi sarstı..
Üzüntümüz büyük!
Moralimiz sıfır!
Hala, yeni bir partinin genel başkanı,”kızım okula başörtüsü için alınmadı” diye gözyaşı döküp, oy devşirme peşinde!?
İnanılacak gibi değil?
Biz bu sesi çok iyi tanıyoruz!..
Bu söylemlerle iktidara gelen ve çocuklarını yurtdışında okutan ve sonra da parmağındaki yüzüğü gösterip, ülkemizde ahkâm kesen siyasetçileri görmedik mi?
Gördük, “hem de kadayıfın altını, üstünü kızartanları, ama kendi yüzleri kızarmayanları da” görmedik mi?
Şimdi ise, yeni bir yıla adım attık..
Yeni bir sayfa açılmasını beklerken, “cami avlusunda, yine bildik o sözler, o sataşmalar, o karalayıcı, incitici dil, üslup” sahnede!..
Efendim Fikri Sağlar, başörtüsü ile ilgili yine laflar etmiş?
Eder be kardeşim!
Adamın kâhyası mıyız?
Söylediği açık ve aleni ve ortada!
Fikri Sağlar diyor ki, “Mahkemede beni bir başörtülü yargılasın istemem..Zira bu dini simgelilerin adalet dağıtacağından endişem ve kuşkum var..Ben bunu yaşadım” diyor..
Şahsa münhasır bir açıklama..
Üstelik ülkenin geldiği bu nokta size bir ipucu vermiyor mu?
Bu açıklama neden CHP(Cumhuriyet Halk Partisi) veya bir başka siyasi anlayışları bağlasın?
Şahsına münhasır bir açıklama değil mi? Öyle ama, “üzüm yemek yerine bağcıyı dövmek” gerek..
Fırsat bu, fırsat ya, “ vur abalıya” gitsin!
“Bay Kemal, sen bu sözler hakkında ne söyleyeceksin?”
İşte çıktı Bay Kemal( Kemal Kılıçdaroğlu) söyleyeceğini söyledi..
Ne olacak şimdi?..
Bu sözler sizi tatmin etti mi?
Etmez efendim!
Biz sizleri biliyoruz..
Bilmem hangi yurtta yanan çocuklar hakkında neler söylediniz, bilmem hangi tarikat yurdunda, tacize uğrayan çocuklar hakkında neler söylediniz?
Bilmeyen mi var?
“Ve bilmem” diyeceğim ama, kardeşim şu Akyazı Kuzuluk’taki tarikat şeyhinin yaptıklarını duymadınız mı?
Duymayan mı kaldı be usta!?
Sağır Sultan duydu da?
İşte bu olaylar, sizi nasıl ki bağlamazsa, hariçten söylenenler de Bay Kemal’i bağlamaz..
Neden mi?
Bir iktidar olsunlar, görelim bakalım neler söyleyecekler, neler icra edecekler, nasıl bir Türkiye’yi teslim alacaklar, nasıl bir Türkiye ortaya koyacaklar?
Bekleyelim, görelim!..
Bakalım, bu millet böyle bir teveccühte bulunacak mı?
Bakınız İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer illerde bu teveccüh “Millet İttifakına” gösterildi..
İşte tüm engellemelerinize karşı, fesatlıklarınıza karşı, ayak oyunlarınıza karşı Millet İttifakı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hizmetleri ile ortaya koyduğu enerji ve performansı ile horon tepmeye başladı..
“Kurdeleler kesiliyor, ucuz olmayan sade konuşmalar yapılıyor, öyle devlet imkanlarının seferber edilmediği, görkemli konvoyların oluşturulmadığı törenler ile hizmetler “ vatandaşa sunuluyor..
Ya usta, işin birde bu tarafı var!..
“Deneme, çıraklık, ustalık” derken, ülkenin getirildiği noktayı bilmeyenimiz mi kaldı?
Lütfen artık, gölge etmeyiniz?
Öncelikle, şu hazineden uçup giden, “Euro-Dolar girdabında” buharlaşan paraların hesabını veriniz?
Bu zarar ziyanı, ne yapacaksınız?
Sorumlu Bakan gitti, nerede olduğu bilinmiyor, ama bu işin bir hesabı,kitabı olmalı..
Bu millet asıl olan bu hesabı bekliyor..
Bakın yılın sonu geldi, yeni yılın ilk gönleri..
Asıl olan, millete olan sözlerinizi ve yapacağınız hizmetleri sunmaya gayret ediniz..
Ama,” açık, şeffaf ve hesap verilir bir biçimde” bunları yapınız!
Millet, bunu sizlerden bekliyor..
Öyle cami avlusunda konuşmak, artık bizi kesmiyor, üstelik bu tür konuşmaların inandırıcılığı da kalmadı!

***
Sevgili okurlar,
Yeni bir yıl öncesi, asıl yazacaklarımı öteledim..
”Yazmayayım” diyorum ama yazmadan, söylemeden, gündeme taşımadan olmuyor?..
“Yapanın yanına her şey kar” kalıyor!?..
Adam cinayet işliyor, yargılanıyor, içeri giriyor, hop bir af kanunu ile dışarıda!..
Gel sen, bu ülkede siyasete güven ve inan!?
Bakınız, yılbaşı gecesi Sakarya’da işçiler şantiyede mahsur kaldı..
Niye mi?
Bizim Sakarya Gazetesi haberine göre,” Serdivan ilçesi Beşköprü Mahallesi’nde yatırım amaçlı öğrenci evleri kapsamında yapımı devam eden inşaatta çalışan işçilerden yaklaşık 10’nu paralarını alamadıkları için yılbaşında şantiyede mahsur kaldı. Farklı miktarlarda ödeme bekleyen işçiler duruma tepki gösterdi. Aileleriyle birlikte yılbaşını geçirmeyi planlayan işçiler alamadıkları ödenek yüzünden şantiyede bir süredir kaldıklarını vurguladılar..”
Ne acı bir durum!..
Herkes evinde, eşi, çocukları ve sevdikleri ile beraber, çalışanlarımız ise alacakları, alın terleri paralarının peşinde nöbette..
Bu ne vurdumduymazlık?
Kardeşim, bu işçiler senin çalışanların değil mi?
Bir şekilde otur, onlarla konuş, gerçekleri paylaş, durumu anlat, onlarda mağdur olmasın, sende töhmet altında kalma..
Bunu yapmak gerçekten zor mu?
Eee Türkiye gibi ülkelerde zor!..
Çünkü anlayış bu,”ben yaptım oldu bitti” ve birde son açıklama var ki, akıllara durgunluk veriyor: “Ben seçilmişim!”
Kısacası, herkes kendine bir kolay mazeret uydurup, gemisini karadan yürütmeye çalışıyor..
Boşuna dememişler, “balık baştan kokar” diye!
Eeee bu böyle gelip, böyle gitmez bu durum..
İlahi adalet bir gün tecelli eder..
“Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner!”
Bir gün her şey ters, yüz olur ve herkes bu işin ceremesini çekmekle kalmaz, bedelini de öder..
İşte eski duayen siyasetçilerden ve Türkiye Büyük Millet Meclisi eski başkanlarından Hüsamettin Cindoruk söylüyor..
“Bu ara rejim için, siz sıkı durun Millet gereğini yapar!”
Bu milletin ferasetine güvenimiz tamdır..
Öyle gerçekleri ters yüz edenlerin, artık inandırıcılığı kalmadı!.. “Devletin imkanlarını, zenginliklerini, kabiliyetlerini eşe, dosta, ahbap- çavuşa sunanların pabucu” dama atıldı..
Bu halk yeni yıla da evinde sessiz, sedasız girdi..
Bu “suskunluk” hayra alamet değil..
Bizden söylemesi, halk bir konuşursa, tam konuşur..
O günleri, yılları sabırla bekliyoruz!..
“İnşallah ders alırlar da, yanlışlardan dönerler” diyoruz ama, bu imkansız gibi görünüyor..
Zira, “huylu huyundan” vazgeçmiyor!
Yeni yılınız, sağlıklı güzelliklere vesile olsun!..