Bir kadın milletvekili ‘yemekler çok az veriliyor, doymuyoruz’ diyen KHK’lı öğrenciye ‘Peygamber Efendimiz de sofradan aç kalkar, bunu tavsiye ederdi’ diyor.

Doğru söylüyor, katılıyorum…

Hatta bir ilave de ben yapayım; “İnsanoğlu midesinden daha şerli bir kap doldurmamıştır” buyurarak, çok yemenin ruh ve beden sağlığına zararlı olduğunu da ifade ediyor.

Dolayısıyla ey ülkem insanları!

Yoksulluğun pençesindeyiz diye üzülmeyin.

Asgari ücret neredeyse açlık sınırına denk, ancak karın doyurmaya yetiyor ve sair ihtiyaçları karşılamak mümkün değil diye dertlenmeyin.

Yoksullukmuş, ne gam? Elhamdülillah Müslümanız üstelik, biz sabretmeyeceğiz de kimler sabredecek?

Bu Diyanet, boşuna mı fetva ve hutbeleriyle fakirliğin faziletini anlatıp isyan etmeyin, sabredin tavsiyesinde bulunuyor? Cennete gideceksiniz daha ne istiyorsunuz?

Önceki gün yandaş pardon yerli ve millici kanallardan birisi “Uzun süre aç kalmak ömrü uzatıyor!” haberi yaptı.

Ama yetmez ki, bunu aşağıda sıraladığım haberlerle desteklemek lazım ki vatandaşın ömrü uzasın;

Açız ama olsun açlık ömrü uzatıyor…

Doğalgaz ateş pahası ama olsun soğukta oturmak cilde faydalı

Vergi manyağı olduk ama olsun vergi vermek kolesterolü düşürüyor.

Sakın muhalefet etmeyin, kızmayın, hükümeti övmek bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Eleştirmek ise baş ağrısını azdırıyor.

İstanbul Kanalı bırakın açılsın, kesin bilgi şeker hastalarına iyi gelecek.

Çok okuyup, öğrenip cehaletinizden beslenenlere kafa tutmayın sakın, kısırlığa yol açıyor.

Fazla düşünmeyin, araştırmayın, ne derlerse tamam deyin, aksi kafa yediriyor.

Hakkınız mı çiğnendi, olsun, bırakın öyle kalsın çünkü hakkınızı aramak kalbinizi yoruyor.

Et yemiyoruz diye üzülmeyin, kırmızı et zaten kanser yapıyor.

Yeni kıyafetler alıp da ne yapacaksınız, eski kıyafetleri giymek stresi azaltıyor.

Tatile mi çıkamıyorsunuz? Nankör olmayın, bu sayede karaciğeri zorlamıyorsunuz!

Ha bu arada enflasyonu dert etmeyin, çünkü enflasyon Alzheimer'a iyi geliyor.

İç ve dış borç artmış, hane halkı borcu sekize katlamış hiç önemli değil. Borç batağında olmak vücudu diri tutuyor. Hele borç kredi kartınaysa, basurdan kıl dönmesine kadar iyi geliyor.

Hükümet sizi düşündüğü için asgari ücreti arttırmadı, ne yani daha az mı yaşamak istiyorsunuz?

Beceremediniz, öldünüz diyelim, iyi işte, netice de ölüm her türlü sağlık sorununu kökten çözüyor!

Yatı kalkın dua edin ki, vatandaşının sağlığını öncelikli gören ve uzun yaşamanız için her türlü gayreti gösteren bir hükümetiniz var.

Bazı ülke vatandaşları sizin kadar şanslı değil, Singapur mesela;

Singapur hükümeti, bütçesinin 9,6 milyar dolar fazla vermesi üzerine vatandaşlarına prim ödeme kararı aldı.
Vallahi geri zekalı bunlar, vatandaşlarını obez edecek, tokluktan öldürecekler!

Ama bazıları akıllı!

Mesela İsviçreliler. Hükümet, bütçe fazlasını vatandaşa dağıtma kararı alınca isyan ettiler.

Referandumda ‘hayır’ dediler, İsviçre Hükümetinin, vatandaşlarına her ay 2500 İsviçre frangı dağıtma teklifini reddedip ömürlerini uzattılar.

İsviçreliler akıllı da Finlandiyalılar salak mı?

Değilmiş ki onlar da Finlandiya hükümetinin vatandaşlarına kayıtsız şartsız 800 EURO verme arzusunu mecliste reddettiler.

Bu ülkelerin hükümetleri hem salak hem de itibarsız, halka dağıtmak ne demek?

Japonlar da öyle…

Adamların bizimkileri ağırladıkları odaya bakıyorsunuz üç dört koltuk bir sehpa.

Ayıptır lan! Bizde kaymakam odaları bile saray yavrusu…

Elin gavuru işte, itibardan ne anlar, değil mi?

Çok şükür hem Müslüman hem de itibarlıyız.

Bizimkiler ne diyor; “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en yüksek temsil makamı, dolayısıyla ülkemizin vitrini olan Cumhurbaşkanlığı nezdindeki faaliyetlerin ‘itibardan tasarruf olmaz’ anlayışı ile ülkemizin vakarına yaraşır şekilde yürütülme mecburiyeti vardır.”

Almanya mesela, tamam, Avrupa'nın en büyük ekonomisi ama itibarı yok.

O salak Merkel, G20 Zirvesi için taa Arjantin’e tarifeli uçakla gidecek kadar itibarsız!

Şu İsveç Başbakanı desen tam bir öküz, trene binmiş, bir de kendi valizini kendi taşıyor pis fakir!

Geçenlerde bir baktım, İsveç Prensesi Madeleine, sokakta, tek başına köpeğiyle gezerken elindeki torbayla köpeğin pisliğini temizliyor, kafayı yedim!

Ulan o köpek biz de olsa en az 50 korumayla itibarımızı arttırır, köpeğin pisliğini alma şerefine kim nail olacak diye birbirimizi çiğneriz.

En hıyarları da ABD Başkanları…

Ne güzel başkanlık sistemi var, tek adamlığı hak etmişsin ki halk seçmiş, kıymetini bilsene.

Ama nerde? Bir bakıyoruz ki koskoca başkan, Beyaz Saray’da hizmetlilerin maaşlarını, yemek ve ağırlama masraflarını, kuru temizleme dahil diş fırçasına kadar tüm ihtiyaçlarını maaşlarından karşılıyorlar.

ABD Başkanları hafta sonu dinlenmek için gittikleri Camp David'in bile ücretini ödemek zorundalar.

Dolayısıyla itibardan tasarruf olmaz fikrine de sonuna kadar katılıyorum.

Siz de katılın. Ama gülmekten değil ha, sakın…