Bay Kemal ve pis muhalifler horul horul uyurken, gece saat 02.00’de bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıktı.

Bu kararnameye göre;

Tüm dünyayı ve ülkemizi saran ve gittikçe de yayılan Coronavirüs COVİT-19 salgını sona erip hayat normale dönünceye kadar;
Tüm yurtta yaptırılan müşteri garantili havaalanı, otoyol, tünel, şehir hastaneleri Türkiye Cumhuriyeti tarafından işletilecek ve garanti kapsamında müteahhitlere para ödenmeyecek.

Daha önce silinen yandaş işadamlarına ait vergi borçları tekrar tahakkuk ettirilecek.
Beştepe Sarayı’nın masraflarının kısılması amacıyla bir süreliğine kapatılıp daha önce olduğu gibi Çankaya Köşkü’nde hizmete devam edilecek.
Marmaris ve Ahlat’ta yapımı devam eden sarayların inşaatı durdurulacak.
Her türlü vakıf ve derneklere aktarılan yardımlar kesilip, hatta bu güne kadar verilenler geri alınıp vatandaşların ihtiyaçları için kullanılacak.
Cumhurbaşkanlığı emrinde bulunan 13 adet uçağın 12’si satılacak.
Katar emiri tarafından hediye edilen lüks uçağımız acil durumlar için “uçan hastane”ye dönüştürülecek.

TÜRKEN vakfının ABD Manhattan da yaptığı yurt inşaatı, mevcut haliyle satışa çıkarılacak ve Başkentgaz’ın vergi vermek yerine, Kızılay üzerinden Ensar Vakfı’na yaptığı 8 milyon dolarlık bağış, başlattığımız bağış kampanyasına aktarılacak.

Bu tasarruf tedbirlerinden elde edilecek kaynakla tüm vatandaşlarımızın ihtiyaçları karşılanacak ve ayrım yapılmadan ihtiyaç sahiplerine ada 2 bin lira para yardımı yapılacak.

Çalışmayan tüm vatandaşlarımızın elektrik, su, doğalgaz faturaları ve kiraları devlet tarafından ödenecek.

Vatandaşların resmi veya özel tüm kurumlara olan borçları 6 aylığına faizsiz ertelenecek.
Günün birlik ve beraberlik günü olduğu göz önünde bulundurularak muhalefet edenlere açılan davalar geri çekilecek ve muhalif gazeteciler başta olmak üzere, serbest bırakılacak.
Sosyal devlet olmanın gereği vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırmak ve bu salgının en az kayıpla atlatılabilmesi için gerekli her türlü önlem alınacaktır.
İnanmadınız değil mi?
Haklısınız da, bu kararname bir okurumuzun hazırladığı 1 Nisan şakasıydı.

Görev ve sorumlulukların dahi lütuf ve ihsan sayıldığı güzel ülkemde, yerine getirilemeyen görev ve sorumlulukların 1 Nisan şakasına alet edildiği günleri de gördük, maalesef…

Biz gelelim gerçeklere…

O gerçekleri de bir başka okurumuzun dilinden, ismini de vereyim Alev Başaran’dan aktaralım;

“Bu millet size güvenmiyor, kendi yandaşlarınız bile artık güvenini yitirdi!

“Piyasacı” olduğunuzu herkes biliyor artık! Devlet yönetimini ticarethane saydığınız gün gibi ortada!
Değiştirmeye zorladığınız o yeni ucube hükümet sisteminde bile çuvalladınız!

Bu garip sistemde güvenoyu denen mekanizmayı bertaraf edip aklınızca tek adamlığa döndünüz. Şimdi ‘sizden’ olmayan belediyelere duyulan güvenin, bankaya yatırılacak meblağlarla ispatından korktunuz!
Depremde topladığınız paraları hiç ettiğinizi kendi bakanlarınız beyan etti!

15 Temmuz Şehitleri için toplanan paralar nereye devredildi açıklayamadınız.

Merkez Bankası’nın kara gün akçelerini bile kemirdiniz! Yandaşlarınızın 400 milyon vergi borcunu sildiniz. Çocuklarınızın vakıflarına valiliklerden habersiz ne bağışlar yapıldı! Ama Asrın lideri halkına vere vere İBAN verdi, bu da paraların suyunu çektiğinin ispatıydı! Dökülüyorsunuz, dağıldınız iyiden iyiye!
Ama şunu unutmayın ki; “Çatlasanız da patlasanız da” o hesaplarını bloke ettiğiniz belediye başkanlarına size duyulmayan güven duyuluyor!

Eğer onlar şahsi hesap numaralarını verseler gözünü kırpmadan o başkanlara para yatıracak milyonlarca insan var! Ne acı değil mi düştüğünüz, daha doğrusu kendinizi düşürdüğünüz durum! Şimdi “milletin bir yerine koyan” müteahhitlerinizi sıkıştırın bağışlar için!

Halk sizi bağış’lamadığından bağış yok size!”

Sevgili İlhan Kesici büyüğümüzden bir paylaşım ve bir fıkra ile olayı bağlayalım;

“Yaklaşmakta olan ekonomik durumu karşılamak üzere ciddi dünyanın aldığı pozisyon şöyledir:

IMF; 1 trilyon $ ve Hızlı Kredi İmkanı… ABD; 2.2 trilyon $... FED; 700 milyar $... AMB; 750 milyar €… Almanya; 700 milyar €… İtalya; 400 milyar €… İngiltere; 300 milyar £… Fransa; 250 milyar €…

Ve Türkiye; 100 milyar Türk Lirası…”

Görüldüğü gibi adamlarda ‘itibar’ sıfır ama vatandaşa harcamaya gelince paraları gani…

Gelim fıkraya;

Erzurumlu bir esnaf, hesabı kitabı denkleştireyim, bir hacca gideyim diye niyetlenir.

Önce mali durumunun hac masraflarını karşılamaya yetip yetmeyeceğini öğrenmek için muhasebecisine hesapları gözden geçirmesini söyler.

Muhasebeci hesaplarını yapar, esnafın mali durumunun gayet iyi olduğunu, hac masraflarının kendisine fazla bir yük oluşturmayacağını söyler.

Fakat adam bir de kendi cüzdanına, yani elinde mevcut olan harcanabilir maddi varlıklarına bakar. Ve kendi kendine şöyle söylenir;

“Hesaba bakırem hac lazım olmuş, cüzdana bakırem zekâta muhtaç.”

Bu kıssanın hissesi; Hesaba baktılar, “Kanal İstanbul’u da yapacak, Suriyelileri de besleyecek para var” diye gördüler.

Fakat eve kapatılmak istenen vatandaşın acil ihtiyaçları için kasaya bakınca, zekata muhtaç olduklarını anladılar ve bağış kampanyasını başlattılar.

Olay bundan ibaret…