Bazen bir hayalimin olması için hayaller kurduğuma inanıyorum. Bir sürü şeyler yapıyorum ve deniyorum sırf bir hayalimin olması için. Bazen öyle bir an geliyor ki sadece bir hayalim olsun diye yaşadığımı hissediyorum. Sanki bir hayalim olmayınca hemen ölecekmişim gibi...

   Bir hayalperest nasıl olunur diye geceler boyunca düşündüm. Bu hayatta sadece bir hayalim olmasını istiyordum. En azından o hayali yapamayacağımı bilsem de onun hırsıyla yaşamak, onun amacıyla önüme çıkan zorlukları geçmek... Olmadı, olamadı. Bir hayalim olması için çok uğraştım. Çalıştım, imkânsızları istedim, en olmadık şeyleri düşündüm ama hayalim olacak şeyi bir türlü bulamadım veya hayalim olmasını yakıştıramadım.

   Hayal nedir diye sordum kendime. Bir ömür boyunca başaramayacağını başarsan bile artık işin işten geçtiği bir öğe diye cevapladım kendimce. Ev almak, evlenmek, iş kurmak, para kazanmak gibi şeyler bir hayal değildir. Hayal ulaşılması gerçekten zor olan bir şeydir. Örneğin uzaya çıkmak bir hayalin başlangıcı olabilir ama asıl hayal uzaya çıkıp herhangi bir gezegende yaşam kurmaktır. İşte hayal bu kadar zor bir şeydir. Ben de bundan dolayı kendime bir hayal bulamadım.

   Geçenlerde biriyle tanıştım kendisini hayalperest olarak tanımlıyordu. Hayallerini anlattı bana. Anlattığı şeyler onun bir adım uzağındaydı ama o farkında değildi. Çok zengin olmak istiyormuş, katlar, yatlar alıp dünyayı da gezmek istiyormuş. ‘’Hayale bak dedim’’ kendimce. Gerçekten çok gülünç geldi. Ona hayalin benim için ne olduğunu anlattım, o da anlattıklarıma ‘’İmkânsız’’ dedi. “Zaten hayal imkânsız olanı, gerçekleştirilmesi zor olanı istemek değil midir?” dedim, ‘’Haklısın’’ dedi.

    Hayalperest, ‘’Ne var yani, zengin olmayı istemek, sevgi istemek veya iyi bir hayat istemenin hayali kurulmaz mı?’’ diye sordu. Aslında kendince o kadar haklıydı ki, onu kırmak istemedim fakat gerçeği bilmemesi içinde ortada bir sebep göremedim. Ona dedim ki ‘’Bunlar hayallerin olamaz.’’ Şaşırmış ve biraz da kırılmış bir ifadeyle yüzüme bakıp ‘’Nasıl yani?’’ dedi. ‘’Git bankaya krediyle alabildiğin kadar para al, sonunda zenginsin. Git birini sev, karşılıksız, koşulsuz. Ona en saf sevgiyi ve duyguları yaşat eğer karşındaki iyi biriyse zaten o da sana karşılık verir. Aşkı da böyle bulabilirsin. ‘’İyi’’ diye nitelendirdiğin hayatı yaşa, sonunda hayatını ‘’İyi’’ diye sınıflandıracaksın. Bunlar hayal değil elde edilmesi çok olası şeyler, bunlar olsa olsa ancak amacın olabilir’’ dedim.

   Bir süre sessizlik oldu. Başı önde derin derin derin düşündü sonunda da kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Sonrasında ‘’Amaçsız hayat olmaz ama dimi?’’ dedi bütün saflığı ve inancıyla. ‘’Tabii ki olmaz.’’ diye cevap verdim. Yüzünde tekrardan o umut ışığı belirdi. ‘’Sen amaçlarının peşinde koşmaya devam et. Amaçlarını, hedeflerini bir bir gerçekleştir. Tabii ki buna insanlar, hayat şartları ne kadar izin verirse ama sen bir hayal kur. Öyle bir hayal kur ki koşarken yere değil gökyüzüne bakabileceğin bir hayal olsun ve o hayal senin bu hayata tutunma sebebin olsun. ‘’Anlaştık mı?’’

   ‘’Anlaştık’’ dedi yüzüme gülerek. Sonrasında onu daha büyük bir yol bekliyordu; yıllardır aradığı bir hayal bulmak.

     Sahi sizin hayaliniz nedir?