Sakaryaspor’un final maçında Kocaelispor’a kaybederek birinci ligin kapısından dönmesi hepimize ağır geldi. Zaten pandemi, kapanma, ekonomik sorunlar herkesi bunaltmışken Sakaryaspor’dan gelecek güzel bir haber herkes için ciddi bir moral olacaktı. Ama olmadı.

Yaşanılan bu sürecin ardından ise hemen kongre kararı alındı. Muhtemelen mevcut başkan Cevat Ekşi aday olmayacak. Uğur Akkuş, Cumhur Genç, İbrahim Şahin gibi isimlerin başkanlık için yarışması bekleniyor.

Sakaryaspor camiası için en hayırlı olanı diliyoruz. İnşallah Sakaryaspor’u hedeflediği başarıya götürecek bir yönetim kurulu ve başkan seçilir. Bu konuda kararı delegeler verecektir.

Ancak burada bir hususun altını çizmek istiyorum. Şampiyonlar ligi finalinde Manchester City karşısında zafer elde eden Chelsea teknik direktörü Thomas Tuchel’in maç sonu yaptığı açıklamayı tüm sporseverler görmüştür. Tuchel: ‘Chelsea kulübünün sahibi Roman Abramovic ile az önce sahada konuştum. Yüz yüze ilk karşılaşmamız daha iyi olamazdı’ Türk futbolu için sanırım anlaşılması zor bir durum. Abramoviç Chelsea’nın sahibi ama takımını emanet ettiği teknik direktör ile hayatında hiç yüz yüze görüşmemiş! İnanılmaz bir şey bu.

Demek ki başarı böyle geliyor. Hiçbir şey tesadüf değil. Herkes işini yapıyor. Başkan başkanlığını, yönetim yöneticiliğini, teknik heyet antrenörlüğünü, sporcular da sporculuğunu yapıyor.

Herkes kendini işin ehli zannediyor

Kimse kimsenin işine karışmıyor. ‘parayı ben veriyorum, dilediğimi’ yaparım diyen kimseyi göremiyoruz. Maalesef bizim ülkemizde herkes patron. Menajer dediğimiz adam menajer değil. Liseyi bitirmemiş. Yasal izni yok. Başkası üzerinden bu işleri yapıyor. Teknik direktörün diploması olmayabiliyor. Yöneticiyim diyen kulübe para vermiyor. Her şey tepetaklak olmuş durumda. Kulübe para verenlerin bir kısmı da borç veriyor. Geri almak kaydıyla. Hem takıma ekonomik katkı sağlamıyorlar hem de reklam yapma peşindeler.

Allah aşkına hangi yüzyılda yaşıyoruz. Böyle bir tarz kaldı mı? İşte alın size Chelsea örneği. Aklı olan bundan biraz ibret alır. Maalesef bizim ülkemizde bir başkanın teknik heyetle bu tarz bir iletişim kurması muhtemelen imkansız. Dedim ya bizde herkes patron! İşte o yüzden başarılı olamıyoruz. Herkes kendini işin ehli zannediyor.

Oysa spor camiasının içindeki insanların büyük bir kısmı spor kültüründen pek de nasibini almamış isimler. Acı ama gerçek. Durumumuz bu. Hele yöneticilerimiz bu işin çok uzağında. Maç izlemeyen, Avrupa futbolunu yakından takip etmeyen, modern futboldaki yeniliklerden haberi olmayan teknik adamlar gördüm.

Gerçeklerle yüzleşelim

Sakaryaspor kongresine dönecek olursak. Her kim ya da kimler bu kongre neticesinde Sakaryaspor’u yönetecekse lütfen işi bilen insanlara danışsın. Futbolu bilen, iyi futbolcudan anlayan, temiz futbolcuyu 100 metreden tanıyacak spor adamlarına danışsınlar.

Her futbolcudan komisyon almak için Sakaryaspor’a futbolcu çakmaya çalışan menajerleri değil gerçek spor adamlarını bulsunlar.

Biz artık her yıl aynı filmi izlemekten yorulduk. Evet Chelsea’daki gibi bir tarz bize biraz uzak olabilir. Henüz o noktada olmadığımızı kabul ediyorum. Fakat en azından kendimize hedef olarak bunları görürsek belki daha başarılı olabiliriz.

Siz zengin bir iş adamı olarak hastane sahibi olabilirsiniz. Paranız vardır, binayı yapar, izinleri alır, doktorlarla, sağlık personeliyle anlaşır bir hastane kurarsınız. Ama bu sizin ameliyathaneye girip ameliyat yapabileceğiniz anlamına hiç gelmez.

Ben kulüp başkanıyım, ben yöneticiyim deyip, soyunma odasına girip takıma müdahale etmek, teknik direktöre hangi oyuncuyu oynatacağını söylemek, menajerlerin lafıyla kulübe futbolcu transfer etmek hastane sahibi patronun kanser hastasını ben ameliyat edeceğim demesi gibi bir şeydir.

Ülkemizde bir görev üstlenen kendini artık her konunun uzmanı olarak görüyor. Adam belediye başkanı oluyor sanırsın 40 yıllık yerel yönetim uzmanı. Her şeyi biliyor, her konudan anlıyor. Hem mimar hem mühendis hem de siyaset bilimci. Maalesef her şeyi bildiğini sanan bu insanların etrafında da onları uyaracak kimse olmuyor. Bilakis herkes birbirine gaz veriyor. Bu tarzın başarının en büyük düşmanı olduğuna inanıyorum.

Kendi ticaretinde uzmanlara danışan kişiler mevzu futbol olduğunda ilginç bir şekilde bu konuyu bilenlere danışmayı hiç düşünmüyorlar.

Oysa bu işin de profesyonelleri var. Yıllarını bu işe vermiş, gerçekten bilimsel olarak da kendini yetiştirmiş, çok değerli isimlere sahibiz. Artık bir karar alırken, hiçbir eğitimi olmayan, bilgisiz menajerlerle iş yapma dönemini lütfen geride bırakalım.

Bunun için artık bu düzen değişsin. Bazı kalıcı işler yapalım. Sürekli kadroyu baştan aşağı değiştir, hocayı gönder başka hoca getirle başarı yakalanmaz. Altyapıda istikrar sağlanmadan oyuncu yetişmez.

Artık bu gerçeklerle yüzleşelim. Paralarımızı sokağa savurmayalım. Akıllı, mantıklı, doğru kararlar alalım. Yoksa gerçekten bu şehre iyilik yapmıyoruz.