Yeni bir hafta başından merhaba, ekonomik alandaki daralma her geçen gün kendini daha belirgin bir şekilde ortaya çıkarıyor. Gün geçmiyor ki, yeni bir vergi haberi düşmesin piyasalara. Sen çalış didin, türlü türlü vergilerini ödediğin ananın ak sütü gibi helal paranı ek getiri ya da koruma amaçlı bankaya yatır. Parana ihtiyaç duyduğunda bankaya git, paranı çekmek iste ve binde 1,5 ila 4 arasında vergi öde.

   Kurda ki oynaklığı yapısal reformlarla düzeltmek yerine, halkın ekonomisini daha da yıpratacak önlemlerle karşımıza çıkan ekonomi yetkilileri bir de televizyon söyleşisinde maaşınızı “DOLar’lamı alıyorsun?” diyor, “DOLar borçun mu var?” diyor. Kime soruyor bu soruları, Aylık geliri 15 asgari ücretin üzerinde olan Ahmet Hakan’a. Bu soruları birde 20 yıllık iktidarınızda ekonomisi bozulmuş, bankaların kredi vermediği, ihtiyaçlarını eşinden dostundan döviz borç alarak idame ettiren vatandaşlara neden sormuyorsunuz ki? Yandaş troller bile çaresiz kaldı program sonrasında, ne diyeceklerini şaşırdılar. Allah kimseyi yanlışı savunurken, şaşırmışlardan daha beter eylemesin. Son 15 günde kredi rüzgârı bitip, evini alanın aldığı, aracını satanın sattığı ve ticaret sonrası boşa çıkan para yine dönüp dolaşıp döviz mevduatına gitti. Türkiye bankacılık tarihinde, döviz mevduatlarında her geçen gün bir rekor kırıyor. Yapısal reformlar konusunda neden bu kadar inat edildiğini inanın anlamış değilim.

   Siyaset ve ekonomide ki son saltolar, durumun ne kadar ciddi boyuta ulaştığını gösteriyor. Abd başkan adayı Joe Biden’ın dokuz ay önce söylediklerine ses çıkarmayanlar, bugünler de gündeme getirip, tüm bakanların buna top yekûn dokuz ay sonra cevap vermeye kalkmaları da ayrıca manidar değil mi? Ekonomi de son günlerde dövizden çok beyaz eşya konuşulur hale geldi. Bu arada beyaz eşya fiyatları da dövize endeksli yükselmeye başladı. 15 sene önce değil, 40 sene öncede rahmetli ananemin evinde buzdolabı vardı. Sadece algı ile peynir gemisi yürümez oldu. Yelkenler artık rüzgârla dolmuyor. Bir adım ileri gidemiyoruz. Son günlerin bir diğer modası ise muhalefet tarafından parti kurma düşüncesi olanlara iktidarın desteği ve söylemleri, nelerden medet ummaya başladıklarının bir diğer göstergesi olmuş durumda.

   Koltuk sevdasının vazgeçilmez cazibesi insanlara neler yaptırmaz ki. Belki bir erken seçimde vekil adayı olmak uğruna saçma sapan söylemler ve sosyal medya paylaşımları ile ne hale geldiğimizin bir diğer göstergesi. En kötüsü de ne biliyor musunuz! Hükümet yetkililerinin ve savcıların bu duruma karşı sessiz kalmaları. Neyse konuyu daha fazla uzatmadan haftanın özlü sözü ile bağlayıp haftalık yorumlarımıza geçelim. “Kimi günahları ile yükselir, kimi meziyetleri ile kaybeder. (William Shakespeare)”

BİST100: Evet, geçen hafta bahsettiğim gibi dipten gelen tepki alımları ile haftanın ikinci yarısında kar satışları geldi. Asıl bu hafta ki alımlar ve satımlar yönün kararı konusunda net bir bilgi verecek. Her ne kadar olumsuz haberlerin fazla olması, yeni bir yükseliş hikâyesi olmaması durumu ile karşı karşıya olsak da, bu hafta testere bir hafta olacak. Aşağıda 1.060 yukarıda 1.125 arasında git gel bekliyorum. Düşüşler hacimsiz, yeni bir hikaye için bir umut var demektir.

DOLar: Her ne kadar basit ve zorlayıcı önlemler almaya devam etsek de, gerekli önlemler alınmadığı için en ufak bir olumsuzlukta 7,50 denenecektir. Bunun bu hafta sonuna doğru olması muhtemel olsa da önümüzdeki haftaya da sarkabilir.

ONS ALTIN: Geçen hafta 2,035 $ dan düşüşün olacağını söylemiş olsam da 1,975 $ altında teknik biraz bozuldu. 1,863 $ dan gelen alım tepkisi ile teknik düzeltmeyi tamamlamış gibi görünse de, Bu hafta tamam mı devam mı haftasının olacağı kritik nokta 1,917 $ da kapattık.

 Hepimize bol bereketli iyi ve sağlıklı bir hafta diliyorum.