Yeni bir hafta başında, yine sizlerleyim. Bu hafta ki köşe yazımı Cumhurbaşkanlığı Ekonomi politikaları kurulu üyesi Prof. Dr. Servet Bayındır’ın Sabah gazetesinde ki ifadelerine ayırmak istedim.

Bayındır, "Çağın ihtiyaçlarına cevap verebilecek, şekil ve öz bakımından fıkıhla uyumlu finansal enstrümanlar üretmeliyiz. Gençlerimizi bu alana teşvik edip, İslami finansal okuryazarlık eğitimini ilköğretimden yüksek öğretime kadar yaygınlaştırmalıyız. Ülkemizin, özellikle gönül bağımızın bulunduğu ülke halkları arasındaki yükselen siyasi ve ekonomik alandaki itibarını dikkate aldığımızda, eksiklikler giderildiğinde İstanbul’un İslami Finans merkezi olmasının önünde bir engel kalmayacaktır." ifadelerini kullandı. Bayındır, faizli finansmanda bütün riskin reel sektörün omuzlarına yüklendiğini belirterek, "Faizli sistemde, reel sektör ile finans sektörü adeta birbirinin rakibidir, nimet-külfet paylaşımı yoktur." diyerek devam etti.

Ben, faizsiz bankacılığın kurulduğu yılları çok net hatırlıyorum. Genel olarak İstanbul Kartal ilçesi ve bölgesinde bir genel müdür, iki personelle işe başlayan İslami finans sektörü uzun yıllar bu kadrolar ile işe devam etti. Özellikle Almanya ve yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarından faizsiz bankacılık yapacaklarının reklamını yaparak, para topladılar. Faizin haram olduğu o zamanlar ayyuka çıktı. O dönemler yurt dışı sermaye daha bankalar da satın almalar gerçekleştirmediği için pazarlıkla daha yüksek faiz alma imkânları mevcuttu, toplanan paralar pazarlık yapılarak yerli bankalara daha yüksek faiz ile faize yatırılıyor, vade sonunda alınan faizden kar kesintisi yapılarak gerisi faizsiz kazanç adı altında mudilere dağıtılıyordu.

Parasız, para kazanma modeli olarak da yorumlanabilecek bu buluş ile İslami finans sektörü hızla yükseldi. O kadar çok para toplamaya başladılar ki, eskisi kadar yüksek faiz alamamaya başladılar. İslami finans o dönem finansal kiralamayı yani leasing’i keşfetti. Peşin para kendileri alıp, mudiye vadeli satışa başladılar. Kazançlarını peşin alım indirimi ve kar payını ekleyerek ikiye katladılar. Bu bankaların açılışlarında ki resimleri hatırlamayan yoktur diye düşünüyorum. Konuyu daha fazla uzatmadan bağlayayım. Yoksa benim şaltere kedi girecek. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan zamanın da iktidara hazırlıksız yakalandı, alt yapı ve kadro konusunda eksik kaldı. Zamanla bunu başarmaya çalışsa da yanına gelen sonunda ya terörist ya da hain çıktı. Parti genel başkanlarından toplama yaptığı kadrolaşmada ise sonuç ortada. Güven duyacağı en yakınındakilere verdiği makamlar ise kişisel beceriksizliklerden daha da kötüye gitti. Allah yar ve yardımcısı olsun diyerek hafta’nın atasözünü “Güvenme dostuna, saman doldurur postuna” diyerek bağlayayım.

BİST100: Geçen hafta verdiğim en son direnci görmüş olsak da üstünde çok fazla duramadık. Son direnç 115.920 üzerine çıktığında 116.250 de tweet attım. Yüzünüzü yıkayın ve derin bir nefes alıp piyasaya ve rakamlara öyle bakın diye. Sonuç 113.420 ye kadar geri çekilme yaşandı. Arkadaşlar sizleri her defasında uyaramam, yatırım gerçekleştirdiğiniz alanlar ile ilgili eğitimler alınız. Bu hafta viop tarafında vade sonu olması sebebi ile ortaya karışık bir piyasa bekliyorum. Günlük işlem yapanlara ise bu hafta gözlemde kalmalarını öneriyorum. Bu hafta anlamsız fiyatlama olabileceği için destek ve direnç vermiyorum. Finansal genişlemenin en çok borsaları etkisi altına almış olması fiyatları zorluyor.

DOLar: Geçen hafta yatay beklediğim DOLar beni yanıltmadı. Bu hafta’nın ikinci yarısından sonra yukarı doğru bir hareketlenme bekliyor olsam da önce aşağı hareket ile long pozisyonları sıkıştıracaklardır. 6.83/84 seviyesi kuvvetli destek bölgesi oldu. 6.89 üzeri hareketin hızlanacağını düşünüyorum.

ONS ALTIN: Geçen hafta 1.745 $ üzeri hareketin sertleşeceğini yazmıştım. Ve nitekim haftayı 1.784$’dan kapattı. Yeni haftaya gevşeyerek başlayacak olsa da 1.799 zirvesini tazeleyeceğini düşünüyorum.

Hepimize bol bereketli ve sağlıklı iyi bir hafta diliyorum.