Sevgili okurlarım, yeni bir hafta başından merhaba. Zaman su gibi akıyor, karşılaştığımız sorunlar da çözülmeden bir bir geride kalıyor. Tabi ki bu sorunlar yığılmaya devam ettikçe ileride aşılması zor, sert yalçın dağlar olarak karşımıza çıkacak. Kaç zamandır aklımda olan fakat ülkenin ekonomik şartlarından ve global sıkıntı olan covid-19 dan sebep bir türlü gündemime alamadığım başka bir korku, endişe ve gerçekten bahsetmek istiyorum.

Deprem, uzun zamandır o kadar problem, yanlış ekonomik politika ve siyasi gelişmeler yaşadık ki, deprem konusunu bir türlü hatırlatamadım. 2020 yılının başından, bugüne 40’ın üzerinde ülkemizin her bir noktasında yaşadık bu gerçeği. Maalesef ki yazılı ve görsel basında şehitlerimizin haberleri gibi dipte, köşede ya da iç sayfalar da yer buldu. Çoğu zaman da yer bulamadı. O yüzden gündemimizden uzaklaştı. Bu konuda teknik bilgim ve birikimim yok fakat geçmişten çok acı tecrübelerim var. Korkularımı depreştiren ise hala önlem noktasında kayda değer bir gelişme ve bilgilendirme olmaması.

İnsanların, bir şeyleri korumak için verdiği yanlış kararlar ve akabinde bunu muhafaza etme isteği, gerçeklikten uzaklaşmamıza, daha fazla yanlış kararlar almamıza vesile oluyor. Hal böyle iken saçma sapan tartışma konuları, bunu takip eden siyasi kararlar, bu kararların neticesinde doğan sonuçlara kilitlenmiş bir zümre oluşuyor. Sosyal hayatta ya da sosyal medya da bir kavga, bir çekişme başlıyor. Asıl hedeften uzaklaşılmış, büyük bir sorun yine çözülmeden geride bırakılmış oluyor.

Hafta sonu gündeme bomba gibi bu tarz bir olay düştü. Beden eğitimi mezunu olan milli güreşçimiz Hamza Yerlikaya’nın Vakıfbank yönetim kuruluna atanması. Kendisi hali hazırda Cumhurbaşkanı başdanışmanı, bakan yardımcısı ve sporcu şeref aylığı alıyor. Aldığı maaşa takılmıyorum. İşinin uzmanlık gerektirdiği dallarda hizmet etsin, isterse on maaş alsın. Katkı sağladıktan sonra aldığı maaş önemli değil. Ama kamu bankasında (Pardon Ali babanın çiftliğinde) ne işi var. Ne görev ile getirildi tartışmasına girmek istiyorum, fakat bu esnada bu olay konuşulurken asıl hangi sorunlar örtbas ediliyor ona kilitlenmek istiyorum.

Daha öncede yazdığım gerçeklerden bir hatırlatmayı güncelleyerek yazmak istiyorum. İşsizlik! Geniş tanımlı işsizliğe, istihdamda gösterilen ama ücretsiz izinli 1.5 milyonu ve 3.5 milyon kısa çalışma ödeneği alan fiili işsizleri de eklersek, sayı 13 milyonu buluyor. Ülkede ki işsiz oranı % 40 civarına yaklaşıyor. Biz hala ekonomik paketten çıkan kredi teklifi ile emlak ofislerinde ve oto acentelerinin önünde kuyruklar oluşmasına teşvik oluyoruz. Haliyle bir şey sormak istiyorum. Bu krediler nasıl ödenecek? Allah uzun ömür versin, babamın alış veriş ile ilgili sık kullandığı bir özlü söz geldi aklıma “1.000 devenin 1 lira olduğunda, 1 liran yoksa alış veriş yapma, gün gelir 1 devenin 1.000 lira olduğunda paran olur alırsın der”.

İnşallah birilerinin kulağına küpe olur diyelim ve haftanın atasözünü şuraya bırakalım. “Acıkan ne olsa yer, canı yanan ne olsa söyler”

Bist100: Geçen hafta bahsettiğim desteklerin hepsini test eden bist100 hafta’ya 109.835 den başlayacak. Bu hafta ki dirençlerimiz, 110.475, 111.350, 112.200, 113.175 ve 113.850 olarak görünüyor. Desteklerimiz ise 109.200, 108.550, 107.500 ve 106.200 olarak karşımıza çıkıyor. İlk birkaç gün yön konusunda kararsız olacak olsa da yön sert olabilir.

DOLar: Geçen hafta 6.83 e doğru ataklar olacağını, üstüne çıksa bile geri çekileceğini yazmıştım. Nitekim öyle oldu ve DOLar’da bu hafta sonu karar haftası olacağını düşünüyorum. 6.83 altı ve üstü olarak gözlemleyeceğiz.

ONS ALTIN: Yön konusunda net bir karar verememiş olması, 1.700$ üzerinde tutunma çabası, işlem hacminin zayıflaması fırtına öncesi sessizlik olarak düşünülebilir. 1.745 $ üzeri ataklarda alımlar hızlanır ve yeni rekorlar getirebilir.

Hepimize bol bereketli ve sağlıklı iyi bir hafta diliyorum.