Yeni bir hafta başında yine beraberiz, Geçen hafta sizlere Türkiye’de bankacılık sektöründen bahsedecektim. Konu uzayınca başka derinliklere dalmıştık. Bu hafta biraz konuya girelim istedim. Yazdıklarımı okuduktan sonra biraz sorgulamanızı tavsiye ediyorum.

Malum 2020 yılının hemen başında dünya çapında bir salgın ile baş başa kaldık. Tüm devletler vatandaşına ekonomik destekler sağlarken, bizde ekonomik krediler sağlandı. Ülkemiz de tarihinde görülmemiş kazançlar sağladı özel bankalar. Kamu bankaları deniz, yemeyen domuz zaten. O yüzden kamu bankaları da ciddi zararlar yazdı. Hal böyle iken iktidarın faiz lobisi ile savaşı da boşa çıkmış oldu. Mevcutta dövizi baskılamak için türlü manevralar yapılırken, gevşemiş dövizi gereksiz siyasi söylem ve manevralarla tırmandırmak niye? Buna en güzel örnek; salgın döneminde geçen sene verilen nefes kredisi faiz oranı %7,5 iken, bu sene verilen nefes kredisinin faiz oranı %17,5 olarak karşımıza çıktı. Bu kadar mı peki! Tabi ki hayır, geçen sene banka komisyon oranı %0,3 iken bu sene verilende banka komisyon oranı %1 olarak gerçekleşti. Ey faiz lobisi, ey bankalar! Size bu desteği kim veriyor. Faizi ve komisyon oranlarını kim bu derece yükseltip vatandaşın kanını kene gibi emiyor demeyeceğim. Bunun hesabını muhalefet partileri sorsun. Soramıyorsa sandıkta vatandaş, soracak muhalefet getirecektir.

Uzun süre inşaat sektörü ile büyümüş olan ekonomimiz, şimdi ise harcama ve kredi ekonomisi ile büyüme yolunu deniyor. Ama bu büyümelerin hiç biri istihdam yaratmıyor, alım gücünü artırmıyor, üretimi desteklemiyor, tarım ve hayvancılığı geliştirmiyor. Sadece balon şişiyor, artık patlamak üzere olan balon gerildikçe geriliyor. Artık şans faktörü de bizimle değil. 2008 yılından sonra bir sürü etken global piyasaların aksine, bize hep fırsat ve imkan olarak karşımıza çıktı. Abd’de ki enflasyon ve 10 yıllık tahvil faizleri artık tersten esen rüzgâr misali yüzümüze kum fırtınası gibi gelmeye başladı. Bu saatten sonra ödenecek ekonomik maliyetler çok ama çok daha ağır olacaktır. Cuma günü S&P Türkiye’nin kredi notunu açıkladı. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standart & Poor’s Türkiye’nin kredi notu ve not görünümüne ilişkin güncelleme yapılmadığını duyurdu. Bir nevi pas geçti de diyebiliriz. Zati dipte olan notumuzu daha dibe çekmedikleri için rahatladık aslında. Hali hazırda yatırım yapılamaz notunun 3 kademe altındayız. Aslına bakarsanız ben bir şekilde kredi notunda bir yükselme ya da görünümde bir düzelme bekliyordum. Nedenini 2008 krizinin ana sebebi olan derecelendirme kuruluşlarının nasıl not artırdığını, kriz sonrası belgesellere ya da filmlere bakarak görebilirsiniz. Alınan rüşvetlerle isteyene istediği notu nasıl verdikleri abd kaynaklı belgesel ve filmler de çok seyrettik zamanında. Değişen bir şey olduğunu düşünmüyorum.

Geldiğimiz noktada her koyunun kendi bacağından asılacağı bir döneme giriyoruz. Salgında bir şekilde sona yaklaşılıyor. Salgın sonrası gerçek ekonomi ile yüz yüze kalacağız. İşte sorunlar asıl o zaman başlayacak. Görünmez ve göz ardı edilen sorunların hepsi gün yüzüne çıkacak. Aslında bizim iktidarı neye benzetiyorum biliyor musunuz? Salıncağa !!! Sürekli meşgulsün ama bir türlü ilerlemiyorsun. 10 sene, 20 sene veya 30 senede geçse olduğun yerdesin.

BİST100: Sizlere geçen hafta dört rakam vermiştim. Yukarıda 1.460 ve 1.478, aşağıda 1.434 ve 1.414 demiştim. Salı günü 1.460 ı test ederek başlamış olsak da, DOLar’dan kaynaklı satış gelmesi ile satışlar sertleşti. Aşağıda verdiğim rakamları kırarak 1.400 e kadar gevşedi. Çarşamba 1.392 görse de alımlar ile Cuma gününü 1.422 günün en yükseğinde kapattık. Artık bu piyasaları gaz veya petrol haberleri ile sürküle edemezsiniz. Piyasa kendi dinamikleri ve para babalarının gücüne geçti. Bu hafta Yukarıda 1.450, 1.460 ve 1.471’i takip edeceğiz. Aşağıda ise 1.400, 1.374 ve 1.350 takip edilecektir. Zor olduğu kadar, karışık bir haftaya giriyoruz.

DOLar: Geçen hafta sizlere “8,52 üzerine atmadığı sürece sorun yok. Her ne kadar baskı kurulmaya çalışılsa da 8,37 altında fiyatlama şart. Yoksa ortalık ana baba gününe döner. DOLar’da Salı akşamından sonrasına dikkat etmek lazım. Teknik analiz zamansal olarak bunu gösteriyor. İnşallah olumlu bir haber ile bu tekniği bozacak bir şey gündeme gelir.” demiştim. Nitekim Salı günü saat 16,00 dan sonra DOLar da hareket başladı ve hafta içinde 8,61 ile yeni rekor denedi ve haftayı 8,56 dan yaptı. Bu saatten sonra teknik analizin yapacağı bir şey kalmadı. Temel de çok çok olumlu haberler lazım. Yoksa DOLar’da görmediğimiz rakamları görebiliriz. Zamanında çok ama çok anlattım, zaman çabuk akıyor. Maalesef her seferinde haklı çıkmaktan üzülür oldum.

ONS ALTIN: Evet geçen hafta bahsettiğim 1.900 üzeri hareket geldi ve 1.912 $ görüldü. Bu Hafta yükseliş devam edecek bile olsa, daha da yükselmek için teknik bir geri çekilme yaşanacak. Bunu artık haber, emtia fiyatları ve abd verileri belirleyecek. Gevşemenin 1.950$ ı test ettikten sonra olmasını beklerim. Ama sarışın her halükarda yoluna devam edecektir.

Hepimize bol bereketli sağlıklı, mutlu, huzurlu ve iyi bir hafta diliyorum.