Ailesine mektup yazarak yolculuğu hakkında bilgi veren Gökova, annesine olan duygusunu “Dünyayı gezmek için yola çıktım. En zorunu GÖBİ çölünü seçtim ki bundan sonraları kolay olsun. Sonra ki hayalim bir tekne alıp dünyanın

Sudan görülebilecek güzelliklerini görmek. Bana bu imkânı tanıyan anneciğime minnettarım” sözleriyle dile getiriyor

Sevgili Anneciğim ve Babacığım,
 Uzun zamandır bir mektup yazıp sizleri aydınlatmak istiyordum… Şimdiye kadar kısada olsa bir şeyler yazıp, kartlar attım. Tabi ki belli bir adresim olmadığı için sizden tek satır gelemedi. Her neyse, koşulların uygunsuzluğu nedeniyle mektuplaşamamak, sizden bir şeyler duyamamak tabi ki üzüyor beni. Benim sizden duymak istediğim sağlık ve sıhhat haberlerinizdir. Tahminimce de sizin de benden duymak istediğiniz aynı şey olup birde yanı sıra  benim ne yapıp ettiğime dair olan merekınızdır...
Şimdi; Sevgili babacığım ve anneciğim Yaratandan dileğim ;Bu satırları yazdığım andaki sıhhatimin sizler de de olmasıdır. Bu dileğim size benim sıhhatim hakkında yeterli malumatı vereceğini umuyorum.
 Sizler için merak konusu olduğunu bildiğim bir diğer meselede, bu süreçte neler yaptığımla ilgilidir… Bu konuda sizi aydınlatmak isterim. Sizlerden, yani Türkiye’den ayrıldığım andan başlayacak olursam kısaca şöyle özetleyebilirim;


İsviçre, Zürih’e geldiğimde Goethe Enstitü’nde Almancanın ikinci kademesini bitirdim. Bu süre zarfında hiç çalışmadım. Yalnız Türkiye’den getirdiğim, küçük ipek Hereke halılarını sattım. Sonra ki zamanda da  çalışmadım. Buradaki arzum para kazanmaktan ziyade Avrupa ve Avrupa’nın sunduğu  olanaklardan bir şeyler öğrenmek ve istifade etmek, aynı zamanda da dünyayı tanımaktı.  Azda olsa Avrupa’da ticaret hayatının işleyişini deneyimledim. Aklımı kullanarak para kazanmanın türlü yollarını öğrenmiştim. Değil daha sonra öğreneceklerim, şu ana kadar öğrendiklerim ile bile gayet kolay para kazanabilirim…..Ama şu yaşımda ki dimağımı ve sıhhatimi her zaman bulamam. Bilmem anlatabildim mi? Belki tasvip edecek, belki de etmeyeceksiniz. Ama ben bu yolu seçtim.
Sıhhat ve genç dimağa sahipken çok şey öğrenip çok yerler görmek istiyorum. Sıhhatim ve görerek öğrendiklerimle gelişen zihnimin yeterli seviye ye geldiğini hissettiğimde deneyimlerimi de önüme katarak para kazanmak ve biriktirmek istiyorum. Bunları gerçekleştirirken de ,soyadımı devam ettirmek, soyadımı taşıyabilecek kişiyle de geleceğimize dair bir endişe taşımadığım vetüm bunlara kendimi hazır hissettiğim anda da  o kimseyle hayatımı birleştirmeyi düşünüyorum.
Şimdi karadan, dünyayı gezmek için yola çıktım. En zorunu GÖBİ çölünü seçtim ki bundan sonraları kolay olsun. Sonra ki hayalim bir tekne alıp dünyanın sudan görülebilecek güzelliklerini görmek. Bana bu imkânı tanıyan anneciğime minnettarım ve ömür boyu da minnettar kalacağım.
Planladığım yolculuk buraya kadar olması gerektiği ve de düşündüğüm gibi devam etti. Ancak tahminlerimden daha enteresan geçiyor.
Yeni memleketler, dinler ve kültürler görmek, yeni insanlar tanımak hakikaten çok güzel bir şey. Mesela, Fas’ tan Cezayir’e girerken bu huduttan geçen ilk Türk olduğumu söylediler. Adımın Mustafa oluşu onları daha da neşelendirdi…Onlara birde ‘’ Kelime-i Şehadet’’ getirdim, adamlarşakın bir biçimde ‘’sen Arapça biliyorsun da neden konuşmuyorsun?’’ diye arapça konuşmam için ısrarcı oldular. Onlara yemin vererek, sadece bazı süreleri bildiğimi ve aslında Arapça bilmediğimi söyledim. Sonra  onlar bana, Türkiye’de kaç milyon insan yaşadığını ve şu anki Kralın kim olduğunu sordular.
Ben, Fas ve Cezayir arasında çok büyük bir fark gördüm. Fas, bildiğimiz gibi hala Krallıkla idare ediliyor. Cezayir de ise on senelik bir Cumhuriyet hayatı var. Burada, hala harpten kalma yıkık binalar ve bilhassa tahrip edilmiş köprüler görüyoruz. Bugün burada, size verdiğim adrese (Türk Konsolosluğu) gittim. Bana mektubunuz var mı yok mu diye soracaktım.
Adamlara, ‘’Selam ün aleyküm’’ dedim. Selamımı aldılar ve başladılar Fransızca konuşmaya. Onlara Türk olduğumu söyledim,önce inanmadılar,sonra
- Sahi mi yahu….Siz Türk müsünüz buyurun oturun dediler…

Onlara
- Afedersiniz, ben aileme mektup yazabilmeleri için buranın adresini vermiştim. Acaba benim adıma gelen bir mektup var mı? Diye sordum.
- Ah kardeşim.. Ben geçenlerde bir trafik kazası geçirdim, yerime başkası bakmıştı ne yapsak ki?
Bende ‘zararı yok’ diyerek, onlara yeni bir adres verdim. Bir mektup gelirse eğer, yeni adrese yollamalarını rica ettim. Sonra adama burada hiç başka Türk olup olmadığını sordum…
- Yok kardeşim, bizde buraya şanssızlığımızdan düştük. Ne iş ne güç, emekliliğime de daha üç sene var, aaahhh ahhh….. dedi.
Biraz hoşbeş ettikten sonra, ona;
- Sahi aklıma gelmişken, benim askerlik ihtiyat yoklamasını yapabilir misiniz? Sorusunu sorma gafletinde bulundum.
Bana az önce işsizlikten şikâyet eden Konsül Bey;
- Ah kardeşim yaparız ama hemen olmaz. Yukarıda yapılacak bir sürü iş var, işimiz başımızdan aşkın. Demezler mi!
- Zararı yok  ben beklerim..
- Ne kadar bekleyebilirsiniz ki?
- Siz bu işi yapıncaya kadar beklerim. Ne kadar sürer ki?
- Nasıl desem, size bir hafta diyeyim ama beklemenize değmez, bunu gideceğiniz yerde yaptırsanız daha iyi olur.
- Anlaşıldı beyefendi, dedim ve ona bütün içimdekileri anlatan bir ses tonu ile de
- Eyvallah….diyerek ayrıldım.

Şimdi Babacığım sizden ricam,
Afrika haritasını açıp, hangi yol üzerinden gidip nerelere gideceğime bakıp, bu yerler hakkında anneme biraz malumat vermeniz ve benim uğradığım  bu yerleri ismen bilmenizdir.
Birde size, Lagos’ da bir adres veriyorum. Burası, bu seyahatimizin son durağı olacak. Ben güzel haberlerinizi bekliyorum.

 Sağlıcakla kalın.

  • Sevgiler



    Cezayir’i arkamızda bıraktığımızda, arabamızın km si….İsviçre’den buraya kadar 7,778km yaptınız diyordu. Bunu 950 km Nijer yolları takip edecek Lagos’a vardığımızda ise kilometremiz 9,900 olacak. Yani, dünyanın dörtte biri kadar yol gitmiş olacağız.

    Zürihten çıkış. 10.04.1973
    Paris. 14.04.1973
    Madrid. 21.04.1973
    Cebelitarık. 26.04.1973
    Afrika. 27.04.1973
    Fas. 29.04.1973
    Casablanca. 10.05.1973
    Melilla. 14.05.1973
    Alger. 22.05.1973
    Ghardaia. 25.05.1973
    İnsalah. 01.06.1973
    Tamanrastet. 09.06.1973
    Agades ( Nijer)14.06.1973
    Lagos. 23.06.1973

    Bugün Cezayir baş şehri Cezayir’deyiz. (Bu arada Cezayir, Arapça’da adalar demekmiş)
    Geniş meydanları olan güzel ve modern bir şehir. Sonra Ghardia, İn salah, Tamanrasted,
    Agades ve Lagos. Yani, üç dört hafta sonra Gobi çölünü geçmiş olacağız. Mektubumun arka tarafında, yolumuzu Afrika şeması üzerinde gösterdim. Adresi de not ettim. Size bu kez İsviçre Konsolosluğunun adresini veriyorum. Daha ciddi çalışıyor olduklarını umuyorum. Gobi çölünü geçişimi merak etmeyin. Bütün kumanya, rezerve ve hazırlıklar yapılmıştır.
    Şimdi, Anneme ve Anneanneme, dayım hakkında malumat vermek istiyorum. Beraber Mısır seferini yaptıktan sonra, dayımın mali durumu hali ile düzeldi. Ayrılırken elini öptüm. Benimle uzun uzun konuştu. Kendisi İsviçre’de on yılı doldurduğu için, İsviçre devleti ona bütün vatandaşlık haklarını veriyor. O da, bir oto tamirhanesi açmak istiyor. Bana

 - Gitmene taraftar değilim, ama karar vermiş ve bu kadar hazırlık yapmışsın. Güle güle git, güle güle gel. Ben, burada bir dükkân açmak istiyorum. Sen burada, hiçbir Türk’e kötü bir laf söylememiş, kimseden beş kuruş borçta almamışsın. Seni burada bütün Türkler ve arkadaşlar seviyorlar. Aferin, yapmak istediğin şeyleri yap ve buraya gel. Bu dükkânı, senin için açacağım. Hayallerimi yıkma…
Bende;
- Dayıcım, ben karar vermişim, hazırlık yapmışım ama bana gitme dersen gitmem. Şu an vaz geçebilirim. Ne çıkar… Dedim, o sevindi.
- Git, önce kendi hayallerini gerçekleştir. Bana bol bol kart at yeter. Sağlıcakla git ve sağlıcakla gel… Dedi ve biz öpüşüp ayrıldık.

  Durum böyle. Gobi Çölü dönüşü, size de sorarım, bu işe girip giremeyeceğimi. Lagos’taki adresimi ablama ve kardeşlerime verebilirsiniz. Sizlere yazmaya doyamıyorum. Size yazarken, annemi, babamı, anneannemi, ablamı, Kemali görür gibi oluyorum. Ben yazdıkça sanki sizler her harfin üzerinde oynaşıyorsunuz. Ama şimdi bu sayfa da olmasa da diğer sayfada mektubumu maalesef bitireceğim. Şimdilik, sizlerin ellerinden, ablamın ve Kemal’in gözlerinden öper, hepinize sağlık, mutluluk ve afiyetler dilerim. Sevgiler… Cumhur

Editör: TE Bilişim