Bu bağışı yapmayanları, puanları ve sair başvuru şartları uygun olsa bile öğrenci kabul etmiyor,

Bu bağışı ve fazlasını yapanları ise puanları yetmese, sair şartları tutmasa bile öğrenci olarak kaydediyordu.

Haberi ilk yapan internet gazetesi ve ondan alıntı yapan gazetelere göre bu bir suçtu.

Suçtu çünkü;

5072 Sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları İle İlişkilerine Dair Kanun’un 2. Maddesi açıkça “Dernek ve vakıflar kamu kurum ve kuruluşlarının sundukları hizmetlerle ilgili olarak gerçek ve tüzel kişilerden ücret, bağış, katkı payı ve benzeri adlar altında herhangi bir karşılık alamaz” diyordu.

İddiaya göre; rektörlük, bu maddeyi ihlal ediyor, öğrencileri kayıt ücreti dışında bir derneğe bağış yapmalarını zorunlu tutuyordu.

Malumunuz haber kaynağı olarak da MÜSİAD Endonezya Temsilcisi olduğu iddia edilen Mustafa Aslan'ın yaptığı suç duyurusu gösterildi.

Mustafa Arslan, Endonezya özelinden yola çıkmış, belli ki Endonezya'dan gelen öğrencilerin kendilerine bir şekilde ulaşması sebebiyle harekete geçmişti.

Aynı haberin içeriğinde, birinci derece deprem bölgesinde yer alan üniversitenin binaları için ayrılan paralar, rektörlük tarafından kantin yapımı için kullanıldığı ve bunun yanı sıra Siyasal Bilgiler Fakültesinin zemin katındaki kantine kapı açmak için binanın perde betonlarının kesildiği iddiaları da vardı ama ben bugünlük sadece bağış konusunu ele alacağım.

Evet iddialar buydu…

Akabinde Sakarya Üniversitesi, biraz da tekzip mahiyetinde bir açıklama yaptı.

O açıklamanın  “Uluslararası Öğrencilerden Zorunlu Bağış İstenmesi” haberi ile ilgili kısmına göre;

Üniversitemizin Uluslararasılaşma alanında kaydettiği bu olumlu mesafeye rağmen, tamamen algı oluşturmaya ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir habermiş…

“MÜSİAD Endonezya temsilcisi olduğunu söyleyen Mustafa Aslan adlı kişinin iddiaları yalanmış…

Kaldı ki, öyle birisi yokmuş…

MÜSİAD Endonezya temsilcisi MÜSİAD web sayfasında da görüleceği gibi başka bir kişiymiş…

Henüz açılmış bir soruşturma da yokmuş, olup biten hepi topu Yükseköğretim Denetleme Kurulu’nun, iddialarla ilgili olarak üniversiteden bilgi ve belge talebinde bulunmasıymış…

Üniversite, öğrencilerden bağış talep etmemekte, başvurular internet üzerinden alınmakta, evrak üzerinden değerlendirme yapılmakta ve asil ve yedek kabul bilgileri herhangi bir mülakat olmadan aday öğrencilere internet üzerinden duyurulmaktaymış…

Üniversitemiz uluslararası öğrenci başvuru ve kabul süreçlerini dikkatle ele almakta olup ‘uluslararasılaşma’ hedefini gerçekleştirmek için çabalarını sürdürmekteymiş!!!

Ha, çok da başarılı olmuşlar bu konu ki açıklamalarına bakılırsa;

Yükseköğretimde uluslararasılaşma hedefine uygun olarak uluslararası öğrenci sayısını ve niteliğini artırmaya büyük önem vermişler,

Bu konuda ciddi planlamalar yapmış ve çaba sarf etmişler,

Bu yıl yurtiçi ve yurtdışında kendi YÖS sınavlarını dahi gerçekleştirmişler,

Ve bu çabalarının karşılığını da uluslararası öğrenci sayılarını üç yılda yaklaşık dört kat arttırmışlar…

Bu demek oluyor ki topladıkları bağış miktarı da epey büyük…

2020 öğrenci kaydı 1263’e yükseldiğine göre, siz bunu en az 500 dolarla çarpın, gerçekten büyük para…

Niye en az 500 dolar diyorum, çünkü benim ulaştığım bilgilere ve bu bilgi kaynaklı iddialara göre, onların o 500 dediği, 500 dolar ile sınırlı değil…

Şartları tutanlardan evet 500 dolar alınmış ama ya tutmayanlar?

İddialara göre; bütün şartlara haiz olanlardan 500 dolar zorunlu bağış isteniyor.

Vermemekte direnenler ‘paranız yoksa hadi başka kapıya’ denilerek kamusal hakları engellenebiliyor.

Öbür yandan da puanı ve sair şartları tutmayanlara gelince ‘siz parayı basın, gerisi kolay’ metodu uygulanıyor…

Yani iddialara bakılırsa bizim üniversite yurtdışından okumak için gelen öğrencilere ‘ne kadar para, o kadar köfte’ anlayışı ile yaklaşmış.

Sizin anlayacağınız Rektörlük, doğruları söylemiyor…

Hoş, açıklama diye gönderdikleri metin, bir şeyleri açıklamak gibi bir iddia içermiyor. Aksine bir şeyleri örtmek için yapılan sözde açıklamadan ibaret…

Bütün bunları niye söylüyorum, çünkü iddiaların sahibi olan Mustafa Arslan’a ulaştım, konuştum.

Aldığım bilgiler ve gerekirse bu bilgilerimi destekleyecek olan belgelerim var.

İşte bütün bunlara binaen diyorum ki; Üniversite yönetimi doğruları söylemiyor.

İşin aslı, bir sonraki yazımda…

Editör: TE Bilişim