Marmara Üniversitesi'nden girişimci akademisyenler, Türkiye'nin tohumda dışa bağımlılığını azaltacak teknolojiler geliştiriyor.

Ayçiçeğinde klasik yöntemlerle yaklaşık 15 yıl zaman alan ıslah süresini, geliştirdikleri teknolojiyle 5 yılın altına indiren akademisyenler, ayçiçeği tohumunu kısa sürede genetik olarak yüzde 100 saf hale getirmeyi başardı.

Projenin sonucunda elde edilen başarının ticarileştirilmesi için ise Marmara Üniversitesi İnovasyon ve Teknoloji Transfer Uygulama ve Araştırma Merkezi (MİTTO) Müdürü Prof. Dr. Ahu Altınkut Uncuoğlu, aynı üniversitede Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yıldız Aydın ve Biyomühendislik Bölümü Doktora Öğrencisi Yunus Emre Aktaş, MİTTO'nun katkılarıyla ve TÜBİTAK'ın desteğiyle bir biyoteknoloji şirketi kurdu. Böylece bu başarı hem Türkiye'de, hem de dünyada ticari uygulama açısından ilk örnek oldu.

Akademisyenler, Almanya ve Fransa'dan tüm dünyaya tohum ithalatı yapan en önemli iki uluslararası şirketle anlaşma imzaladı.

Çalışmayla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Ahu Altınkut Uncuoğlu, "Yaklaşık 25 yıldır bitki biyoteknolojisi alanında çalışan akademisyen tabanlı bir ekibiz. Çok uzun yıllar TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, Gen Mühendisliği Biyoteknoloji Enstitüsü, İstanbul Üniversitesi Biyoloji Bölümü gibi bize alt yapı sağlayan temel akademik birimler oldu. Bunun yanı sıra Tarım Bakanlığı ve ilgili enstitüleriyle çalışmalar yaptık. Özellikle bu çalışma nezdinde Trakya Tarımsal Araştırma Enstitümüzle beraber çalışmalar yürüttük. Aslında bu çalışmanın en temel noktası, TÜBİTAK'tan desteklenen 1001 kodlu akademik bilimsel projelerdir. Çalışmamız bu şekilde başladı. Çalışma tamamlandıktan sonra acaba bir spin-off'a (filiz işletme) dönüştürebilir miyiz diye düşündük. Bu süreçte MİTTO'dan çok büyük destek aldık. TÜBİTAK'tan aldığımız destekle çalışma arkadaşım Prof. Dr. Yıldız Aydın'ın emek ve katkılarıyla doktora öğrencimizle bir spin-off kurulmuş oldu. Bundan dolayı çok mutluyuz. Bu kurulmanın ötesinde de taahhüt ettiğimiz çıktılardan en temeli saf tohum üretimiydi ve biz buna ayçiçeğiyle başladık. Çünkü ülkemizin çok önemli  ve stratejik bir endüstriyel bitkisi. Bu süreç aslında sektörden gelen taleplerle sahada katkı vermeye başladı. Sonrasında da bu katkı uluslararası platforma döndü" dedi.

"10-20 YIL SÜREN ISLAH SÜRESİ 5 YILA DÜŞMÜŞ OLDU"

Bu başarıyı nasıl bir yöntemle elde ettiklerini anlatan Prof. Dr. Yıldız Aydın ise, "Projenin ekseninde ayçiçeği bitkisi var. Tabii ki bildiğiniz üzere ayçiçeği tarımını olumsuz yönde etkileyen canlıya bağlı ya da canlı dışında bir takım faktörler var. Bu anlamda halk arasındaki ismiyle canavar otu ön plana çıkıyor. Ciddi bir ayçiçeği zararlısı. Buna dayanıklılığın artırılması isteniyordu aslında. Bu projedeki hedefimiz buydu. Bu ve benzeri amaçlarla ayçiçeğini iyileştirmek için hem ülkemizde hem dünyada ağırlıkla yapılan iş hibrit ıslahı. Bu oldukça uzun yıllar alıyor. 10-20 yılları alabilen bir süreç. Tabii bu süreç hem uzun zaman gerektiriyor, hem ekstra maliyet getiriyor. Bizim yaptığımız teknolojiyle bu süreci kısalttık. Bitkilerde ıslah sürecinde hibrit hatlar kullanılıyor. Bu hatlar da ilgilenilen tarımsal özellikleri taşıyan hatlar. İşte bu hibrit hatlar eğer yüzde yüz saf hale getirilirse, ıslahta ihtiyaç duyulan olmazsa olmaz başlangıç materyalleri elde ediliyor. Bu uyguladığımız teknolojiyle ihtiyaç duyulan hatları bir yıl gibi kısa sürede elde ediyoruz. İş burada bitiyor diyemem, bizim elde ettiğimiz bu hatların klasik ıslah metotlarına sağladığı katkı yönüyle olayı değerlendirmek lazım. Bu açıdan baktığımızda gerçekten oldukça avantajları olan bir yöntem diyebilirim" ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilişim