Geçtiğimiz günlerde 66 yaşında hayata gözlerini yuman Kıbrıs Gazisi Şakir Sipahi’nin yaşam hikâyesi, boğazları düğümleyecek cinsten. Hayatındaki tüm olumsuzluklara rağmen devlete bile yük olmamak için ne hastaneye giden ne de maaşını alan Sipahi, kendi başına onuruyla yaşadı, onuruyla öldü. Sipahi’den geriye yalnızca iki göz odalı barakası kaldı…

Adapazarı’nda yaşayan Kıbrıs Barış Harekâtı gazisi Şakir Sipahi, 66 yaşında hayatını kaybetti. Sipahi’nin onurlu yaşam hikâyesini, gazetemiz yazı işlerinden Nurettin Eryılmaz sizler için araştırıp yazdı.

GAZİLİK MAAŞI KİMSESİZ ÇOCUKLARA

Akıncılar Mahallesi’ndeki evi Marmara depreminde yıkılınca 16 yıl tek gözlü tahta barakada yaşadı. Ömrünün son 3 yılında da derli toplu iki göz odalı ve tuvalet dahil bir prefabrikte ikamet eden gazi Şakir Sipahi, yaşam şartlarına rağmen hayatı boyunca gazi aylıklarını hiç kendisi kullanmadı, hepsini kimsesiz çocuklar için devlete bağışladı. Devletin vereceği evi de kabul etmeyen Şakir Sipahi, devlet dâhil hiç kimseye yük olmamak için kendi imkanlarıyla, onuruyla yaşadı ve onuruyla öldü.

‘DEVLETE YÜK OLMAYAYIM’ DERDİ

Gazi Şakir Sipahi’nin ablasının oğlu olan Sebahattin Sabit, dayısını şu cümlelerle anlattı:

“Gaziliğin ardından gelince bir süreç içine girdi. Mesleği saatçilikti. Kalfaydı. Saatler elektroniğe dönünce işleri sekteye uğradı, oradan biraz canı sıkıldı. Ailesel sorunu vardı, o nedenle sevdiğini alamadı. Hiç evlenemedi, çoluğu çocuğu yok. Sıkıntılarını hiç kimseye yansıtmazdı. ‘Herkesin işi var, herkes işine baksın’ derdi. Öyle ki; ağabeyi, diğer dayım ölünceye kadar depremden 2005’e kadar maaşını aldı. Vekâlet vermiş. Daha evvelden gazi maaşı için de ‘Hadi maaşını al’ deyince ‘Benim ihtiyacım yok ki, devletimin olsun’ diyordu. Vasilik içinde imzalardan kaçıyordu. Doktora gitmek istemiyordu. ‘Hiç bir şeyim yok, devlete yük olmayayım’ derdi. Kendi halinde kimseye yük olmadan, kimseden bir talepte bulunmadan yaşayıp gidiyordu. Gazilik maaşını hiçbir şekilde alıp kullanmadı.’

ZORLA HASTANEYE GÖTÜRDÜK

“Yolda dayımı geçerken görüyorduk, zor yürüyordu. Çarşıda gittiği yerde onu görenler arayıp bize söylediler. ‘Sanırım kalp sorunu var’ dediler. Biz dayımı akşama biraz zorladık hastaneye götürdük. Doktor muayene etti, ‘Nabız yüksek, kalp baya yorgun’ dedi. İki üç tane iğne yaptı orada nabzın inmesi için. O gün için rahatladı, açıldı. Sonraki günlerde akşamları gelerek ilaçlarını takip ediyorduk. Diğer dayı çocukları da ilgileniyor, bakıyordu. Cumartesi günü yeniden kontrole gidecekti ama maalesef kaybettik.”

AKLI HEP ARKADAŞLARINDAYDI

“Depremde evi yıkıldı. O süreci ben tam olarak bilmiyorum ama devletten ev için hiçbir talebi olmadı. Devlete yük olmak istemedi hiç. Eskiden bazen konuşurdu, Kıbrıs Barış Harekâtı’nda, oraya gittiklerinde insanların çok mağdur olduğunu, Türk askerini görünce büyük sevinç yaşadıklarını anlatırdı. Oradaki harekâtta yanındaki çok asker arkadaşı ölmüş. Kendisi karnından ve bacağından vurulmuş. Yaralanınca yurda dönmüş, tedavileri burada sürmüş. Aklı hep yaralı ve ölen arkadaşlarındaydı. Kıbrıs gazisi arkadaşları bazen yanına gelip ziyaret ederlerdi, ‘Derneğe gel, üye ol’ derlerdi ama o gitmiyordu.”

ONURUYLA YALNIZ ÖLDÜ

Gazi Şakir Sipahi’nin uzaktan akrabası olan Hamit Salih ise Sipahi için şunları söyledi:

“Şakir Ağabey çok iyi biriydi. Kendi halinde, sakindi. Devlete yük olmazdı. Gazilik aylığını dahi almıyordu. Ailevi durumu ve sevdiğiyle evlenememesi, işlerinin iyi gitmemesi kendini içine kapattı. ‘Siz işinize bakın, iyiyim ben’ derdi. Kimseye yük olmadan onuruyla yanız öldü.”

SAVAŞTAN BERİ TEK BAŞINA

Gazinin kardeşinin eşi Mihriye Sipahi ise şu ifadeleri kullandı:

“Gazi Şakir, eşimin kardeşiydi. Kıbrıs savaşından geldikten sonra kendi başına yaşıyordu. Kendi işini kendi yapıyordu, kimseyle hiç konuşmuyordu. Gazilik maaşını hiç almadı. Depremden sonra barakada yaşıyordu. Burada barakada öldü. Sanırım kalbinde sorunu vardı.” Nurettin ERYILMAZ

Editör: TE Bilişim