Ferrero Değerli Tarım Teknik Uzmanı ve Ziraat Mühendisi Gürkan Kadıoğlu, bu dönemde yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

Zirai Don

İlkbahar sezonu başlarken, çiftçilerin yapması gereken ilk şey meteorolojik verileri takip ederek, zirai don erken uyarılarına dikkat etmektir. Çünkü ilkbaharda yaşanan zirai donlar, fındık bitkisinin verimini düşürebilecek en tehlikeli çevresel faktörlerden biridir.

Zirai donun olumsuz etkilerine engel olmak için fındık çiftçilerinin uygulayabileceği birkaç pratik yöntem vardır. Bunlardan ilki, bahçenin hakim noktalarında daha önceden hazırlanan sap-saman, lastik gibi bol duman veren maddeleri yakmak, diğeriyse hafif, kullanımı kolay dumanlama yapan cihazlardan yararlanmaktır.

Gübreleme

Fındık bahçelerinden kaliteli ve verimli ürünler elde etmek için ilkbahar mevsiminde yapılması gereken bir diğer uygulama da gübrelemedir. İlkbaharda gübreleme yapılırken toprak analizi sonuçlarına göre hareket etmek gerekir. İlkbahar mevsiminde Azot, Fosfor ve Potasyum ağırlıklı, Bor, Çinko ve Magnezyum içeren kompoze gübreler kullanılabilir. Kompoze gübreler, mart ayından başlayarak, bitki kök faaliyetlerinin yüksek olduğu Nisan ayına kadar toprağa verilmiş olmalıdır. Özellikle Bor, Çinko ve Magnezyuma, tomurcukların patladığı, döllenmenin ve yaprakların gelişmekte olduğu dönemde daha fazla ihtiyaç duyulur. Bu nedenle, bu elementlerin kompoze gübreler ile birlikte toprağa verilmesi daha doğrudur.

İlkbahar mevsiminde unutulmaması gereken işlemlerden biri de azotlu gübre uygulamasıdır. Bu dönemde yapılacak olan azotlu gübreleme kalsiyum nitrat formunda olabilmektedir. Kalsiyum genelde fındık arazilerinde eksikliği sıkça görülen önemli bir besin elementidir. Bu gerek topraktan gerekse yapraktan yapılacak uygulamalarla giderilebilir. Kalsiyum Nitrat 2 besinli ve suda çok çabuk çözünen, bitkilere yarayışlı olan ve bitkiler tarafından hızlı alınan bir gübredir. Kalsiyum Nitrat uygulanmadan önce yapraktan mutlaka Bor, Çinko gibi kalsiyumun alımını hızlandıracak iz elementlerin verilmiş olması gerekir. İşlem, her zaman olduğu gibi toprak analiz sonuçları temel alınarak yapılır. Kullanılacak Kalsiyum Nitratın, çapalama yöntemlerinin herhangi biri ile toprağa karıştırılarak verilmesi gerekir. Gübre, düz ve eğimin az olduğu bahçelerde taç iz düşümüne, eğimin fazla olduğu bahçelerde ise ocağın alt kısmına, hilal şeklinde uygulanmalıdır.

Toprak analiz sonucunda belirtilen azotlu gübre miktarının yarısı, kök faaliyetlerinin arttığı Nisan ayında, diğer yarısı da mayıs ayında kullanılmalıdır. Bitkiye verilen azotlu gübrenin miktarı da oldukça önemlidir. Fazla verildiği takdirde uç kurusuna, kuvvetsiz büyümeye, hastalıklara karşı ve dona karşı direnç azalmasına, meyve kabuğunun kalınlaşmasına ve tanelerin küçülmesine neden olur.

Fındık çiftçilerinin doğru bildiği yanlışlar arasında en yaygın olanı, eğimli arazilerde gübrelemenin ocağın üst kısmına uygulanması gerektiğine dair kanıdır. Oysa, eğimin olduğu bölgelerde bitkinin kök yapısı ocağın alt kısmına gelir. Bu nedenle, ocağın üst bölgesine yapılan gübrelemenin büyük kısmı bitkiye ulaşmaz. Hatta bu hata, o güne kadar sarf edilen emeklerin tamamının boşa gitmesine neden olur.

Dip Sürgün ve Yabancı Ot Temizliği

Fındık bitkisi, ilkbahar mevsiminde dip sürgün ve yabancı otların temizliğine de ihtiyaç duyar. Fındık çiftçileri tarafından genelde hasada yakın dönemde yapılan dip sürgün temizliği, aslında çok geç kalınmış bir uygulamadır. Dip sürgünlerin temizliği için doğru zaman azotlu gübre uygulaması yapılan bahar mevsimidir. İşlem gübrelemeden önce ya da gübrelemenin hemen sonrasında yapılmalıdır. Çünkü dip sürgünleri gübrelere daha hızlı ulaşırlar. Dip sürgünlerinin doğru zamanda temizlenmemesi, meyve oluşumunu arttırmak isteyen ana dalların besin alımını önemli ölçüde engeller. Zararlılara ve hastalıklara yuva olabilen dip sürgünleri, tüm bu nedenlerle mayıs ayını geçirmeden temizlenmelidir.

Hastalık ve zararlılara yuva olabilen fındık bitkisinin, su ve besinine ortak olan yabancı otların temizlenmesi de son derece önemlidir. Yabancı otlarla yılda en az 2 kez tohum bağlamadan önce biçme veya herbisit yoluyla mücadele etmek gerekir.

Külleme Hastalığı

Fındık bitkisi ilkbahar döneminde külleme hastalığıyla da karşılaşabilir. Son yıllarda çiftçiler tarafından da bilinen ve kesinlikle mücadele edilmesi gereken bu mantar hastalığı, kalite ile verimi oldukça etkiler. Bitkiye ulaşan güneş ışığının ve hava sirkülasyonunun yeteri kadar olması durumunda hastalığın şiddeti ve yayılışı daha az olmaktadır. Hastalık, kışı yere dökülen yapraklarda geçirdiği için bitki artıklarının temizlenmesi büyük önem taşır. Koruma ilaçlamaları ise yapraklar 1 liralık madeni para büyüklüğüne geldikten sonra yapılmalı ve periyodik olarak devam etmelidir. Bu yöntem, hastalığın getireceği zararları büyük ölçüde azaltır. Erken mücadele başarı şansını yüksek oranda arttırır.

Fındık Kurdu

Bu mevsimde karşılaşılan bir diğer zararlı ise, fındık kurdudur. Erginler mayıs ayı içinde çıkışlarını tamamlar. Fındık mercimek tanesi iriliğindeyken, ergin dişiler ortalama 42 adet olan yumurtalarını fındık tanelerinin içine bırakırlar. Bahçedeki yoğunluğunu tespit etmek için sabahın erken saatlerinde ocak altına beyaz örtü serilir ve dallar silkelenir. Bahçeyi temsil edecek olan 10 ocakta 2’şer taneden fazla zararlı görüldüğü taktirde hızlı bir şekilde ilaçlama yapılmalıdır. Bir sonraki uygulamaysa, zararlı yoğunluğu dikkate alınarak, ilaçlamanın ardından 15 gün geçtikten sonra tekrar edilmelidir. Gelişmiş bir ergin yaklaşık olarak 1 dekarda 4,2 kg fındık kaybına neden olabilmektedir.

Dalkıran

Dalkıranlar, mart ayı başından itibaren, sıcaklıklar 18 – 20 santigrat dereceye ulaştığında, sağlıklı olan dallara yeni galeriler açmaya başlarlar. Dallara açtıkları giriş deliğinden bitki öz suyu sızar ve ağaç gövdelerinde siyahımsı izler bırakırlar. Dalkırana engel olmak için ergin çıkışlarının görüldüğü dönemlerde, bahçenin belirli bölgelerine tuzaklar asılır, aynı zamanda zararlının olduğu dallar budanarak bahçeden uzaklaştırılır. On dalda üç yeni galeri gözlemlendiği takdirde, hızlı bir şekilde ilaçlama yapılmalıdır.

Kozalak Akarı

Bahar döneminde de sıkça karşılaşılan kozalak akarına engel olmanın ilk yolu kış mevsiminde kozalakların toplanıp bahçedeki uygun yerlere küçük yığınlar halinde bırakılmasıdır. Çiftçiler tarafından mücadelesi yapılmaması durumunda fındık zararlıları içinde en önemlilerinden birisidir. İlkbahar mevsiminde de mücadele etmek gerekir. Fındık çiftçileri tarafından “gül” olarak da adlandırılan bu deformasyon için, zararları bilinmesine rağmen, çoğunlukla herhangi bir önlem alınmamaktadır. Kozalak akarı, nisan ayının ortalarından itibaren sürgün uçlarındaki yeni meyvelere ve yaprak gözlerine geçmeye başlayarak çoğalır ve gözlerin yapısını bozarak verimi azaltır. Bir dalda 5 adetten fazla görüldüğünde mutlaka kimyasal mücadele yapılmalıdır.

Yapraklardan Gübreleme ve İz Element Takviyesi...

Fındık çiftçileri tarafından bahar döneminde de uygulanması gereken yaprak gübrelemesi, bitkinin topraktan yeteri kadar elde edemediği ve düşük miktarlarda ihtiyaç duyduğu besin elementlerinin periyodik olarak alınması için gerekli bir işlemdir. Özellikle Bor, Çinko ve Magnezyum gibi besin elementlerinin Mart ve Nisan aylarında bitkinin durumu da göz önünde bulundurularak ilk uygulaması yapılabilir. Yaprak gübrelerinin karışılabilirdik durumuna bağlı olarak, o dönemde görülen zararlıya karşı kullanılan ilaçlar ile birlikte uygulamasında fayda vardır. Yapraktan gübreleme sabah veya akşam, yağış olmayan günlerde ve serin saatlerde yapılmalıdır. 20’şer günlük periyotlar dahilinde tekrarlanan yaprak gübresi, iz element takviyesi ile birlikte fındık bitkisinin sağlıklı gelişimini ve meyve tutumunun kuvvetlenmesini sağlar. Yapraktan gübreleme, bitkinin beslenmesine yarayan yaprakların daha diri olması ve kalite ile verimin artması gibi olumlu etkilere sahiptir. Bu nedenle aksatılmadan yapılması büyük önem taşır.

Çevreye Duyarlı Olmak Önemli..

Ferrero Değerli Tarım uzmanları, fındık yetiştiriciliğinde hastalık ve zararlılarla mücadele de sırasıyla önleyici kültürel tedbirler, mekanik mücadele, tuzaklar, biyoteknik mücadele ve son çare olarak kimyasal mücadele yani pestisitlerin tercih edilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Uygun kişisel koruyucu ekipmanların kullanılması da asla ihmal edilmemelidir. Bu şekilde ülke ekonomimize, çevreye, toprağa, suya, canlılara ve en önemlisi insana zarar vermeden yahut minimum zararla üretim yapmış oluruz. Çevre kirliliğinin ve istenmeyen kazaların yaşanmasını minimize etmek için pestisit kutularını üç defa su ile çalkalayıp ardından başka amaçla kullanılamayacak hale getirmek için delip uygun atık kutularına atarak geri dönüşüme kazandırabiliriz” diyor.

Editör: TE Bilişim