Sevgili okurlar,

Bugün sizlere Belçika’ın Gent kentinden yazıyorum..

Gent kentini TIR şoförlüğü yapan emekçilerimiz çok iyi bilir.. Almanya üzerinden Anvers’e, oradan Gent kentine geçerek İngiltere yolunu tutarlar.. İzmitli dostum, yılların emekçisi Fahrettin Gülsever bunlardan biri.. Her Avrupa seferinde bize selam vermeden geçmez..

Hani hep eskiden o otobüs ve kamyon kasaları arkasında yazardı ya, ”ömür biter, yol bitmez” diye..

Aynen öyle!

Ömür biter yol bitmez!

Gent yolunda iken bir kaç Türk TIR’ı gördük..

Selamlamadan geçmedik tabii..

Kornalar karşılıklı öttü! Türk usulü selamlaştık..

Aklıma Akyazılı öğrencim, gerçek bir emekçi merhum Aydın Özdemir düştü!

O da bitmeyen bu yolların çilesini az çekmedi! Tam rahata erişeceği, çoluk çocuğunun başına geçip aile saadetini süreceği zamanda kalbine yenik düştü!

O nedenle bu Gent ve Kortrijk tarafına gelince yüreğim burkulur, kalbim daralır ve gözlerim

nemlenir..

Çileli yollların asıl kahraman emekçileri aklıma gelir..

Kimi Ağrılı, kimi Edirne ve kimi de bizim oralardan hani..

Gurbete sevgi yükü taşırlar!..

Türkiye kalkınsın, bayrak dalgalansın, Türk Milleti’nin varlığı sonsuza dek sürsün diye!..

Yolların çilesi bir yana, ah o günrük beklemeleri, o bekleyişlerde çay demlemeler, kuru fasulye pilava hasret yürekler..

Yallah şofürüm, yallah!

Bizi de alıp götürün gittiğiniz yerlere?..

Mutlaka yüreğinizde bir kişilik yeriniz vardır..

Ve müzik çalarınızda Kıvırcık Ali’den “ısırgan otu” dinleyerek, dağlar,ovalar aşmak...

Sevgi yükünü boşaltmak bizim oralara...

Hani,bu son seferin olacaktı Alim!?

Hani bu son seferin..

Seni bekleyen minik yüreklere hediyeler alacak, bağrına basıp koklayacaktın, o en güzel çiçeklerini!..

Gurbet böyle bir şeydir!..

Uzaklar, çığlıklar, özlemler, kuruyan dudaklar, suya hasret çiçekler..

Ve televizyonlarda o kahreden haber..

Suriye topraklarında vurmuşlar Mehmet’imi!?

Acı haber dalga, Dalga yayıldı..

Paslı yüreklere ateş düştü..

Hani “ateş düştüğü yeri yakar “derler ya aynen öyle!..

Bayrak , bayrak, alrenkli tabutlar omuzlarda, acılar yüreklerde..

Hani gelecektin ya Mehmed’im, hani gelecektin!

Böylemiydi sözlerin..

Hani düğünümüz olacaktı?

Ay yüzlüm, menekşe gülüşlüm!

Böyle selam vermeden nereye?

Bu acılı yürekler kurbandır sana..

Bak buradan sesler yükseliyor..

“Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye!

Duyuyor musun Mehmed’im!?

Hep bu acılı yüreklerde yaşayacak yaşatılacaksın!..

Gözyaşlarım kurban sana Mehmed’im!

Bu Millet kurban sana!

Güle, güle kınalı kuzum, güle, güle!

Bak sana güller getirdim bizim ellerden, acılı yüreklerden..

Güle, güle şehidim!

Güle, güle!