Sevgili okurlar,
Türkiye gündemine damga vuran gelişmelerden biriydi, şu “yeşil ve gri pasaport” ile Avrupa Birliği ülkelerine seyahat ve sonrası durum!
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verilen ve kimlik yerine geçen “normal pasaport” dışında, özellikle kamu çalışanlarına, bürokratik erkâna verilen “yeşil pasaport” dışında özellikle, Türkiye’yi bir şekilde yurtdışında temsil edeceklere verilen “gri pasaport” kullanımındaki suiistimaller sebebi ile  “yurtdışı giriş ve çıkışlarındaki kontroller” iyice sıklaştırıldı.
Aslında bu suiistimaller yıllardır sürüyor!..
Ama kimse bu konuda ne olup bittiğinden haberdar değildi..
“Ya da haberdar idiler ama, işlerine böyle geliyordu” demek daha doğru olur..
Bakınız, bu alanı ilk olarak “yeşil pasaportlular” kullandı..
Bu kesim içinde, “din görevlileri, öğretmenler ve diğer bürokratlar” ön sıralarda yer aldı..
Mesela, Belçika’ya din görevlisi ve öğretmen olarak gelenlerin, Belçika’da kalış süresi 5 Yıl olarak belirlendi..
Bu süre,Belçika’da beş yıl görev yapanlara, ülke vatandaşlığını almada yeni haklar getirince,bu süre üç yıla indirildi..
Fakat, bu zaman dilimi içinde “yeşil pasaportunu” Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliklerine iade edenler ile etmeyenler arasında epey sorunlar yaşandı?..
Sorunların başında,Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının “yeşil pasaport” ile yurtdışında görev yaptıktan sonra, o ülke vatandaşlığına geçmesi,Türkiye’nin vatandaşlar nezdinde tepkisine neden oldu..
Dışişleri, İçişleri ve Milli Eğitim bakanlıkları bu işin peşine düştüler..
Yurtdışında,” çifte maaş” aldıkları halde, çalıştığı ülkenin “ekonomik, sosyal, eğitim..” şartları nedeni ile olduğu kadar, “ailenin geleceği” için bu ülkelerde, kalmaya veren “yeşil pasaportluların” yarattığı sorunlar, Türkiye’nin başını ağrıtmaya başladı.
Sonra bu işin önü alınamadı!
Bu kesimin yurtdışında kalış süreleri 5 Yıldan 3 Yıla ve sonra da 2 Yıla indirildi..
Ama “yeşil pasaporttan” kaçışların önüne geçilemedi!?
Sadece Belçika’da.bu şekilde kalan ve ülke vatandaşlığını alan ve hatta bir dernek kuracak kadar büyük bir sayıya ulaşan din adamları ve eğitimcilerin varlığı hem Türkiye, hem de Belçika tarafından bilinmektedir..
Elbette bu kişi hak ve özgürlükleri açısından bir tercihidir..
Daha sonra bu” yeşil pasaport” trafiğine tarikatlar, cemaatler el attılar..
Özellikle Diyanet camilerinde görev yapan din adamlarına karşın, onlarda “yeşil pasaportlu din adamlarını ülkeye davet ederek”, yurtdışında “altı ay görev yapmaları” yolunu açtılar..
Hatta, bu yolu uluslar arası TIR şoförleri için de suiistimal eden firmalar ortaya çıktı..
Uzatmayalım, “T.C Yeşil Pasaportun” hikâyesi bu anlattıklarım ile bitecek gibi değil?
Zira, “bir ülkenin, sosyal, ekonomik, kültürel, sportif yapısı, size gelecek vaat etmiyorsa, o ülkeden ya yeşil, ya gri, ya da kaçak kaçışlar” sürüyor!.
“Gri pasaportlu” kaçışların hikâyesi ise daha başka!
Özellikle, “yurtdışı sosyal, kültürel, sportif etkinlikler için” oluşturulan kafilelerde yer alanlara verilen “gri pasaport”  ile bir şekilde yurtdışına çıkanların, etkilik bitiminde, ortadan kaybolması, kafileden ayrılması ve akabinde bulunduğu ülkeye “iltica başvurusunda” bulunması da Türkiye’nin başını çok ağrıttı..
“Bir neden çerçevesinde”, gri pasaport ile yurtdışına çıkış sonrası,” ilticaların gündeme” düşmesi, elbette Türkiye için bir utanç, bir ayıbın da ötesinde, bir gelişme olarak çok tartışıldı.
Malatya, Yeşilyurt İlçesi’nden Almanya’ya giden ve orada “gri pasaportlarını” iade edip,o ülkede kalmaya karar verenlerin hikayelerini televizyonlardan öğrendik..
Bir gazeteci olarak bu tür kaçışlara maalesef çokça tanıklık ettik!
İnsanımız gerçekten yurtdışına neden kaçar?
Geleceği neden yurtdışında arar?
Türkiye’nin suyu mu çıktı?
Demek ki, ortada bir sosyal,ekonomik ve diğer sorunlar var..
Bunları irdelemeye sayfalarımız yetmez!
Fakat, bu “gri pasaportlu” kaçışların, “insan ticareti” bağlamında ele alınması, Avrupa Birliği ülkelerinde değerlendirilmesinin faturası, hem Türkiye’ye, hem de Avrupa Birliği nezdinde, “öğrenci değişim programlarını” da etkilemedi değil..
Bu yüzden,”Erasmus ve diğer AB projeleri” için yurtdışında staj yapan birçok öğrenci maalesef, staj yapacağı ülke büyükelçilik ve konsolosluklarından geri dönmenin hayal kırıklığını ve hüsranını yaşadılar..
Aslında, bu  yurtdışı çıkışları da fırsata çevirenler olmadı değil..
Sonuç olarak şunu söylemeliyiz ki; bir ülke insanlarının geleceğini yurtdışında görmesi ve doğup büyüdüğü ülkesinden gitmeye karar vermesi, son derece üzücü bir durumdur..
O nedenle, bize pasaportunuzu gösterin, size hangi ülkede, nasıl karşılanacağınızı size söyleyelim!
Eee pasaportların da yurt dışında bir itibarı var..
“İtibardan tasarruf etmeyenler”, kendi çevrelerini zengin ve abat edeceklerine, ülke insanına eşit, adil ve tarafsız hizmet sunsa, bu kaçışlar yaşanır mı?
Yaşanmaz elbet!
Hatta geri dönüşler bile başlar!
Ama, “ambulans uçaklarla geri dönüşler değil” tabii ki?