Her yazımız gibi, üniversiteye dair yazılarımıza da yorum yağıyor ama yayınlatmıyorum.

Bunun adil olmadığını, rekabet kurallarına uymadığını, karşı tarafa savunma hakkı verilmediğini düşünenler olabilir ama kazın ayağı öyle değil.

O yorumlar okur görüşünden ziyade bizzat muhataplarının olayı manipüle etmeye ve hedef saptırmaya yönelik hareketler de ondan…

Ben açık kimliğimle ve hedef haline gelerek yazarken, onların sütre gerisinden, kimliklerini gizleyerek ateş etmeleri hiç de adil değil.

Savunma haklarını açık ve net şekilde açıklama göndermekle kullanmak veya farklı mecralarda cevap verme haklarını kullanmak yerine, böyle organize bir biçimde ve tek merkezden çıktığı her haliyle belli yorumlarla yazı altlarına musallat olmaları hiç de hoş değil.

Gerçek okur yorumlarına gelince, açık kimlikle, bilgilendirici ve aydınlatıcı olmalı, hakaret ve iftira içermemeli ki bizde karşılık bulsun.

Hakaret, söyleyecek sözü olmayanlara has bir davranıştır, küfür de öyle…

Söyleyecek sözü olmayanların bir diğer tavrı da hedef saptırmak…

Ben kantin kavgası yapıyormuşum, sahibinin sesiymişim falan…

Ulan şerefsiz, Sezai Matur da mı kantin hassasiyetiyle yazıyor o zaman, ne alaka?

Yılların eğitimcisi ve eğitim sendikası başkanı olarak bunları yazmak herkesten önce benim işim.

İşimizi yapıyor, kamuoyu adına soruyoruz;

Rektör Fatih Savaşan, Kıbrıs’ta öğrenim gören kızını özel öğrenci statüsü ile Sakarya Üniversitesi’ne nasıl aldırdı?

Rektör lojman yerine enkaz mı devraldı da göreve geldiğinden bu yana oturduğu lojmana 3 kere tadilat yaptırdı?

Hadi ilkinde enkazı giderdin diyelim, ikincisi nereden çıktı? Neyini beğenmedin? Ya da ne çabuk eskittin de üçüncüsüne ihtiyaç duydun?

Üniversite yönetimi, yurt dışından gelen öğrencilerden zorunlu bağış toplayarak suç işledi mi?

Üniversite yönetimi, 5072 Sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları İle İlişkilerine Dair Kanun’un “Dernek ve vakıflar kamu kurum ve kuruluşlarının sundukları hizmetlerle ilgili olarak gerçek ve tüzel kişilerden ücret, bağış, katkı payı ve benzeri adlar altında herhangi bir karşılık alamaz” içerikli 2. Maddesini açıkça çiğnedi mi?

Üniversitede çalışanlara mobbing uygulanıyor mu?

Hiçbir resmi vasfı olmayan Rektör eşi, eli belinde talimatlar yağdırıp emirler veriyor mu?

Rektör cemiyet yaparken üniversitenin müştemilatını, çalışanlarını kullandı mı?

Çok değerli misafirlerine mahcup olmama adına her şey değiştirilirken bu şatafatın faturasını cebinden mi ödedi?

Bütün bu soruların bir cevabı, bir açıklaması olmalıdır.

Bütün bu soruların cevabı ‘kantin elinizden alındı ya kuyruk acınız var’ saçmalığı olamaz.

Kantinden dolayı kuyruk acımız varmış da…

“Üniversitece Teknokente ortaklık nedeniyle taahhüt edilen ve ödenen sermaye katılım tutarlarının özel bütçe muhasebe kayıtlarında görülmemesi Üniversitenin, Teknokent A.Ş.’ye sermaye olarak taahhüt edilen toplam 555.000,00 TL tutarındaki payının Döner Sermaye Bütçesinden ödenerek ortak olunduğu, ancak bu sermaye katılım payının Üniversitenin Özel Bütçe Hesaplarına kaydedilmediği ve 2019 yılı mali tablolarında yer almadığı görülmüştür” raporunu tutan Sayıştay’ın da mı kuyruk acısı var?

Derdimiz sadece kantin olsa bile soracağımız onlarca soru var.

Hoş, kantin konusunda da çuvalladınız.

Sayıştay Raporlarına girdiniz.

O raporlara göre;

Üniversitenin öğrenci kantinleri için satın alınan bazı malzemelerin alımı ihalelerini pazarlık usulüyle yapmadığınız, ihaleleri davet usulüyle mesleki yeterlilik şartları taşımayan firmalara vermişsiniz.

Yani, konu kantinlerle sınırlı kalsa bile çuvallamışsınız.

Kantinlerle ilgili yeni bilgiler yağıyor.

Biz de kamuoyu adına soralım;

Kantinlerin tadilat ve tefrişat masraflarını hangi kalemden ödüyorsunuz?

Elde ettiğiniz gelirleri hangi kaleme aktarıyorsunuz?

Aman bu konuda çuvallamayalım psikolojisi ile birazda sair iddiaları perdelemek için haklı olarak vitrine koymaya çalıştığınız kantinlerin bakım ve işletmesinde, görev tanımlarına uygun olmadan kimleri çalıştırıyorsunuz.

Ve madem ki öğrencilere daha ucuz hizmet sunma iddiasıyla kantinleri kendiniz işletmeye karar verdiniz, bu sözünüzü tutabildiniz mi?